Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bana sorulanlar - 1

Bana sorulanlar - 1
 

Savaşın onlarla (ki), Allâh elleriniz olarak onları azaplandırsın, rezil etsin onları; onlara karşı size zafer kazandırsın; (böylece) iman edenler topluluğunun içine şifa versin. [Tevbe suresi/14-Ahmed Hulusi- Kur’an-ı Kerim Çözümü]

Bu ayeti nasıl yorumlarsınız?

Savaşılması gerekenler; İslâm Dinini inkâr eden, inançsız, bildiğini okuyan, en küçük eleştiriye frensiz öfke, hararetle yanıt verme hakkını kendinde gören toplumlar, yani kâfirler. Ayeti Kerime’ de geçen ‘Allah onları sizin elinizle cezalandırsın’ ibaresi, şuurunuzla ve lâyıkıyla bu görevi ifa edin” anlamına geliyor. Sonuçta zafere ulaşacak, münafıklara mutlak bir üstünlük sağlayacak olan sizlersiniz. Ve bundan da büyük mutluluk duyacaksınız, deniyor.

***

Eğer insanlar az su içerlerse, vücutlarının sıhhat ve afiyetini aynı istikamet üzerinde devam ettirebilir... (Hadis)
Bilimsel verilere göre erişkin erkeklerin vücutlarındaki toplam su miktarı şişmanlarda %55, zayıflarda %65 civarlarında; kadınlarda ise bu değerlerden %10  daha düşüktür.
Az su içmek ancak  az yemek ile mümkün!...
Çünkü az yemekle tuzun içindeki sodyum miktarı da az olarak alınacağından  su içme ihtiyacı da azalır. Böylece çok yağ, glikoz, karbonhidrat gibi fazlası sağlık için son derece zararlı olan gıdaların da  girdisi az olur.  Bu da sağlıklı bir kan biyokimyasına  sahip  olan vücudu oluşturur.
Ayrıca; suyun  aşırı miktarlarda alımı, asit-baz dengesini bozarak, “su zehirlenmesi” ne neden olup hayati tehlike yaratabilmektedir...

***

Su içerken içtiğiniz kabın içine üfürmeyin, nefes vermeyiniz... ( Hadis )
Bedenimizden, sürekli oluşan kimyasal tepkimeler  sonucu atık maddeler  çıkar. Bunların çeşitli atılım yolları vardır: İdrar, gaita, ter ve nefes  gibi...  Bu maddeler karbondioksit, karbonmonoksit, çeşitli mineraller, üre v.s dir. Akciğerler yoluyla atılanlar genellikle gaz  halindedir ve vücut için son derece zararlı bileşiklerdir.
Bunların aldığımız gıdalara yeniden geçişi, üflenerek sağlandığından bu eylem son derece zararlı olmaktadır.

***

Et yemeklerin seyididir... ( Hadis )

Yediğimiz her şey bedenimizdeki çeşitli hücrelerde metabolik  değişikliklere neden olarak,  sadece fiziksel sağlığımızı değil düşünme biçimimizi de etkilemektedir.
Son araştırmalar, beynimizdeki  hatırlama, uyku, motor hareketleri, acı, depresyon, öğrenme yeteneği ve hatta gerçeğin algılanması gibi değişik zihinsel ve fiziksel fonksiyonların, alınan gıdalarla ilişkisini doğrudan doğruya ortaya koymuştur.
Vücuda yeterli protein alınmadığı durumda vücut  kendi hücrelerini kullanır. Bunun sonucunda önce büyüme durur  daha sonra vücut ağırlığında azalma başlar. Hastalıklara karşı direnç azalır. Hastalıklar daha uzun süreli ve ağır seyreder.
Kandaki kırmızı kan hücreleri ( Eritrosit ) içindeki hemoglobin üretilemediği için ciddi boyutlarda kansızlık görülür. Bu bakımdan haftada 2 - 3 gün et yemek zaruridir.

