- Kategori
- Anılar
Bartın Emniyeti, Kendilerinden Olan Bir Kut'ül-Amare Savaşcısını Yaşatıyor
Rahmetli babam, Tahsin Cellek, bir “KUT’ÜL - AMARE” savaşçısı idi. Doğum yeri Kerkük Altınkapı semtinden askere alınıp, Doğu Kuzeylerinde bulunan Kut’ül -Amare’ye yollanmışlardı. Çembere alıp kuşattıkları İngilizler, bu defa fırsatı ele geçirince, bizimkileri kuşattıklarında, babam esir düşmüş oluyordu. Tam 3 yıl.
İngilizler, esirleri Londra’da bekletirken, Kurtuluş Savaşımızda ibre, bizim tarafa döndüğünde, İngilizler esirleri salmağa başlamışlar. Ola ki, ileride Türklerle iyi geçinmelerinin, menfaatlerini hesaplayaraktan.
İşte tam o sırada Eskişehir Beylik Köprü civarında Yunanlılarla kapıştığımız anda, pederi de oracıkta askere alıp, bu cepheye vermişler. Yarsubay olarak. Taaa ki, düşmanı denize dökünceye kadar.
Peder, esaret sonrası memleketine İstanbul üzerinden yola çıkmış. “Harp var. Nereye gidiyorsun. Hemen kuşan” demişler. Ve askerlerimizle birlikte büyük zafere kavuştuktan sonra, bir daha memleketine dönmemiş. Kalmış Türkiye’de. Bedenindeki yarası ve göğsündeki İstiklal Madalyası ile gidip Denizli’ye yerleşmiş.
Yıldız Polis Okulunu bitirip, rütbe almış. Terhis sonrasında nice yıl geçmiş. Kendisini, Bartın Emniyet Amirliği kadrosunda polis şefi olarak görüyoruz. Halkla kaynaşıyor çabucak. Bartınlılar kendisini hala daha seviyor, sevgiye saygıyle anıyor.
Aradan onlarca yıl geçiyor ve hala daha Bartınlılar, babama sevgilerinden eksilmemiş olduğunu görüyorum, teselli oluyorum.
Emniyet Genel Müdürlüğü yayınlarından olan “İz Bırakan Polisler” isimli kitabından öğreniyoruz babamı. Her sayfanın her paragrafı sonunda, başarıları sayılarak ödüllendirildiği yazıyor. Ödüllendirilmediği paragraf yok., sık sık belirtilen kitaptaki bilgilere bile bizler, yeni ulaşıyoruz. Aile albümünde olmayan resimler, bu kitapta mevcut.
Babam ketum bir adamdı. Dürüsttü. Bizleri kendisi gibi yetiştirdi. Her şeyi o öğretti. Büyükle yan yana giderken, , büyük daima sağımızda yürütülecekti. Ve yarım adım da geriden olmak şartıyle.
Babam, katı bir adamdı. Sosyal faaliyetler, kaidelere bağlıydı. Yüzmek, top oynamak, kızlarla gezmek, ırmakta yüzmek, içmek yasaktı. Eh, geriye ne kalıyor zaten, di mi?
Babam 1955 de öldüğünde, cüzdanından bir lira çıkmıştı. Sandığından da “Bartın Gazeteleri çıkmıştı.” İçinde kendi resimleri olan.
Babam, gittiğimiz yerlerin valisine, kaymakamına selam vermeyi öğretmişti. “Nezaket ziyaretlerini” de biz, kendisinden öğrendik.
Her yıl Bartın’a geldiğimde, muhakkak yeni emniyet müdürü ile gider tanışırım. Hikayemi ilgi ile dinlerler. Çok nazik davranışla ve mesleki terbiye icabı, babamın çerçeveli resmi, alt zemin girişindeki duvarından alınır, getirilirdi makam odasına. Kendisine ayrı bir hürmet gösteriliyor. Bunu hissettim.
