Mutluluk halleri!

Bambaşka bir güne başlamak üzereyiz... Ezan henüz yolda... Ben kalkalı neredeyse iki saat oluyor. Nedense, bu sabah daha erken kalkmak istedim. Hatta çok sevdiğim Revolution dizisini seyretme fırsatı bile buldum. 2 bardak su içtikten sonra diyet bisküvilerimi yedim. Ecrin ne yazık ki hasta ve öksürüklere boğuluyor. Gülşan’a yatmasını söyledim; “ben ilgilenirim”... Yaklaşık yarım saattir kafamda oynaşan ve kıpraşan düşünceler! Ülkemin b.ktan, anti-demokratik, bıkkın ve sıkkın hali bile bugünkü mutluluk halimi bozamayacak!

Kısaca keyfim yerinde!

Başka bir düzlemde, paralel olarak ilerleyen düşüncelilik hallerim ve hatta, yazmadığım yeterince bilimsel bloglar, beni takip etmekteler. Dünya gazatesi ile hayatıma giren Türkiye Ekonomisinin detayları ve alakasız ama, dincilerle hayatımıza girmiş omurgasız insan tipi! Hiç ama hiçbir şeyden üstüne alınmayan, utanmayan, yaptıklarını sürekli sineye çeken ahlaksız bir toplum! Bir o kadar daha ahlaksız bu toplumun yönetici kadrosu! Ağaç dikmek yerine, ağaç kesen, cami diken, bir iktidar ve onun yanlıları! Kanunsuz delillerden malzeme yapmaya çalışan bir o kadar daha ahlaksız muhalefet!

Evet, gerçekten keyfim yerinde!

Uzun zamandır üzerime çökmüş olan mutsuzluk hallerini bir, bir silebilecek sabırla işlediğim ve yıllar sonra zamanla oturmuş karakterim, her türlü yoksunluğa rağmen, varolmayı başarıyor!

Human being yani Türkçesi varolan insan, yani bizler, yani herkes, yani hayatı var eden ve bununla ilgili ilişkileri kurmayı başaran beşeriyet, hani desem, hem çok fena, hem de çok fena olmayan şekilde yaşamayı başarıyoruz...

Saatlerin ve sınırların kaybolduğu hayatımızda, herşeyden ve herkesten kaçmak için çoğumuz emeklilikten sonra balıkçı köyüne taşınmayı hedefliyoruz. Amaç sadece balık tutmayı denemek! Hani o hicivli hikayede olduğu gibi, madem benim gibi balık tutmak iseydi hayat, bu kadar kariyer yapıp yaşamını yerle bir etmenin ne anlamı vardı!

Öte yandan, ve daha da kötüsü, Mustafa Kemal Atatürk dışında hiçbir Türkiye lideri, Türk halkına balık tutmayı öğretmek istememiş! Tek amaçları devletin bekası! Tıpkı Kanuni’nin Mustafa’sını katletmesi gibi, yıllarca ve hünharca, Türk devleti, Türk halkına zulm etmiş! Hala da etmeye devam ediyor ve edecek de!

Keyfim çok yerinde!

Çevremde, her yerde, insanların birbirine madik atmasını seyretmek, bende bir uyuşturucu etkisi yaratıyor, öyle ki bu durum, bazen ayılabilmem için mide spazmına dönüşüyor, ya da bazen, kusma halleriyle beraber, ağzımdan dünyaya boşalıveriyor! En çok da ağaçlara üzülüyorum; geçenlerde başbakan o meşhur ODTÜ yolunun açılışına gitti umarsızca!

Keyfime diyecek yok!

17 Aralık’tan beri, aralıksız bir biçimde, Türkiyemin ahlaksızlığını konuşuyoruz ve inanın hayatımda ilk defa Türk olmaktan dolayı utanç duyuyorum! Eğer, şayet, bütün bu gerçek diye söz edilen şeyleri biz yaptıysak, bence Türk olmanın onurlu hiçbir tarafı kalmamış demektir! İktidarıyla, muhalefetiyle ve halkıyla yerlerde sürünen, hiçbir bilimsel metotla çalışmayan ve dolayısıyla gerçekten son derece uzak olan bu yaşam biçimini, hislerimiz ve kanılarımızla özellikle tercih ediyorsak, bence, umutsuz bir vakkayız. Bu kadar çok mühendise ve işletmeciye rağmen, halen biyat kültürüyle yönetiliyorsak ve daha da kötüsü buna izin verip itiraz etmiyorsak, onca öğretim boşa gitmiş demektir! Bu kadar öğretimli nifusa rağmen, okuduğumuzu ve yazdığımı anlamıyorsak, halen bilinçsizsek, vay halimize!

İnanın; vallahi de keyfim yerinde!

Kadın, erkek ayırmadan, aile bile olamıyorsak, evlenemiyorsak, ailemiz ne derse onu yapıyorsak, kendimiz en ufak bir övünçlü düşünce üretemiyorsak, içip sıçıyorsak, kişiye saygı gösteremiyorsak, durmadan yerip, karşılığında hiçbir şey üretemiyorsak, her gün işlerimize küfrederek gidiyorsak, tembelsek, arsızsak, şekilci müslümansak, -korkunç ama- hırsızsak,   laik ama inançsızsak, ya da her neysek, VAY HALİMİZE!!!

Ben şahsen keyifliyim bu sabah! Birazdan Cumartesi gününe başlayacağım... İş, eş, aile durumlarım gayet iyi! Hayal ederek aldığım evim ve arabam var! Kimseye borç takmamışım Allah’a şükür! Başarılı bir kurumsal ve aynı zamanda toplumsal konumum var. Hakkımda dönen en ufak bir dedikodu yok! Çocuklarım Ecrin ve Yetkin son derece mutlular!

Evet, ve gerçekten, benim keyfim yerinde!