***

Hz. Enes (radyallahu anh) anlatıyor: Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm): "İnsanlara ne oluyor da namaz kılarken gözlerini semaya kaldırıyorlar? '' dedi ve bu hususta sert sözler söyledi. Sonra konuşmasını şöyle tamamladı:
"Ya bundan vazgeçerler ya da gözleri çıkarılır."
( Hadis )

Öncelikle bilinmesi gereken husus, namazın bir erkânının olması. En basit hali,

“Sen Allah’ı görmüyorsan da O seni görüyor ” denerek “ihsan hali” olarak ifade edilen ve kılınan bir namazdır.
Anlaşılacağı gibi, burada fiziki bir edep-adap söz konusudur.
Nitekim, Enes (b. Mâlik radyallahu anh) şöyle demiştir: (Bir def'a) Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhivesselâm, "Namaz saflarınızı doğrultunuz ve sımsıkı birbirinize yapışıp aranızda boşluk bırakmayınız. Zira, ben sizi arkamdan (da) görüyorum." buyurdu.
Namazı kılanın -şayet cemaatle kılıyorsa- kulağının  imamda olması, onun okuduklarını değerlendirmesi  şarttır. Ayrıca, hareketlerde de  kesinlikle imama uyulması gerekir...
Kıyamda olan kişi; imama tabi olduğunda veya yalnız olarak namaz kıldığında, şayet boş gözlerle semaya bakıyorsa, bu hareketi bir kısır döngü içinde olduğunu, namazla ilgisi olmayacak şekilde hayal kurduğunu gösterir ki; bu, namazın bahsettiğimiz adabına uymadığı anlamına gelir. O kişi, imamı dinlemiyordur. Aklı başka yerlerdedir..Şayet tek başına kılıyorsa okuduklarının farkında değildir. Bu halde olan birine Allah Resulü’nün ikazı, kendisini toplamasıdır. Bu arada şunu söyleyebilirim:  Gözlerini semaya, tanrıya dikerek ibadet etmenin mahsurlu olacağını ve bu nedenle bireyin böylesine katı bir uyarı aldığını düşünenlere  verilecek yanıtımız şöyle: Allah yerlerde ve göklerde, kısaca her yerdedir !  Bu düşünce sistemi yanlıştır. Akılcı yaklaşımların değerlendirmelere daha yakın olacağı şüphesizdir.

Hz. Muhammed, bir başka olayda, bedene alelade yapılan bir girdiye de aynı sertlikle müdahale etmekte ve “ Sol elle yemek yiyenin eli kırılsın ” demektedir... Onun çok şefkâtli, rahmet dolu bir Nebi-Resul olduğunu kabul edenler veya öyle hayal edenler; yeri geldiğinde onun belli kalıplar içinde hareket etmediğini, çok acımasız olduğunu, bir anlamda, beşeri değer yargıları ile değil, sadece sistem doğrultusunda davranışlarda bulunabileceğini de düşünmelidirler.

***

 

İbrahim Edhem' in:
“Borçlu olan kimse, borcunu ödemedikçe yağlı ve sirkeli taam yememelidir.”
Akşemseddin Hazretleri’nin  ise:
“Ayakta pantolon giymekten sakın, elbiseni üzerinde dikmekten sakın, cünup kimse ile yemek yeme, gam verir. Çıplak yatmak, fakirliğe sebep olur.”
şeklinde tavsiyeleri mevcut. Burada İbrahim Edhem ve Akşemseddin Hazretleri sistemde vukuf oldukları gerçekleri mi açıklıyorlar, yoksa söz konusu şartlar tavsiye niteliği mi taşıyor?

İslâm alemi, her iki insanı da “Büyük Veli” şeklinde tanımlar. Ve onlar insanlara fikirleri, dehası ile ışık tutan ve onların önünü açan zatlar olarak bilinir. Varlıklarından haberdar olmadıklarımız, ismini bile onca zorlukları aşarak öğrendiklerimiz ya da fikirlerini hiç bilmediklerimiz arasında, kendi cemalini gösterenlerdendir ikisi...
Bugün, insan yaşamını olumlu biçimde etkileyen bu tür insanları tanımak şart. Onlar  " İnsan " gibi karmaşık ve " Ne yapacağı belli olmayan " bir varlığa rehber olmuş mahallerdir..

İbrahim Edhem’ inzamanın padişahı olduğunu, Allah yolu için tahtını terk ettiğini ve bunun sonucunda göklerin krallığına ulaştığını biliyoruz. Akşemseddin Hazretleri ise İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet’in akıl hocasıdır. Onun tavsiyelerine uyan Sultan Mehmet,  fetih gibi tarihi bir başarıya imzasını atmıştır.

Bu kısa bilgileri verdikten sonra, öz deyişlerin yanıtlarına geçelim:
Borcunu ödemeyen kimse, önce bunu düşünmeli veyiyeceklere kadar her şeyiyle bu durumunu göz ardı etmemeli diyor, İbrahim Edhem Hazretleri.

