- Kategori
- Kişisel Gelişim
Beklentiyi Beklemek
Zaman olur ; İnsanoğlu olacak olan şeyin olmasını beklerken olayın ‘kendi sınırları’ ndan çıkar bambaşka duygu durumlarıyla olayın sahnesini zihninde kurar senaryoyu unutur replikleri tekrar tekrar yazar . Hatta bazen öyle bir yazar ki artık kendi filminin adını bile değiştirmek zorunda kalır. Sonuç: Hayal Kırıklığı ! ‘Başka şey umarken beklenmeyeni bulma ‘ gibi durumlara maruz bırakır kendini. Neden yapar bunu ? Çünkü olayın senaryosu en baştan zaten bu noktaya hiç erişmemiştir ki bunu fark edemez ya bu acı verir ona.
Bu durumun bir çok kişinin başına gelmiş olduğunu gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki; Kişi uzak bir tarihe atfettiği birçok konuyla ilgili güzel düşünceler , duygular besleyebilir. Bu da gayet normaldir. Bunlara örnek vermek gerekirse ; Uzun zaman sonra gidilmesi beklenen bir tatil programı, yeni bir eğitim ya da işe başlama için duyulan heves, daha önceden deneyimlenmemiş bir etkinlik , biriyle tanışmak için ilk karşılaşma , hayat boyu hayal edilmiş bir şeyi satın alma ya da o şeye sahip olma gibi konular olabilir. Diyelim ki; henüz o beklenen şeye ulaşma tarihine daha zaman var. Eğer bu süre uzun bir beklenti içeriyorsa, kişi için bu durum cazibeli, heyecanlı, umut dolu, değişimin habercisi olarak algılanır. Olayın yaklaştığı süre kısalıp zaman azaldıkça tüm bu duygular öbeği , yerini isteksizlik, beklediği gibi hissedememe hatta motivasyon eksikliği gibi de hissettirebilir kişiye. Ne garip değil mi? Ama tam da böyle işte..
Gördüğüm örnekler ve anlatılanlar, zamanın lineer şekilde devamıyla duyguların beklenen şeye karşı doğru orantılı şekilde etkisini ve ilgisini kaybettiği yönünde .. Uzaktan öyle sıkıcı görünmüyor muydu? Seanslarda fark ettiğimiz şey; Zihnin beklenen o şeye karşı yarattığı hikayeye artık inanmamaya ya da daha az inanmaya başlaması ..Veyahut tıpkı bir yakamoz gibi parlaklığın sabahın ilk ışıklarına doğru yerini aydınlık apaçık bir gerçeğe bırakması gibi diyebilir miyiz?
Peki insana uzaktan bu kadar hoş görünen nedir? Olayın zihinde yarattığı ‘sanki bu zamana ait değilmiş gibi hissetme beklentisi’ .. Yani o şey olacak ve ben artık bu şekilde hissetmeyeceğim sihirli gibi farklı gibi bambaşka bir yer, harika biri, olağanüstü ortam hatta eşsiz bir diyar diye kelimeler de ekleyebiliriz belki de bu beklenti balonuna..
Hepsi bu mu? Değil.. Zihin kendi kendine oynadığı oyunu aslında yine kendi elleriyle bozmuş oluyor. Diyor ki; ‘’ Senin bu beklediğin şey bu zamandan farklı falan değil . Hatta 2 ay sonra da aynı bu şekilde uyanacaksın. Sevincinin süresi o kadar da uzun sürmeyecek. Hatta ben sana bir şey daha söyleyeyim. Belki mutlu bile olmayacaksın. O yüzden gel sen konfor alanından çıkıp kendine heyecan arama ! Çok uçarsan hızlı düşersin. Kalkma rahat koltuğundan. O kadar da abartacak bir şey yok. Bak falancanın tatili nasıl kabus dolu olmuştu dinlemedin mi hatta bir de ailem dediği insanlarla bunca sıkıntıya değer mi yahu..
Gel zaman git zaman göz açılır dersini almış öğrenci misali arkadaştan ders notu isteme devri biter ve ‘En iyisi ben bildiğim yerlere çalışıyım başkasının ipiyle kuyuya inip macera aramıyım ‘ der. Zihin bu oyunu hep tek bir amaç için oynar. Motivasyon için hayali kurarsın seni oyalar biraz tanıdık yerinden çıkarır, bildiğin alanlarda denetir oyunu yabancılık çekme diye.. Keyiflidir orası ,hevesini aldırır sonra da ‘Bak beklediğin gibi değilmiş işte gördün mü’ der. Sen de salıncaktan sakince iner başının dönmesinin geçmesini beklemek için yalpalayarak biraz önce oturduğun banka geri dönersin. Böyle mi olmuştur. Kesinlikle! İşte tam da aynen böyle !
Beklenmeyeni değil , olması gerekeni değil , olanı izle! Bekleme sadece İZLE!