Bakan çocukları ve Rezza Zarrap serbest! "Adalet yerini buldu mu?"

17 Aralık Operasyonuyla tutuklananların tümü serbest bırakıldı…

Ve Başbakan “Adalet Yerini Buldu” dedi…

Sahi, adalet yerini buldu mu?

Öyle ya onların çaldıkları paralar devletten çalınmamıştı…

Ayakkabı kutularına, liflere konulan paralar, yatak odasındaki kasalarda saklanan yeşiller, para sayma makinelerinin, 700 bin liralık kol saatlerinin, özel uçakla umreye gitmenin devletle ne ilgisi var değil mi?

Ha bu arada aklanan 87 milyar Avro’nun komisyonu olan 4.5 milyar dolar da ortada yok!

Banka bu işten hiç para kazanmamış ve o dönem içinde zarar etmiş!

Birde 6 yıldan beri içeride olan ve ömür boyu hapis cezasına çarptırılan, ancak 6 aydan beri gerekçeli karar yazılmadığı için Yargıtay’a başvuramayan, hala benim suçum ne diyen insanlar içeride çürüyor.

Dün Tuncay Özkan’ın kızı Nazlıcan Özkan attığı tweetle, babasına suçunu açıklayabilecek, açıklarken yüzüne bakabilecek bir gönüllü aradığını duyurdu!

Ergenekon davasından yargılanan insanlar için “Adalet ne zaman yerini bulacak”?

Başbakan ve oğlu arasında geçen konuşmaların “dublaj”, “montaj” olduğunu iddia edenler, bakan çocuklarının evlerindeki kasaları görmezden geliyorlar.

Bunun anlamı şu:

Ülkeni seversen ve ülkenin selameti(!) açısından mücadele edip, iktidarı eleştirirsen “Paralel Yapı”nın adamısın, bol bol çalarsan, makbul adamsın. Yanılıp, şaşıp size uzanan eller bir bir kırılır ve size uzanan ellerin sahipleri er geç “Paralel Yapı” iddiası ile yerlerinde edilip, yargılanırlar.

Tıpkı “Deniz Feneri” davasında olduğu gibi…

“Adalet Yerini Buldu” açıklaması yapanlar, acaba bu çocukların bakan olan babalarını niçin görevden aldılar? Niçin kendilerine istifa et ve şu bildirileri kamuoyuna açıkla baskısı yaptılar.

Bildiğiniz gibi Şehircilik eski bakanı Erdoğan Bayraktar böyle bir açıklama yaparak önüne konulan istifa metni ve birilerinin itibarını yükseltici açıklamayı reddedip, Bakanlıktan, AKP’den ve milletvekilliğinden istifa ettiğini açıklamış, sonra tükürdüğünü yalayarak, ne AKP’den ne de milletvekilliğinden istifa etmediğini açıklayarak “Yola devam” demişti.

Sözün özü, Adalet’in terazisi siyasi iktidarın tarafına doğru ağır basıyor. Bu terazi bir daha dengeye gelir mi? Belli değil. Özellikle HSYK kanunun yürürlüğe girmesinden iki saat sonra yapılan atamalar, teraziyi gözleri bağlı bayanın elinden aldı ve iktidara adalet üzerinden istediği gibi at oynatma izni verdi.

Bu arada HSYK yasasının iptali için 2 kez Anayasa Mahkemesine başvuran CHP, ikisinde de RED kararıyla karşılaştı. İlk ret kanunun resmi gazetede yayınlanmadığı gerekçesiyleydi, ikincisi ise “Usul” eksikliği nedeniyle oldu.

CHP’yi yönetenler, onlarca hukukçu böyle bir hatayı nasıl yapar? Adalete vurulan darbe böylesi vurdumduymazlıkla, baştan savma dosyalarla önlenebilir mi?

CHP’de belli makamları kaparak, kırmızı plaka alışkanlıklarını sürdürenler, hala halka tepeden bakmaya devam ediyorlar. Hazırladıkları dosyalar, dostlar alışverişte görsün türünde…