Ayakta pantolon giymenin adaba uygun olmayacağı ve edep yerlerinin görünmesi için bir neden teşkil edeceği, elbiseyi üzerinde diken kimsenin ise bedenine zarar verme ihtimalinin yüksek olduğu, bunun yanı sıra bu önerinin mecazen, bir olaya çok yakın konumda bulunanın, o hadise hakkında objektif davranmasının zor olabileceği ” şeklinde dile getirilirken, cünup kimsenin pis bir koku yaydığı, bu haliyle sahip olduğu negatif enerji potansiyelinin, onunla yemek yiyeni rahatsız edebileceği, çıplak olarak yatmanın  bedensel rahatsızlıklar getirebileceği, ayrıca etrafında bulunan insan, melek ve cin gibi varlıkları rahatsız edeceği, kısaca toplum içinde bir uyumsuzluğa yol açabileceği ifade ediliyor Akşemsettin Hazretlerince.
Bu arada yeri gelmişken, Hz. Musa’nın asla çıplak olarak yıkanmadığını ve altına mutlaka bir şey giydiğini veya peştamal bağladığını hatırlatmakta yarar var diye düşünüyorum.

***

Her gün kıyamet senaryoları üretiliyor. Bunda doğruluk payı sizce ne kadardır?

Başımızda bakır bir tepsi gibi duran Güneş, gökbilimi için çok büyük önem taşır. Güneş'in tıpkı bir ateş gibi yandığını düşünmek yanlıştır. Merkezinde sıcaklığın 10 Milyon Santigrat olduğu tahmin edilmektedir. Buraya, Güneş'in güç santrali adı verilir. Radyoaktif ölçümlere göre Güneş'in en az 5 milyar yaşında olduğu tespit edilmiştir. Güneş enerjisinin kaynağı nükleer dönüşümleridir. Hidrojen bu enerjinin temel yapı taşıdır. Isı ve basıncın son derece yüksek olduğu, çekirdeğe yakın yerlerde nükleer füzyon yolu ile ikinci en hafif element olan Helyum oluşur. Helyum çekirdeğini oluşturmak için 4 hidrojen çekirdeği alır. Bu süreç esnasında az miktarda kütle, büyük bir enerjiye dönüşerek yok olur. Böylece açığa çıkan enerji sürekli ışımasını temin eder. Güneş' te kütle kaybı saniyede 4 milyon tona ulaşır. Hidrojen giderek tükenmeye başladığında, Güneş' in yapısı korkunç derecede değişecek ve bugünkü aydınlatma gücünün en az 100 katına erişecek; nihayetinde dev yıldız aşamasından geçecek ve sonra küçük yoğun bir yıldız haline gelecektir. (Black Hole)
Dünyanın ömrü Güneş'in ömrü ile ortalama aynı yaşta olmaktadır. Zira, Güneş büyüdüğünde  Mars, Merkür, Venüs ve Dünya gezegenlerini içine alacaktır.
Güneşin bugünkü hali ile en azından 5 milyar yıl daha ömrü bulunmaktadır. Bu nedenle erken gelen kıyamet kopma uyarılarının mistik ve  bilimsel bir  değeri  yoktur.

***

Gen nedir?
Canlı varlıklar, atalarından kalıtım yoluyla gelen karakterlerini ‘gen’ dediğimiz ve bilgisayar programlarına benzeyen birtakım yapılar vasıtasıyla alırlar. Kader adı verilen ve başımıza gelen şeylerin ana hatları bu genlerde yazılıdır. Genler, kromozomlar üzerindeki en küçük kalıtsal bilgi taşıyıcı bölgelerdir.

***

Hıfz kelimesi ne anlama gelir?
Bu kavram, “muhafaza etmek, korumak” manasına geliyor. Ne var ki ayet ve hadislerde bu anlam kullanılmamıştır. Efendimiz (s.a.v) Kur’an’ı ezberleyene Arşi Kur’an, manasını biliyorsa Sahibil Kur’an, lafzını bilmiyorsa Lafüzül Kur’an der.

***

Genetik nakil ile nakil ilmi aynı şey midir?
Evet, aynı şeydir. Buna göre Resûlullah Efendimiz Hz. İbrahim’den genetik olarak bir şey almamıştır diyebiliriz. Nahl suresinin 123. ayetinde “Hanif olarak, İbrahim’in milletine uymanı sana vahyettik” denmesi, İslam dininde tanrısallığa yer olmadığının açık göstergesidir. Bu tanımlama, yine de Hz. Muhammed’in genlerini Hz İbrahim’den aldığına işaret değildir.

 

Ahmed F. Yüksel

 

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..