Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Gülüm Çamlısoy

http://blog.milliyet.com.tr/

07 Ekim '14

 
Kategori
Bayramlar
 

Bayramın kutlu olsun Baba

Bayramın kutlu olsun Baba
 

Özlemin genzimi yakan kokusu eskilerden kaldı, desem doğru olur mu sence? Mirası mıdır geçmişin, tezahürü mü sensizliğin kıymet bilmezliğimin acı bir faturası olarak?

Ateşe uzattığım elim çok acıyor baba inan ki çok acıyor. Tek bir kıvılcım nelere kadirmiş. Yeknesak ve olmaması gereken ne varsa. Su döküleceğine alevlere bidonlarca benzini boca ediyorlar, için için yanıyorum. Sebebini bilmediğim bir sancı esir almışken bedenimi hissetmediğim ruhum kuş gibi kanatlanmak adına cebelleşiyor o tezat canlı cesedimle. Var mıyım yoksa bir görüntü müdür şu eşkâlim. Mademki yokum neyin telaşıdır bunca mücadele. Hüzün kokuyor zaman, sensizlik kokuyor, yoksulluk kokuyor hiç olmadığı kadar. Karınca misali çalışsam da ağustos böceklerine bile yetişemezken kışlık erzakımı da yığamadım yuvama. Hangi yuva, diye soracağını biliyorum ama ne olur beni suçlama baba çocukluğumda olduğu gibi. Şimdi sitem de edersin sen eskiden olduğu gibi yine. İnan ki katlanamam buna. Tek sitem eden sen olsan keşke ya da tek suçlu ben olsam. Hatta çok isterdim suçlu olmayı. En azından bilirdim suçumu ve çekerdim cezamı. Razı da olurdum ve tek serzeniş duymazdın benden.

Hayır, baba, serzenişim asla sana değil. Aslında öfkemi kustuğum ve sorumlu tuttuğum sendin önceleri ama artık göreceli imiş hissettiklerim ve kocaman bir yanılsama imiş yüreğimi dağlayan.

Tek bir adım bile ilerlemiş olsaydım inan ki huzur ile dolacaktı içim. Eksikliğini hissettiğim pek çok duygudan biri. Mutlu olan çok insan var akislerini kaybetmiş. Denedim fazlasıyla denedim baba: Benzemek adına ama beceremedim.

Kavşaklarda az beklemedim hani ve duraklarda da. Ne gelen var ne giden. Yükleyen yüklemiş yükünü. Tek çalı parçası bile götüremezken yuvama martılar uzaklardan göz ucuyla süzüyorlar ola ki ağızlarından kaparım, diye. Başkasının malında gözüm olmaz ki benim hani öğrettiğin gibi. Ne çalarım ne çırparım ne de kusarım öfkemi.

Şu çocuğu görüyor musun kollarını açmış sana yürüyen. Biliyorum henüz erken ama çok şey için de inanılmaz geç. Geç kalmışlığımın pişmanlığını da eklersen esmer bulutlar teslim aldı yine. Esir düştüğüm o muharebe henüz nihayete ermese de sonucu az çok tahmin edebiliyorum.

Az kaldı bayrama, şunun şurasında iki üç gün. Beklersin ama vefamı sana gelip gösteremiyorum ki. Ruhların sırdaşı mezar taşları o kadar soğuk ki gelmeye gücüm yetmiyor, baba. Yeteri kadar sessiz iken ortalık o taşlara dokunmak gelmiyor içimden. Nasıl da ot bürümüştür kim bilir ve nasıl susamışındır benim pek çok şeye susamam gibi. Ah, bir de susmayı öğrensem. Bir de alışsam yokluğa ve yoksunluğa.

En acısı bilip görmezden gelmek ve gömmek en derine.

Med-cezir kuvvetinde ne varsa beni sağa sola çekiştiren. Bir Allah’ın kulu da el verse. Alışmış olmam gereken ne varsa binlerce adım uzağındayım hatta zamanın bile. Belki de budur sebebi uyumsuzluğumun. Devinim nasıl da hızlı ve değişken. Kazanımların karşılığı takas edilen duygular, satılan dostluklar ve haris gönüller gönül olmaktan çıkmış. Engin diyarların deniz aşımı coğrafyaları belki de gidip görmem gereken. Öznel hayatların sakındığı o yaptırımlar üzerimde baskı kuran. Baskı ve baskıcı zihniyetin acımasızlığı diğer taraftan. Ki nasıl da kızardım sana o otoriter kimliğinden dolayı ve son zamanlarda inanılmaz ivme kazanmıştı bu kızgınlığım ta ki… Anlatamam ki neden böyle çark ettiğimin. İfade zorluğu çektiğim bir çıkmazdayım yine elimi kolumu bağlayan. Oysa çoktan çözmüş olmaları gerekirdi. Çoktan kavuşmuş olmalıydım hürriyetime. Çalıntı yaşamları ve benim çalınmış hayallerimle sefa sürerlerken yaşıyorum payıma düşeni. Yapraklar bile kabullenmişken terk ettikleri dallara olan özlemlerini kabullenemediğim nice yaptırım var engel koyamadığım. Ket vuran ve kamçılayan bir yandan yoksa çoktan kopmuştum. Kopan ipler, kaçan fırsatlar ve hükümsüzlüğümün pervasız isyanı…

Sakıncalı düşler bile özgürce yaşanırken sessiz kalmamı gerektiren ne varsa.

Tutumsuz duygularım yine at koşturuyor meydanı boş bulmuşçasına yoksa sana bu satırları yazıyor olmazdım.

Üşüdüğünü biliyorum en az benim kadar. Yorgun ruhunun yangını söndü mü, diye de merak etmiyor değilim. Ama sen yine de beni merak etme, baba. Bakarım başımın çaresine. En azından bunca zamanı devirdikten sonra öğrendim ne denli güçlü olduğumu.

Ben seni ne kadar merak etsem de sen yine de merak etme beni.

Bayramın kutlu olsun baba her ne kadar inanılmaz derecede üşümüş olsak da…

 

  

 
Toplam blog
: 216
: 117
Kayıt tarihi
: 22.08.13
 
 

Yazmaya gönülden sevdalı, kendini her daim geliştirmeye çalışan, öğrenci ruhlu biriyim. Mesleğim ..