Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '13

 
Kategori
Siyaset
 

Öcalan: Kürt sorunun anahtarı!

Kürt sorununda yeni bir evreye girilmiş bulunuluyor. Zaten baş aktör konumunda bulunan, ancak aylardır görüşlerine ambargo konulan Öcalan’ın yeniden sahneye çıkması, sorunun çözümü için umutlu olunmasına yol açıyor. Med cezirinin şiddeti yüksek bir siyasal ortamda Kürt sorununun çözümü için adım atılması, bütün ‘ama’ları, ‘fakat’ları arka plana itiyor. Gene de akla gelebilecek her ihtimali hesaba katmak, her türlü provokasyonu göz önüne almak ve elbette iki halkta yükselecek beklentilerin hayal kırıklığına dönüşmemesi önem kazanıyor.

Önemli çünkü daha bir ay önce Başbakan Erdoğan, Öcalan örneğinden hareket ederek, idamın yeniden gündeme gelmesi gerektiğini savunuyordu. Sonra bir gün Öcalan ile görüşüldüğünü açıkladı. “Siyasetin doğasında var” denilip geçiştirilemeyecek kadar önemli bu savrulmanın, bir uçtan diğer uca gitmenin nedenini bilmemiz gerekiyor. Toplumsal hassasiyetin bu kadar yüksek olduğu bu konuda atılan adımların gerekçelerinin gizlenmesi, önümüzdeki günlerde yürütülen görüşmeler nedeniyle yumuşayan siyasal havanın yeniden sertleşmesine zemin yaratabilir. Yeni Reşadiye’ler ya da Silvan’lar olmaması, tümüyle saydam ve topluma saygılı bir dil kullanmayı gerektiriyor.

Başbakanın dili, dilin kemiği!

Başbakan Erdoğan’ın geçtiğimiz aylarda BDP üzerinden Kürtleri küçümsemek maksadıyla kullandığı dilin yol açtığı gerginlik, önce cezaevlerinde, sonra da dışarıda toplu açlık grevlerine neden olmuş; o grevlerin iki önemli talebi olan Kürtçe savunma hakkı ve Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması koşulunun kabul edilmesi ve esas olarak Öcalan’ın devreye sokulmasıyla başlayan açlık grevleri sona erdirilmişti. Açlık grevleri sonucunda Kürt hareketi, savunma hakkı gibi önemli bir hakkı elde etmesi açısından önemli bir kazanım elde etmişti ama asıl önemli olan Öcalan’ın yeniden baş aktör pozisyonuna dönmüş olmasıydı.

Başbakan Erdoğan’ın 2014 hesapları için mikro milliyetçilerin oyuna göz dikmesi nedeniyle Kürt hareketine yönelik şiddet tonajı yüksek söylemleri, iki halk arasındaki uçurumu keskinleştirmeye neden olduğu bilinmektedir. Başbakanın masasına gelen kamuoyu araştırmalarından birine göre, bu söylemler nedeniyle çoğunluğunu Kürt seçmenlerin oluşturduğu yüzde 3’e yakın bir kitlenin AKP’den uzaklaştığı; ancak buna mukabil yüzde 5’e yakın milliyetçi bir kitlenin AKP’ye yakınlaştığı dile getirilmektedir. Öcalan’ın, bugün Türkiye’nin geleceği açısından etkili iki kişiden biri haline getirilmesine neden olan açlık grevlerine giden sürecin müsebbibi olan Hükümetin, birden bire Öcalan’ın daha makul olduğu sonucuna nasıl vardığını bilme hakkımız bulunmaktadır.

Her şeyi silmek hakkımız!

Öcalan’ın Kürtler açısından sembolik değeri olduğunu sokaktaki insanlar dahi bilirken, Hükümetin Öcalan’ın da içinde bulunduğu PKK, BDP ve Kandil’i küçümseyici açıklamaları birer taktik olarak kabul edilebilir mi? Siyasi müzakere yeteneği asla tartışılamayacak olan Öcalan’ın kendisine yönelik aşağılamalar nedeniyle ‘oyun’dan çekilmesi beklenemez ama Başbakan eksenli gelgitlerin nedenini bilmek, sorunun çözümü açısından büyük önem taşımaktadır.

Habur girişinin bir gösteriye dönüştürülmesi yanlıştı. Ama Hükümetin özellikle barış dilini fazlasıyla kullanan BDP’yi ille de zan altında bırakmak için ürettiği masa başı haberler de yanlıştı. Silvan derin devletin işiydi; ancak Kürtleri tek kelimesiyle sükunete davet eden Öcalan’a konulan görüş ambargosu da yanlıştı. Kürt sorunu gibi hassasiyeti yüksek bir meselenin tartışılması devam ederken dağda ‘tesadüfen’ karşılaşılan PKK’lılarla kucaklaşmak ve bu görüntülerin tv’ler aracılığıyla kamuoyuna aktarılması yanlıştı ama olmayacak bir zamanda idamı gündeme getirerek ve idam meselesine ilişkin referansı İslam şeriatı üzerinden vermek daha da yanlıştı.

CHP’siz olmaz!

Şimdi yeni bir adım atılıyor. Bu adımın atılması, gencecik insanlarımızın kanları pahasına gerçekleştiğini unutmamak gerekiyor. Bu nedenle görüşmenin her aşamasında hassas olmak, tarafların birbirine saygı göstermesine dikkat etmek, meseleye skor gözüyle bakmamak ve en önemlisi ulu orta konuşmamak önem kazanıyor.

Sürecin sağlıklı yürümesinin bir diğer önemli aktörünün CHP olduğunu da hesaba katmak gerekiyor. Müzakare heyetinde Hükümet kanadının ve BDP’nin bulunması kadar CHP’nin de sürece aktif olarak katılması, sorunun çözümünü kolaylaştıracaktır. Daha önce Öcalan tarafından dile getirilen, ancak toplum tarafından tartışılması CHP’nin dile getirdiği ‘Akil Adamlar Komisyonu’nun devreye girmesi, sorunun çözümü için vazgeçilmez önemdedir.

 
Toplam blog
: 102
: 682
Kayıt tarihi
: 06.07.10
 
 

8 Ocak 1961'de doğdu. Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu Gazetecilik ve Halkla İlişkiler..