Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '07

 
Kategori
Aile
 

Ben bir bencil anneyim!

Ben bir bencil anneyim!
 

Uzun zamandır blog yazılarını takip ediyorum. O kadar güzel yazılar vardı ki, açıkçası biraz kıskandım da. O kadar iyi olmasa da ben de belki bir şeyler yazabilirim diye düşündüm. Milliyet Blog yazılarını yazmaya bugün katılıyorum. İlk yazımın konusunu ne seçeceğim, nasıl yazacağım diye düşünürken aklıma "bir anne" olduğum geldi ve bu konuda yazılar yazabilir, hatta düşüncelerimi sizleri de fazla sıkmadan, sizlerle paylaşabilirim dedim.

Evet ben anneyim. Ben diyorum çünkü, ben "çocuk sahibi olmak" konusunda çok bencil davranmıştım. Çocuk sahibi olmaya geç karar verdim ve şimdi ise bundan çok pişmanlık duyuyorum. Meğer annelik dünyanın en güzel duygusuymuş ve bu duyguyu tatmakta niye bu kadar geç kaldığımı, kızıma baktıkça anlıyorum.

Herkeste olabileceği gibi benim de evlilik hayatımda iyi gitmeyen bir şeyler vardı. Bu iyi gitmeyen durumlar, çocuk sahibi olmamı hep öteledi ama bir türlü de bu ilişki düzelmiyor, hatta kopmuyordu. İçinde bulunduğumuz toplumda, malum olduğu gibi, aileler bu tür ilişkilerin kopmasını istemez ve hatta engeller. Ama yıllar nasıl geçiyordu bilmem, nasıl geçti derseniz ben de bilmiyorum. Galiba iş hayatı beni çok oyalıyordu; çocuk sahibi olmaktan ve evlilikten uzak yaşıyordum.

Size samimi olarak şunu söyleyebilirim ki, çocuğu olanları da hiç kıskanmadım. Biliyordum bir gün isteyince muhakkak olacaktı. Fakat bizim toplumda ise "evlendikten sonra birkaç sene geçince" çocuk olmayınca "hadi bakalım" ya da "bir sorun mu var " sorularıyla karşılaşıyorsunuz. Hep bu tür sorulara "hayır " cevabını verdim. Ta ki, bir yakınım dostum sen "kısır mısın" deyince kafam allak bullak oldu. Bu damga ne kadar kolay yapıştırılabiliyordu. Yine de kendimi tuttum "siz isteyince değil, ben isteyince çocuk sahibi olacağım" diye bir karşı duruş içinde oldum. Bana göre ise bu bir nevi inat, hatta başkaldırıştı.

Bu inat ya da başkaldırışımın üzerinden 5 yıl kadar geçmişti ki, bir gün boşlukta hissettim kendimi. Bu belki de "sevgisiz kalmaktı". Ve ben böyle yaşadığım bir sevgi gibi değil, daha farklı bir sevgi istiyordum. Çevremdeki bazı ilişkiler ve sevgiler hep bir menfaat üzerine kurulmuş olan ilişkilerdi. İşte o zaman ben nasıl menfaatsiz bir sevgi yaşarım diye düşünürken aklıma çocuk geldi. Ben onu, o beni hiç bir menfaat olamadan sevebilir ve sevilebilirdim. İşte "boşluktan ve sevgisizlikten" kurtulmanın formülü. Tamam dedim ben çocuk istiyorum ve bunu kendim için istiyorum. Bunun adı "bencillik" ise, ben bir bencilim.

Ve nihayetinde o an gelmişti. Bu kimyasal, fizyolojik hatta psikolojik formülden, 9 ay sonra, 29 mayıs 2001'de Berfin'im, yani "kar tanem'e" kavuştum. Bir kere olsun pişman olmadım ama keşkem, keşkelerim oldu. Yani keşke daha önce çocuk sahibi olsaydım. Ama her şeyde bir hayır vardır demek lazım gelir galiba...

Bu geç gelse de, hayatımın dönüm noktası oldu. Artık kızım ve ben vardık. Şimdi, ne o boşluktan eser var, ne de çaresizlikten eser var. Ha, bu arada da, çevremdeki gri seslerin de yok olması ayrıca sevindirici.

Ben neticede mutluluğu ve aradığım sevgiyi belki buldum ama çocuk sahibi olmaya çok geç karar verdim. Burada naçizane tavsiyem, benim gibi kararsızlık yaşayanlar varsa, tereddüt yaşamasınlar. Yıllar su gibi akıp geçiyor, bunları yakalamak da zor oluyor. Ben belki şanslıydım ama sizler şanslı olamayabilirsiniz. Sonra da son pişmanlık fayda etmiyor.

Çocuk sahibi olma fikrini ertelemeyin!
Sevgiler...

 
Toplam blog
: 2
: 774
Kayıt tarihi
: 20.07.07
 
 

İzmir'den yazılarımla aranıza katılmak istedim. Hayattaki yolun yarısını çoktan geçtim. Bilişim sekt..