Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ocak '13

 
Kategori
Siyaset
 

Aygün'ü yargısız infaz, taziyeyi reklam etmek

Aygün'ü yargısız infaz, taziyeyi reklam etmek
 

Aygün'ün Sakine Cansız'ın ailesine yaptığı taziye ziyareti tartışma yarattı.


CHP Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Sakine Cansız’ın ailesine yaptığı taziye ziyaretine ilişkin tartışmalar sürüyor. Tartışmalar boyunca dikkat çeken noktayıysa CHP içindeki ulusalcılar ile Başbakan Erdoğan’ın kullandığı sert ifadeler arasındaki benzerlik oluşturuyor. Başbakan da, CHP içindeki ulusalcılar da Aygün’ün taziyeye gitmesini kullanarak Kılıçdaroğlu’nu eleştirmek ve mümkünse köşeye sıkıştırmak istiyorlar. O kadar ki gidiş ya da dönüş yolunda değil, bizzat Çin’de, yetkililer ile görüşmeler yaparken bile Kılıçdaroğlu’na Aygün’ün taziye ziyaretini sorararak, CHP’yi biçare göstermek istiyorlar. Böylece Kılıçdaroğlu’nun dengesini bozmak, Aygün üzerinden CHP’nin nasıl “karmaşık, güven vermeyen” bir parti olduğu izlenimini yaratmak ve Başbakan Erdoğan ve dolayısıyla AKP’den başka bir alternatif olmadığını ima edip, “durmak yok, yola devam” demeyi amaçlıyorlar.

Yeni dönem medyası soru sormuyor; servis edileni olduğu gibi aktarmayı tercih ediyor. Yeni dönem medyasında gazeteciliğin temel kuralı olan 5 N 1 K kuralı işlemiyor; AKP Hükümetinin hoşuna ne kadarı ve hangileri gidiyorsa o kadar soru soruluyor. Örneğin hemen bütün haberlerde Aygün, “teröristin evinde Öcalan’ın fonda göründüğü fotoğrafını servis etmek” ile suçlanıyor. Aynı suçlamayı Başbakan Erdoğan’ın yapması, servis edilenlerin etkisini güçlendirmeyi amaçlıyor. Böylece “Aygün CHP’li değil, O’nun gizli gündemi var” denilmek; Kılıçdaroğlu da sessiz kalarak bu ziyareti onaylıyor denilmek isteniyor.

“İmralı’ya evet, Sakine’ye hayır” mı?

Her karşılaştırmada eksik bir yan vardır ve bu eksiklik yanlış sonuçlar çıkarılmasına neden olabilir. Örneğin yıllardır akan kardeş kanının durdurulması için silahların bırakılması ve diyalogun başlatılması gerektiğini savunan biri olarak biraz sonra yapacağım karşılaştırmadaki eksikliği ve isteyenin rahatlıkla çıkartabileceği yanlış sonuçları göğüsleyerek soruyorum: AKP Hükümeti, Öcalan ile görüşünce suç ve hakaret olmuyor da Öcalan fotoğrafının asılı bulunduğu eve taziye yapmak neden büyük bir suç, çok büyük bir ayıp olarak servis edilmek isteniyor. Öldürülen üç kadın için Diyarbakır’da düzenlenen cenaze töreninde tabutlara PKK flamasının sarılı olduğu fotoğrafların altına “sağ duyu hakimdi” yazıldığını ve hatta Hükümet yetkililerinin Diyarbakırlılara teşekkür ettiğini göz önüne alarak soruyorum: Söz konusu simgeyi Diyarbakır’da taşıyanlara sağ duyulu diyenler, söz aynı simgenin altında taziye ziyareti yapan Hüseyin Aygün’e gelince neden yer yerinde oynuyor.

Başbakanın gözüne girmek için birbiriyle yarışan yeni dönem medyasının soru sormadığını; sadece yargısız infaz yapmak için medya gücünü kullandığını biliyoruz; peki ama bugüne kadar hep yargısız infazlara uğramış CHP’liler neden aynı kervana katılıyor? Bu sorunun cevabını, “Denize düşen yılana sarılır” deyiminde aramak gerekiyor. Aygün’ün yaptıklarının yanlış olduğuna ilişkin bir kanaat oluşturarak, Kılıçdaroğlu zora sokulmak isteniyor. CHP içindeki sözde ulusalcıların Aygün konusunda kullandıkları dile ile Başbakan Erdoğan’ın Aygün’ü eleştirirken kullandığı dil, insanı ürkütecek kadar benzerlik taşıyor.