Bundan evvelki müdür İsa Aydoğdu gibi yaptı yeni müdür Ogün Vural. Getirtti babamın resmini. Aramıza aldık ve resim çektirdik.
En çok duygulanmam da şu oldu. Müdür Ogün Vural, “ Resimler dikkatimi çekti. Sordum, soruştum. Bu resimlere ulaştım. Babanızın resmi bakıp duada bulundum. Böylesi amirler, bizim boyutumuzu aşar bilgi ve görgüleriyle. Keşke bizler de onlar gibi olabilsek” dedi. Gözleri sulandı. Zor tuttum kendimi.
Ve aynı Bartın Emniyet Müdür Vural dedi ki: “ Bir yazı hazırlayacağım. Benden sonraki Emniyet Müdürleri, bu duvardaki canlarımızı toplayıp depoya koymasın” diye dedi. Ne asil bir duygu değil mi?
Babam, Bartınlılar için: “Bartın halkı, kadirşinastır” derdi. Şimdi o, kadirşinas Bartın’ın kolları arasında, Emniyet Müdürlüğü giriş katındaki duvarlarda yeri var babamın. Her sabah onlarla beraber nefes alıyor, onlarla birlikte nefes veriyor. Çok sevdiği Bartın halkının kolları arasında, çok saygın mesleğinin ve meslektaşlarının duyarlı bağırları, onun için manevi bir zırh olmakta.
Evet, evet…Çok sevdiği kadirşinas emniyetin ve Bartınlıların kolları arasında nefes alıyor şimdi Bartın Emniyet Müdürlüğü, bir Kut'ül Amare Savaşcısını yaşatıyor, şefkatli kolları arasında.
Bu işi, eski müdürümüz Burhan Gümüş başlatmıştı.
Minnettarım.
EMNİYET GENEL MÜÜDÜRLÜĞÜ, BAĞRINDAKİ POLİSLERİN KÜLLİYATINI NEŞRETTİ. İÇİNDE BİRBİRİNDEN KIYMETLİ İNSANLARIN BİRER ÖYKÜSÜ VAR. BABAM DA BU KİTAPTA YER ALIYOR.
BUNDAN ÖNCEKİ EMNİYET MÜÜDÜRÜ İSA AYDOĞDU BEY Dİ. BABAMI ZİYARETE GİTTİĞİMDE KENDİSİ İLE BÖYLE TANIŞMIŞTIK. BÜYÜK BİR İNCELİKLE BU RESMİ ÇEKTİRMEK İSTEMİŞTİ.
BABAM AT ÜSTÜNDE.
BABAM. RESME MERAKLIYDI, TİİTİZDİ
HER DEVRİN ÜNİFORMASI DEĞİŞİK TİPLERDE. BABAM, HER BİR DEVRE BİRAZ BİRAZ YETİŞMİŞ.
ŞU HEYBETLİ DURUŞLARA BAKINIZ. ( PEDER ÖNDE VE TAM ORTADA)
BU DA DEĞİŞİK BİR ÜNİFOIRMA
İŞTE BARTININ YENİ EMNİYET MÜDÜR OGÜN VURAL. HER YIL GİTTİĞİMDE, BİR ÖNCEKİNİ BULAMIYORUM. OGÜN VURAL BEY, ÇOK DUYARLI BİR İNSAN. BU SAHNE ÇEKİLİRKEN, HEYECANLANDI.. ÜSTELİK DE BEN YOKKEN, BABAMIN BU ÇERÇEVELİ RESMİNE, RAHMET DUASI OKUMUŞ. GİDİNCE ÖĞRENDİM. İŞTE ULVİ BİR POLİS ŞEFİ.
BARTININ 1951-52 YILLARI EMNİYET KADROSU, BİR KOMİSER MUAVİNİ VE ÜÇ POLİSTEN İBARETTİ. ARKA SIRADAKİLER DE GECE BEKÇİLERİ. BABAM ( ÖN SIRADA SOLDAN ÜÇÜNCÜ)