Barroso'yu beklerken..

Avrupa Birliği'nin Komisyon Başkanı olan Barroso Türkiye'ye geliyor.

Barroso'nun ziyareti öncesi M.Ali Birant bir söyleşi yapmış kendisiyle..

Birant'ın amacı, Barasso'nun ağzından Türkiye "laikçi" lerini memnun edecek bir laf almak.Bü yüzden, demokrasi kurallarının demokrasiye karşı kullanılması gibi, bir Avrupalı'nın asla anlayamayacağı garip sorular soruyor adama..

Birant, Avrupalıların da Türkiyeliler gibi, "laikliği" ayrı bir dinmiş gibi algılamalarını istiyor sanki.Oysa, Barosso, esas olanın Demokrasi olduğunu, laikliğin fertler için değil, devletler için geçerli, her dinden insana saygı besleyen evrensel anlamını tekrarlayıp duruyor:

"Barroso: Bakın, biz Türkiye'yle Avrupa'daki tecrübelerimizi paylaşmak istiyoruz çünkü devlet laiktir dediğimiz zaman toplumun da laik olması anlamına gelmiyor bu. Çünkü Avrupa ülkelerinde de farklı dinler var çünkü Avrupa artan oranda farklı kültürleri, farklı dinleri bir arada bulunduruyor. Dolayısıyla eğer bana laik bir Türkiye istiyor musunuz derseniz evet, laik bir devlet olması lazım mutlaka. Ama toplumda varolan dinleri de tanımalı. Burada demokrasiyi de vurgulamak önemli. Çünkü laiklik mutlak bir değer değil. Demokrasi, insan haklarına saygı ve her bireyin, her erkeğin, her kadının haklarına saygı, bu temel bir husustur."

Bu cümlelerde Avrupai devlet anlayışının temel yaklaşımını bulabilirsiniz.Tabi bulmak isterseniz..

Ya da CHP sözcüleri gibi, Barosso'nun gelişini Türkiyeyi "işgale" gelen bir kumandanın gelişiymiş gibi algılar, o bildik "savunma" refleksinizi gösterirsiniz.

Avrupa standartlarında laiklik savunucusu olmakla, Türkiye standardı "laikçi" olmak arasındaki fark da budur işte..

Sizin için üzgünüz ama Avrupalılar da Türkiyedeki gerçek "takiyyeci" lerin kimler olduğunu anlamaya başladılar..