Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Temmuz '08

 
Kategori
Deneme
 

Balıkla kuş bir arada yaşayabilir mi?

Balıkla kuş bir arada yaşayabilir mi?
 

“Kimsin sen?” diye sordu kadın. “Kimsin sen?”

Adam, kendinden emin:

-Kapalı kutu.

Balıkla kuş bir arada yaşayabilir miydi? Ya da bu düşünce sadece iyimser bir hayalden mi ibaretti? Kuş yüzebilir miydi? Ya da balık uçmayı ne kadar zamanda öğrenirdi? Hangi su, hangi hava yeterdi her ikisine de?

“Sevmek ölmekle başlar.” dedi adam. “Kendinden vazgeçmen lazım.”

Sonra sustu uzun uzun. Sonsuzluğu sustu sanki. Sordukça sordu kadın. Bütün soruları, havaya teyellenmiş gibi uzaklarda asılı kaldı hep.

Tahterevallinin bir oturağında kadının duyguları, tutkuları, şefkati olsa diğerinde erkeğin gücü, cesareti, mantığı. Hangi taraf daha ağır basar? İlla ki bir tarafın ağır basması mı gerekir? Denge haline ne oldu? Destek noktasını toplum mu etkiliyor; gelenekler, önyargılar, kendini ispatlama hırsı mı?

“Hayat suya benzerken ve özgürsem güzel.” demişti bir defasında kadın.

Yağmurdan iliklerine kadar ıslandıkları zamanlarda neden hiç sorun olmamıştı kimin önden yürüyeceği? Hani el ele, yan yana… Medeni toplumların nezaket kurallarına göre merdivende erkekler kadınlardan önce inmeliymiş. Peki, kadınların erkeklerin on adım ardından yürüdüğü yerlerde merdiven yok mu? Hatta öyle yerler de var ki; oralarda kadınlar on adım arkadan da yürümüyorlar... Yalnız yürüyorlar... Kadınları merdiven boşluğuna hapsetmek isteyenler? Onlar da yalnız mı yürüyor yağmurda?

Gerçek sevgi, iyilik gördüğünde artmayan, kötülük gördüğünde azalmayan sevgiydi adama göre. Peki, kaç yara bandı sığardı her akşam kavga gürültüyle moraran yüreğe? Bir parça güler yüz, bir tas sıcak yemek kurtarır mıydı çatırdayan bütün evlilikleri?

Kadınla erkeğin eşitliği sadece harf sayısında mıydı? İkisi de beş harfli. Şu tuhaf âlemde kadın kadına veya erkek erkeğe eşit miydi ki; kadın erkeğe eşit olsun? Eşit olmayanlara eşitmiş gibi davranmak en büyük eşitsizlik… Su götürmez olan şu ki; insana yakışan, kadın ve erkeğe her konuda eşit hak ve fırsat tanınması.

Kadın ve erkek; mekanik bir düzeneğin dişlileri gibi birbirini tamamladıkça işleyen sosyal bir makinenin parçalarıdır. Eğer dişlileri birbirinin ayni yontar ve çarkları gedikleri dolduracak şekilde oturtamazsanız, düzeneği kullanılamaz hale getirirsiniz.

Kızlar çok gülmez. Erkekler ağlamaz. Kadının defterinin “önceki sayfaları” didik didik edilir de erkeğinkinin –çok daha kalın olsa da- sözü bile edilmez. Bir çift ayakkabının tekleri kadar eşit kadın ve erkek. Biri sağ, diğeri sol tek. İkisini birbirinin yerine giymeye çalışırsan, olmaz, vurur hayatı.

Birbirlerinden bağımsız düşünülemeyen iki varlık. En sonunda yine gelip “insan” olmaya, karşılıklı hoşgörüye dayanıyor bütün çözüm yolları.

“Çözdüm seni.” dedi kadın. Kendi kendini dahi çözümlemekte zorlandığını aklından geçirdi ve gülümsedi.

Karakalem bir resim vardı adamın elinde. Okyanusun ortasında yüzen bir cam şişe. Şişenin içi yarıya kadar su dolu, içinde balık. Şişenin ağzının yakınlarında da kanatlarını açmış uçan bir kuş…

 
Toplam blog
: 4
: 551
Kayıt tarihi
: 22.06.08
 
 

Bilgisayar eğitimi aldım ve bilgisayar üzerine çalışmaktayım. "Yazmak"la hep ilgiliydim, daima da il..