Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '11

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Benim tatilim sadece 'benim' olmalı

Benim tatilim sadece 'benim' olmalı
 

Benim için tatil huzur demektir, sevdiklerimle birlikte olmak demektir. Öyle 5 yıldızlı otellerde parayla satın alınmaya çalışılan bir saadet değildir tatil. 

Ben tatile gideceksem kafam rahat olmalı, yanımda beraber zaman geçirmekten keyif aldığım insanlar olmalı… Çok lükse gerek yok, tatlı bir ailenin işlettiği beyaz duvarlı, pembe çiçekleri olan küçük bir pansiyon yeterli. Lüks değilse de temizlik önemli… 

Mesela ne kadar gitsem de gitmekten usanmadığım Kaş’ a gitmeliyim ya ailemle ya da arkadaşlarımla… 

Daha önce kaldığım balkonu Kaş’ın çarşısına ve marinaya bakan o küçük pansiyonda kalmalıyım. Ayaklarımı uzatıp, sıcaktan bunalarak kitap okumalıyım, tekne turuna çıkmalıyım. Amacım güneşlenme olmadan uzanmalıyım tekneye, etrafı izlemeliyim, Buika dinlemeliyim. Buika’dan sıkılınca La Vie En Rose ‘la hayal kurmalıyım. Louis Armstrong’dan Dalida ‘ya geçmeliyim, daha eski daha klasik ne varsa dinlemeliyim. Hayallerimde bir ev yapmalıyım kendime başarılı bir köşe yazarı evi, kar beyaz evde mobilyalar pudra pembeli mavili olmalı. Yanımda ki erkek hayallerimde de benimle olmalı, ama yalnız başına değil, altın saçlı, boncuk gözlü bir prensin elinden tutmalı… Köpeğim gibi, Toprak gibi, bir köpekte koymalıyım hayalime altın prensle oynasın diye… Sonra kollarım ısındı diye gözümü açmalıyım, bitmeli tekne turu… 

Akşam olunca küçük bir yer keşfetmeliyim kendime, salaş, belki biraz pis, ama denizin yanında, yıkık dökük de olabilir… Bir kafe, canlı müzik olmalı benim tatil akşamımda o salaş kafede. Türkü çalmalı asla rock ya da pop değil. Mistik olmalı, belki yaşlı cırtlak sesli bir amca belki de yaz tatilinde para kazanmaya Kaş’a gelmiş konservatuar öğrencisi… Her ikisi de olabilir kabulümdür... 

Çok geç yatmamalıyım, müziğimi dinledikten sonra arnavut kaldırımlı sokaklarda hiç konuşmadan etrafıma bakarak belki mutluluktan sekerek yürümeliyim pansiyona… Sabun kokan beyaz çarşaflara uzanıp, sıcaktan bunalarak uyumaya çalışmalıyım belki uyuyamayıp dışarıyı izlemeliyim… Ama sonunda uykuya teslim etmeliyim bedenimi. 

Sabah kalktığımda koşarak havuza/denize girmek gerekmez benim tatilimde, şortumu ve sandaletimi giyerek yürümeliyim uzun uzun Kaş’ın içinde… Müzik dinlememeliyim, sokağın sesini, yabancıların konuşmalarını duymalıyım, hiçbir şey almasam da turist kazıklayan, her yerde olan mağazalara değil eski püskü kenarda kalmış, küçük dükkânları gezmeliyim. 

Küçük antikacılarda satılan ikinci, üçüncü hatta beşinci el olan o eski aile fotoğrafları bulursam ne ala… O fotoğrafların arkalarını okumalıyım hayal ederek. Belki kilo ile satılan o eski resimlerden bir kilo satın alabilirim de… 

İşte böyle olmalı benim tatilim, bana özel olmalı, paket turlarla sınırlandırılmamış, herkesin yapmak zorunda olduğu aktiviteler diretilmemiş olmalı… Tatilimde kendi zevklerimi yaşamalıyım. 4 gece-5 gün, ye-yüz-iç-yat , tatili yapmamalıyım… 

E bu yazıdan sonra Kaş’a gitmek gerek şimdi… =) 

 

 
Toplam blog
: 58
: 1647
Kayıt tarihi
: 13.05.09
 
 

Marmara Üniversitesi Halkla İlişkiler bölümü öğrencisiyim. Okumak, yazmak ve hayata dair yorumlar ya..