Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '07

 
Kategori
Tarih
 

Ben Orta Çağ karanlığına dönmek istiyorum

Ben Orta Çağ karanlığına dönmek istiyorum
 

İslama her fırsatta geri damgasının vurulması ve Ortaçağ karanlığı ile, skolastik düşünce ve kilisenin Avrupa toplumundaki rolü ile özdeşleştirilmesi son derce yanlıştır ve tamamen tarihi bilgi eksikliğinden, özüne kültürüne yabacılaşmaktan, batı karşısında duyulan bir aşağı olma kompleksinden kaynaklanmaktadır.

Eğer Karanlık Çağdan kastınız aşağıdaki tablo ise ben O Çağa dönmek isterdim.

Hz. Peygamber” İlim çinde de olsa gidiniz, alınız ” , ” İlim bir müslümanın yitik malıdır, nerde bulsa onu alır”Sözleri ile bilimi teşvik etmiştir. “Alimin uykusu cahilin ibadetinden hayırlıdır “ sözleri bilim adamlarını yücelten sözlerdir. Yani İslam inancının bilime karşı değil, tam tersi, bilimi teşvik ettiği onun peygamberinin sözlerinden anlaşılmaktadır.


M.K. ATATÜRK’ÜN ; “Bizim dinimiz en makul ve en tabii dindir.Ve ancak bundan dolayıdır ki, son din olmuştur. Bir dinin tabii olabilmesi için akla, fenne, ilme, mantığa uygun düşmesi gereklidir. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygun düşer.” İfadesindeki gibi İslam’da "din-bilim çatışması" yoktur


Orta Çağda , Harran , İstanbul ve Endülüs başta olmak üzere bilim kültür şehirleri idi. Müslümanlar yaşadıkları şehirleri bir bilim kültür şehri haline getiriyorlardı. Kurtuba şehri, sahip olduğu hastane, okul, kütüphanaeleri ile Avrupadan gelen öğrencilere de ışık tutmuş ve Avrupada Orta Çağ karanlığının sona erip Rönesansın başlamasının sağlamıştır.

Orta Çağda değişik alanlarda çalışmalar yapmış İslam bilim adamlarından bazılarının çalışmalarını görmekteyiz örneğin:

Ebubekir er-Razi, cerrahide dikiş malzemesi olarak ilk kez hayvan bağırsağını kullanır; tıp biliminde deney ve gözlemin çok önemli olduğundan bahseder.


İbnu'n-Nefis, 1200'lü yıllarda, Avrupalılardan 300 sene önceden küçük kan dolaşımını keşfeder.

el-Beyruni; Çeşitli maddelerin birbirinden ayırt edilme yollarından birinin, maddelerin özgül ağırlıkları olduğunu söyleyerek, sıcak su ile soğuk su arasındaki özgül ağırlık farkını tespit etmiştir. Galilei'den 600 yıl önce dünyanın döndüğünü kanıtlamış, Newton'dan 700 sene önce dünyanın çapını hesaplamıştır. Bu konuda ortaya attığı kanun, Avrupa’da “Beyruni Kuralı” diye bilinir. El-Beyruni, 973 yılında 'Bilimsel çalışmaların, deneylerle ispat edilmesi gerektiğini ve belgelere dayanmasının zorunlu olduğunu' söylemiştir.

Fatih Sultan Mehmet’in Hocası Akşemseddin , Pasteur'den yaklaşık 400 sene önce yaşayan ve ilk olarak mikropların varlığını keşfeden kişidir.

Gıyaseddin Cemşid, (1429)Ondalık kesir sistemini bulan, Virgülü, aritmetik işlemlerde ilk defa kullanan kişidir.

Ömer Hayyam, (12.y.y.) Newton’a dayandırılan binom formülünü cebire kazandıran kişidir.

Ali Bin Abbas, 10. yüzyılda yaşamıştır ve ilk kanser ameliyatını gerçekleştirmiştir.

