Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ocak '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Benim bir sorum ve sorunum var

Benim bir sorum ve sorunum var
 

Benim bir sorum ve sorunum var,
Sizlerde farkındasınızdır, bu başdöndürücü dünyada olup biten o kadar çok şey var ki hepsine yetişmek gerçekten olanaklı değil. Buraya kadar tamam, zaten istatistikler de bunları söylüyor, her saniye ölen insan sayısı, hasta olan sayısı, doğan bebek sayısı vs vs liste uzayıp gidiyor. Bütün bunların yanında medyanın da aracı olduğu ve bizlere konuşmamız, tartışmamız gereken gündemi belirleyen birileri de var. Bir sabah uyanıyorsunuz ve gazetenizi, radyonuzu, bilgisayarınızı açtığınızda değerli bir yönetici (?) , medyatik bir oyuncu, artık okunmayan bir gazeteci vb. Birisi ortaya bir cümle laf atıyor ve bizler için malzeme çıkmış oluyor. Bir çok basın yayın organında sağlığınızla ilgili çok önemli konuları bile hafif pop tarzında ve dikkat çekecek bir başlıkla sunuyorlar üstelik de son sayfalarda bir köşede.  

Televizyonu açıyorsunuz, onlarca kanal var ancak seyredecek birşey bulamadığınız oluyor, dizilerin arasındaki bakışmaların arasına bile neredeyse iki dakika reklam alabilirsiniz. Biz yani izleyici, dinleyici kitlesi gerçekten bunları mı dinlemek, okumak istiyoruz? Bu konularda ciddi bir okuyucu istek anketi, analizi yapılıyor mu? Bu saydıklarım sadece bizim ülkemizde olan şeyler değil aslında bütün dünyada buna benzer durumlar yaşanıyor. Bir taraftan okullarda eğitim kalitesini yükseltmekten dem vururken, biz okumuş yetişkinler bilinçten yoksun birer sürü gibi ne verirlerse onunla yetiniyoruz.  

Kapitalist yaşam kısır döngüsü insanlara bunları öğretiyor, tüketin ve yarın başka tüketecek şeylere bakın durumları.  

Aldığımız bütün eğitimler ne ise yarıyor, ülkemizin (bu ülkenin demiyorum) yani bizim hepimizin ülkesinin, bir çok üniversitesinde şehir planlama ve mimarlık fakülteleri var ancak hemen bütün kentlerimiz can çekişiyor, antik kentleri bile gezdiğinizde bir düzen, bir şehir planı var, insanların yaşamını kolaylaştırmak için düşünülmüş bir yapı var. Bizim başkentimiz için böyle bir tespitte bulunabilir miyiz, üstelik Ankara yeni kurulmuş bir kent olmasına rağmen bütün çirkinliğiyle sırıtıyor. Diğer kentlerde de durum farklı değil, umarım bu yazıları bıyıklarını sıvazlayan belediye başkanları okuyorlardır. Fiyatlarının yanına bile yaklaşamayacağınız binaların iki metre ötesinde ortalık çöpten geçilmiyor, üstelik bizler vergi ödüyoruz ki birileri bu işlerle uğraşsın diye.  

Siyasi konulara girmek bile istemiyorum, o arenada tam bir savaş yaşanıyor. İktidar, muhalefet ilişkisinde birbirini suçlama, değerlendirme halka anlatma gibi bazı öğeler tabi vardır ve olmalıdır. Ülkemizde yaşanan ise daha başka birşey, Türkiye’de iktidar olmak demek bir anlamda eskiden ortaya çıkan özellikle pozitif anlamda yapılan herşeyi yok saymakla bir anlamda değerlendiriliyor. İnsanlar adını onurlandıran cadde, sokak isimleri diğer bir iktidarda kolayca geçersiz hale gelebiliyor. Diyelim yıllardır lale sokakta oturuyorsunuz, bir sabah kalkıyorsunuz ki orası beyhude sokak oluvermiş, oysa bu sizin yıllardır kullandığınız adresiniz, birisi size soruyor mu, hayır neden sorsunlar ki.  

Sabah neşe ile başlayıp akşam da aynı keyifle sonlanan günler yaşamanız dileğiyle...  

Ali Sami
20 Ocak 2010 - Lüksemburg  

 

 

 

 
Toplam blog
: 45
: 453
Kayıt tarihi
: 24.12.10
 
 

Öncelikle merhaba. Bugün 24 Aralık 2010, ben de blog dünyasında yerimi aldım. Merhaba. Hepinize k..