Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Aralık '08

 
Kategori
Siyaset
 

Başbakan olsaydım...

Başbakan olsaydım...
 

DrMustafa ÇUKURYILDIZ


Şu güzel ülkemize bir baktığımızda yüzlerce yıldır yaşamın içinden zenginliği her geçen gün dahada artan kültürümüz ortaya çıkıyor ama bu günkü yaşadıklarımıza baktıkça da derin düşüncelere dalmamak mümkün olmuyor...

“Kıblemizin emek ve İnsan” olduğunu Hacı Bektaşi Veli ile gösteren, İnsan sevgisini “Ne olursan ol yinede gel” diyen Mevlana’dan öğrenen, “her türlü haksızlığa karşı başkaldırmayı” Pir Sultan, Nesimi’yle gören, “Yarin yanağından gayri her şeyi paylaşmayı” Şeyh Bedreddin ile anlayan, yaşamanın “Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” olduğunu Nazım Hikmet’ten öğrenen yüzlerce yıldır aydınlanan büyük kültürüyle Türkiye!…

100 den fazla üniversitesiyle, 6 milyonu geçen üniversite mezunuyla, %64 ü 24 yaşının altında olan genç, dinamik ve heyecanlı çalışkan, sendikalaşmış, çiftçi ve meslek odalarının etrafında tam olmasa da örgütlenmiş nüfusuyla Türkiye!...

Zengin yer altı ve yer üstü tarihi kültürel ve doğal güzellikleriyle, üç yanı çevrili denizleriyle, gürül gürül akan ırmaklarıyla büyük nehirleriyle, gökleri delen ağaçlarıyla-ormanlarıyla, vadileriyle Türkiye!...

Ve şimdi; 2008 yılında yaşadığı ekonomik krizde susmuş, kadere teslim olmuş, boyun eğmiş sadece Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan yapılacak açıklamalara kulağını kabartıyor olan bir Türkiye!…

Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ise; kapalı kapılar arkasında hangi tavizlerin verildiği ve nelerin tartışıldığını kimsenin bilmediği İMF ile görüşmelerinde anlaşmaya yaklaşıldığını söylediği ve buradan gelecek borçlara bel bağlamış olduğu bir Türkiye!...

Bugün tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik durgunluğun en olumsuz yansımaları da kendi ayakları üzerinde durmakta zorlanan, gelişimi için dışarıya bağımlı olan Türkiye gibi ülkelerde görünmektedir…

Zaman ülkemizde çok yakın zamanda yaşattığı çelişkileri, zıtlıkları yine hatırlatmak zorunda bırakıyor bizlere…

Hani iki-üç ay önce “Türkiye nereden nereye gelmişti…”, tek düğmede yüzlerce fabrikalar açılıyordu… İşsizlik azalmıştı, Kişi başına düşen gelir çok çok artmıştı ya, önce hamdolsun kriz bize teğet geçecekti ya!…

Söylenecek sözlerin yetersiz kaldığı, ilginç bir dönemden geçiyoruz… Şimdi kendimize sormamız gerek… “BİZE NE OLDU!...”, neden oldu, nerelerde hatalar yapıldı, neler yapılması gerekirken yapılmadı, suçlu yada hatalı kim!...

Yoksa hepsi sadece önceden düzenlenmiş bir sahne düzeninden mi ibaretti… İnandırılmaya çalışılanlar birer yalanmıydı, o zaman gerçekler neydi, neden gerçekleri öğrenmemiz engellendi, neden bize doğrular söylenmedi… İnandık diye bizler hata yaptıysak bizi inandıranın hiç mi suçu yok!…

Çalışanların, üretenlerin, aydınların ülkesini ve insanlığı sevenlerin şimdi her bakımdan vicdanları rahatsız ve kalpleri sıkıntı içinde çarpıyor bu görüntüler karşısında!…

Bu kadar İnsan-Kültür-Tarih ve doğal zenginliklerimizin, Aydınlarımızın, Üniversitelerimizin, Meslek Odalarımızın, Sendikalarımızın, Sanayicilerimizin ve üretim için can atan Çiftçilerimizin, Emekli, Memur ve İşçilerimizin olduğu yerde her kes susacak, Sayın Başbakan kimseye fikir sormayacak, söylenenleri de kabul edip ciddiye almayacak ve sadece İMF den gelecek borç para ile kurtuluş reçetesi sunulacak ve hiçbir öz eleştiri yapılmayacak!…

Lider; zor günleri öngörüp ona göre tedbirler alıp; iyi ve güzel günlerin yanında zor günlerde de halkının bir arada toparlanmasını sağlayandır…