Mağribi, bugün Paskal üçgeni olarak bilinen denklemi Paskal'dan 600 yıl önce bulmuştur.

Sabit Bin Kurra , 9. yüzyılda yaşamış ve Newton'dan asırlar önce diferansiyel hesabını keşfetmiştir.

İbn-i Sina (980-1037), Anatomik çalışmalar yapan Müslüman, Türk bilim adamlarının başında gelir. Daha çok küçük yaşta edebiyat, matematik, geometri, müzik, fizik, doğa bilimleri, felsefe ve mantık öğrenen İbn-i Sina sadece Doğu'da değil Batı'da da ünlenmiştir. En ünlü eseri olan El-Kanun fi't-Tıb, 12. yüzyılda Latince'ye çevrilerek Avrupa üniversitelerinde 19. yüzyıla kadar temel ders kitabı olarak kabul edilmiş, okutulmuş ve Avrupa’da bu kitap “Tıbbın İncil”i olarak ün yapmıştır. Bundan başka felsefe ve doğa bilimleri üzerine yüzden fazla eser vermiştir. El-Kanun'da söz edilen tıbbi bilgilerin büyük bir bölümü bugün dahi geçerliliğini korumaktadır.

Ali bin İsa (?-1038)'nın üç ciltlik göz hastalıkları üzerine yazdığı “Tezkiretü'l-Kehhalin fi'l-Ayn ve Emraziha” isimli eserinin birinci cildi tamamen göz anatomisine ayrılmış olup çok değerli bilgiler mevcuttur. Bu eser daha sonraları Latince'ye ve Almanca'ya çevrilmiştir.

el-Kazvini (1281-1350) ve İbnü'n-Nefis'in anatomi üzerine olan çalışmaları modern tıp biliminin temelini atmıştır. Bu bilim adamları daha 13. ve 14. yüzyılda kalp ve akciğerler arasındaki bağlantıları ve atar
damarların temiz kan, toplar damarların kirli kan taşıdığını, kanın akciğerlerde temizlendiğini, kalbe dönen temiz kanın beyne ve vücudun diğer organlarına aort tarafından taşındığını göstermiştir.

Piri Reis, O güne kadar çizilen haritalarda yanılma payları çok olmasına rağmen bugün uydudan çekilen dünyanın haritasını %99’u doğru %1 yanılma payı ile Coğrafya alanında bir baş yapıt olan dünya haritasını çizmiştir.

İbn-i Haldun, Tarih ve sosyal alanda yaptığı çalışmalar ile ve özellikle “Mukaddime “ adlı eseri ile Sosyoloji’nin kurucusu olmuştur. Modern Sosyoloji’nin kurucusu olan A.Comte’a öncüllük etmiştir.

1154’te Şamdaki bir tıp fakültesinde doktorlar anatomi, koroyucu ilaçlar, hijyenik ameliyatlar ve dolaşım sisitemini öğretiyorlardı.

Harran kentindeki bir İslam alimi Dünya ile Ay arasındaki mesafeyi doğru olarak ölçmüştü .Hangi matematiksel işlemi yaparsanız yapın Bağdatda Üniversitelerinde yanlış veya doğruluğu test edilirdi.”Yanlış hesap bağdattan geri döner” sözü bu yüzden söylenmiştir

Kaynaklar: 9.10.11. Sınıf Din K.A.B. Ders Kitapları //// Diyanet İşleri Başkanlığı Kaynak Kitapları

Milli Eğitim-Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ;Din Öğretimi, Eğitim, Bilim ve Sanat Dergisi, 1985

T.C. Dokuz Eylül Üniversitesi. / İlahiyat Fakültesi Dergisi III.

 
Toplam blog
: 49
: 1026
Kayıt tarihi
: 04.11.07
 
 

On beş yıllık eğitimciyim. Halen bir devlet kurumunda öğretmenlik yapıyorum. Dünyanın en zor ama en ..