“Reklam kokan hareketler, bunlar!”

Yeniden Aygün’ün taziye ziyaretine dönelim ve unutturulmak istenen bazı temel doğruları yeniden hatırlatalım. Öncelikle taziye bir gelenektir ve beklenmedik bir zamanda gelen ölüm ile karşılaşan düşmanınız bile olsa taziyeye gitmek, O’nun gibi düşündüğünüz anlamına gelmez. Hepimiz insanız ve bir acıyı paylaşmak, acıyı yaşayanın yüreğine düşen ateşi söndürmese de soğutmaya yarar.

İkincisi öldürülen kişinin ne kadar suçlu; bu suçuna denk gelen cezanın ne kadar olduğunu bilmiyoruz; çok suçlu bile olsa ölenin suçunu ailesine yüklemek, insana ve kendimize yabancılaşmak anlamına gelir. Bilinen deyimiyle öldürülen kişinin suçlarının bedelini ailesinin ödemesi gerektiğini düşünmek, insanlıktan çıkmak demektir. Aygün, yörede hala yaşatılan acıyı paylaşmak anlamına gelen taziye ziyaretinde bulunarak, acılarını paylaşmıştır. Barış görüşmelerinin sürdürüldüğü böyle bir ortamda el üstünde tutulması gereken bir davranışta bulunan Aygün’ün yargısız infaza kurban edilmesi, CHP’nin süreçte tutacağı pozisyondan rahatsız olan Başbakan’ın işine geliyor da, CHP’liler niçin bu kadar rahatsız oluyorlar? Öte yandan hadi diyelim, pozisyonunu kaybetmiş ulusalcı CHP’liler, Aygün üzerinden Kılıçdaroğlu’na vurmak istiyorlar da, Öcalan’ın göbeğini kaşıyan fotoğraflarını arşivlerinin en diplerine atıp, habire gülen fotoğrafını kullanarak barış görüşmesi haberi yapan medya niçin Aygün’ü yerden yere vurmak istiyor?

Her soru yeni bir sorunun izlerini içinde taşıyor. Aygün, yaptığı taziye ziyaretiyle AKP’den rol çalmış görünüyor; Başbakan’ın öfkesi ve dolayısıyla medyanın yargısız infaz rolünü üstlenmesi de buradan kaynaklanıyor. CHP içindekilerin eleştirileriyse müzmin Kılıçdaroğlu muhalifliğinden kaynaklanıyor. Emin olun; Aygün, “Munzur Dağı silelenmiş kar ile” diye bir twit atsa onlar, “Aygün dağa mesaj gönderiyor; Kılıçdaroğlu bunu hala niye partide tutuyor” diye feveran edecekler.

Taziyeye gitmek suç değil, övünülecek bir durumdur. Aygün taziye ziyaretine giderek, hepimizin vicdanının en dip köşesine attığı insanlığın yaşadığını göstermiştir. Bu nedenle eleştiriden çok övgüyü hak etmiştir.

Gelelim tartışmanın Aygün’ü ilgilendiren tarafına! Taziye, üzüntüyü paylaşmak demektir. Kara gün dostu olmak övünülecek bir durumdur. Ancak, kara günde birinin üzüntüsünü paylaşmayı reklam etmek, ayıptır. Aygün’ün taziye ziyaretini yaptığı topraklarda, “iyilik yap suya at, balık bilmezse Halik bilir” diye bilinen bir deyim vardır. Yani “balıklar” duysun diye yapılan “iyilik”, “iyilik” değildir. Aygün’ü eleştireceksek, taziye ziyaretini twit yoluyla duyurması nedeniyle eleştirelim.

 
Toplam blog
: 102
: 682
Kayıt tarihi
: 06.07.10
 
 

8 Ocak 1961'de doğdu. Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu Gazetecilik ve Halkla İlişkiler..