Başbakan ikinci kez "Ucube" dedi...

Ülkemizin son dönemde yaşadığı ‘İleri Demokrasi’ sayesinde, heykeller “Ucube”, diziler namahrem, Hizbullahçılar, ülkesi için savaşan vatanseverler, içki içenler günahkâr(!) faiz yiyenler helalzade(!)(Haramzade oluyor da helalzade niye olmasın!) AKP’yi savunanlar; demokrasi ve özgürlük taraftarı, muhalefeti savunanlar statükocu(!) AB’yi savunanlar haramzade, Arap Birliğini savunanlar, çağdaş ve ilerici!.. 

Öncelikle içki yasağından başlayalım. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik televizyonlara çıkıp, içki yasağını nasıl savundu? 

İçki yasağının gerekçesi; halkın sağlığı ve gençleri kötü alışkanlıklardan korumakmış!.. 

Bildiğiniz gibi Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu, yayınladığı bir yönetmelikle, gençlerimize yönelik koruma zırhını bir hayli kalınlaştırdı(!) 18 yaşındaki bir genç, oy kullanıp, ülkenin geleceğine katkı yaparken, bu gencin canı bira istediğinde alamayacak ve içemeyecek! Neden? Yaşının 24 olmasını bekleyecek(!) 

Dikkat ediyor muzunuz, son dönemde kanunları hiçe saymak için değişik kurum ve kuruluşlar, ya bir yönetmelik değişikliği yazıyor, ya da yazılı bir talimatla, kronikleşmiş konulara hemen çözüm getiriyorlar! Ülkenin diğer kurumlarından ses seda çıkmıyor. Örneğin Anayasa Mahkemesinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ve Yargıtay’ın Türbanla ilgili kararlarına rağmen, YÖK Başkanı bir genelge(talimat) ile sorunu kökünden(!) çözdü! 

Gelelim Heykel meselesine: 

Bildiğiniz gibi Sayın Başbakan Kars’ta yaptırılan İnsanlık anıtı için “Ucube” dedi. 

Heykelin siparişini veren bir önceki dönemin AKP’li Belediye Başkanı! 

Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu AKP’den ayrılıp, CHP’ye geçince, yaptırdığı heykel de birden “Ucube” oldu! 

Başbakan’ın açık açık heykel için söylediği “Ucube” kelimesi, ülkenin eski CHP’li, yeni AKP’li Kültür ve Turizm Bakanı tarafından yalanlandı. Oysa Başbakan, tüm televizyon kanallarından canlı yayınlanan konuşmasında, heykel için “Ucube” demişti! Kültür Bakanının yaptığı yalanlama, Başbakan’ın ikinci kez “Ucube” demesi ile yalanlanmış(!) oldu. 

Kültür ve Turizm Bakanı şimdilerde ne mi yapıyor? 

Hala koltuğunda, AKP’lilerin “içine tükürdüğü” sanat eserlerinin korunması ile meşgul… 

Yani koltukta oturuyor… 

Bildiğiniz gibi aynı bakanımız daha önce CHP Genel Sekreterliği yaparak, CHP’nin ikinci adamı konumundaydı. Yapılan bir kurultayda, genel başkanlık için adaylığını koydu, ancak seçilemedi! Bu arada altındaki genel sekreterlik koltuğu da gittiği için, CHP’den istifa edip, parti aleyhine çalışmalara başladı. Sonra 2007 seçimlerinde AKP’den milletvekili seçilip, Kültür ve Turizm Bakanı oldu. Yani koltuk sevdalısı ve her şeyi bilen bir bakanımız! Her şeyi bilmesi ve her konu hakkında fikir yürütmesine rağmen, her nedense ters köşe yapıldığında bile koltuğuna sımsıkı sarılarak, istifa gibi bir müessesenin olduğunu hiç aklına getirmedi. 

Ya Muhteşem Yüzyıl dizisine verilen ceza? 

Burada halkın ne düşündüğünün bir önemi yok. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç emretti, RTÜK cezayı verdi! Asıl konuşması gereken Kültür ve Turizm Bakanı piyasada yok! O hala Başbakan’ın “Ucube” sözünü düzeltmekle meşgul! 

SHOW TV’ye ceza vermek, Hürrem gerçeğini ve Osmanlı’nın Kanuni zamanında bozulmaya başladığı gerçeğini değiştirir mi? Osmanlı Sarayındaki Cariyelerin üzerini kapatır mı? Osmanlı’daki taht kavgasını, sarayda dönen entrikaları değiştirir mi? 

Ya yeni RTÜK yasasına konulan 25. madde ile Başbakan veya görevlendireceği bir bakan’a televizyon kapatma yetkisi veren 58 maddelik yasa tasarısı? Bazıları bu maddenin anti demokratik olduğunu söylese de, AKP’nin sayısal çoğunluğu, böyle bir maddenin meclisten geçmesini sağladı. Yani muhalefetin sınırlı gücü, bu maddenin geçmesine yetmedi. 

Öbür yandan, Meclise sunulan Anayasa Mahkemesinin yapısı ile ilgili uyum yasasındaki maddeler? Yeni Anayasa Mahkemesi üyelerinin yapacağı yemin metnindeki Türk kelimelerinin çıkartılması, Anayasa Mahkemesine verilen Süper Temyiz Mahkeme yetkisi… 

İşte ülkemin son bir haftadan beri tartıştığı konular. Ekonomi ne haldedir, memurlara ve emeklilere verilen binde 2 lik enflasyon zammı, günlük 99 kuruşluk asgari ücret artışı, cari açık, benzine yapılan zam, kötü hava koşulları nedeniyle artan sebze ve meyve fiyatları, ürününü satamayan narenciye üreticisi hiç tartışılıp konuşulmadı. 

Ülke gündemini suni tartışmalarla meşgul edenler, saman altından yine su yürütüyorlar. Halkımız da bunu ‘İleri Demokrasi’nin gereği sanarak yiyor!