Liderler; Halkın; Moral, özgürlük, ahlak, kültür, inanç ve ideal gibi değerler bütünlüğüyle birlikte huzur ve barış içerisinde yaşamalarını sağlamakla ve insanların kendi birikimlerini değerlendirmelerinin, emeklerinin ve umutlarının korunup ve gelişiminin önünü açıp bunları halk yararına düzenlemek ve bunların bozulmasını sağlayacak tüm etkenleri öngörüp, karşı tedbir almak ve halkı ekonomik ve sosyal olarak geliştirmek, herkesin katkılarına açık olmakla yani çağdaş anlamda Demokratik ve Sosyal devlet anlayışının gereğini yaparak büyük olurlar!…

Türkiye’yi yönetenlerde; hemen tüm gerçeklerle dürüst ve samimi olarak halka gitmeliler…

Ben bugün Türkiye de Başbakan olsaydım;

Ülkemin geleceği için tüm sivil toplum örgütlerini, sendikaları, meslek odalarını, sanayicileri, üniversiteleri, siyasi partileri, muhalefeti Türkiye için toplantıya çağırırdım!… Öncelikle bu zamana kadar yapılan uyarıları dinlemediğim için ve fikirlerini sormadığım için tüm partilerden, örgütlerden ve halkımdan hemen özür dilerdim!…

Hatalarımızı, eksikliklerimizi ve gerçek durumumuzu belirtir kendi hatalarımı itiraf ederdim ve tüm halktan öncelikle özür diler ve gerçek bir öz eleştiri yapardım!…

Ben bugün Türkiye de Başbakan olsaydım;

İlk alınacak karar olarak; zorunlu eğitimi 8 yıldan 12 yıla çıkarır ve Meslek ve Sanayi odalarının işbirliğiyle ihtiyaç doğrultusunda işsiz ve mesleksiz yurttaşlarımızı mesleki eğitime yönlendirir ve bunu güvence altına alırdım!…

Ben bugün Türkiye de Başbakan olsaydım;

Hemen devletteki tüm savurganlığı önler ve önce tasarrufa Başbakanlık ve Bakanlıklardan başlardım öncelikle 2009 yılında alınacak tüm makam araçlarının alımından vazgeçerdim, mevcutların yarısını ise hazineye gelir getirmesi için hemen satılması direktifini verirdim!…

Ben bugün Türkiye de Başbakan olsaydım;

Ülkemizdeki tüm insanları Sosyal Güvence kapsamına alır ve yeni adil ve gerçekçi SOSYAL POLİTİKALAR belirlerdim. Buna göre; Asgari ücretten vergi almayı kaldırır, İşsizlik ödeneğini arttırır, geliri olmayan yoksul 2 milyon aileye ayda 300 YTL vatandaşlık ödeneği öder, emekli ve çalışanlarımızı da kapsayacak şekilde Sosyal destek politikaları uygulardım…

Ben bugün Türkiye de Başbakan olsaydım;

Ülkemin iyi yönetilebilmesi için muhalefetin, sivil toplumun ve aykırı seslerin özgürlüğünü güvence altına almak için örgütlenmelerin önündeki tüm engelleri kaldırır, sivil toplum örgütlerini edilgenlikten etken olmasını, katkılarını sağlayacak düzenlemeler yapardım!...

Ben bugün Türkiye de Başbakan olsaydım;

Çalışma barışını sağlamak için İLO sözleşmelerine uyar tüm çalışanların grevli toplu sözleşmeli haklarını güvenceye alacak düzenlemeler yapardım!...

Ben bugün Türkiye de Başbakan olsaydım;

Halkın tercihlerinde zorlamalar yapan siyasi partiler ve seçim yasasını hemen değiştirirdim!...

Ben bugün Türkiye de Başbakan olsaydım;

Tüm ülke dinamikleriyle, örgütleriyle, sendikalarıyla, partileriyle her alanda gerçek bir “DEMOKRATİKLEŞME…” yapardım!...

Ben bugün Türkiye de Başbakan olsaydım;

Gelecek içinde; alınması gereken kararları ortak alıp, siyasi sorumluluğu üstlenir ve bu kararları meclisten geçirmeye çalışırdım ve;

“HALKA İNANIR ve HALKI DİNLERDİM!…”

DrMustafa ÇUKURYILDIZ

cukuryildiz@hotmail.com

 
Toplam blog
: 58
: 613
Kayıt tarihi
: 14.07.08
 
 

Merhaba Arkadaşlar! Okullar, bitmeyen sınavlar, üniversite, iş hayatı ve hiç bitmeyen krizler, süre..