- Kategori
- Futbol
Beşiktaş'ın ''Vida''sı Çıkınca..
Beşiktaş Bayern Münih’e 5-0 mağlup olarak kupaya ilk maçta veda etti..
Sonuçta rakip bu kupayı alabilecek güçte bir ekipti. Şenol Güneş ‘’İlk defa favori olmadığımızı söyleyebilirim’’ derken şüphesiz takımı ile rakibini hayal dünyasında futbolun terazisinde şöyle bir tartmıştı ama bizimkilerden epey bir fazla çeken güçlü Alman ekibi Vida’nın daha 16. dakikada oyundan atılmasıyla normal sıkletinin yanında, bir de yağmur altında daha da ağırlık kazanmış, cesaretlenmiş ve önce avını yoran, sonra koşamayacak hale getirip, son hamleyle de işini bitiren bir yırtıcıya dönüşmüştü…
Böyle önemli maçlardan önce ben hep eski maçlardaki tecrübelerime dayanarak hep ’’rakibimizden önceki rakibimiz, bizim kendimizdir’’ felsefesini hatırlarım. Hatırlatırım.
Şampiyonlar liginde takıma faydası olsun diye bin bir fedakarlıkla .alınan Domagoj Vida o hareketiyle ‘’faydan olmadı, bari zararın olmasaydı’’ dedirtircesine pişman etti herkesi.. Pişman da etmedi sadece, bir de perişan etti takımı…
O golü önlemek için oyundan atılmaya değer miydi?. Bu sorunun cevabını maçın skoru veriyor zaten.. Beşiktaş’ın dağılması ‘’Vida’sının çıkmasıyla başlar…
Böyle bir takıma karşı 10 kişiyle dayanabilmek, yürekten öte, dayanıklılık ister, güç ister.. Futbolun şans tanrıları karışmaz o işe o zaman. Seni ne kadar koruyabilir deri keser atar.
İşte o zaman üstüne kurt sürüsü gibi saldıran bir sürü adamı durdurmak için, yürek yetse, nefes yetmez.. Ayaklarına pranga vurulmuş olur, rakip hızlanır, sen ağırlaşırsın, Koşamazsın.. Rakibin senin yaptığın pas sayısın tam üç katını yapar, garibim Fabri’yi kum torbasına çevirir işte…
Bir Vidal var onlarda. Hani traşı apaçi gibi olan.. Ne demişti maçtan önce;
-‘’Bu maçı burada bitirmezsek, İstanbul’da o taraftarla bizi bozabilirler’’ O yüzden saldırdıkça saldırdılar, yaralı kartala.. İşi orada bitirdiler..
Olan olmuş ama bir de sorgulaması var bu futbolun.. Eğer Vida oyunda kalsa, 12 dakikada Vagner Love o kaleci ile karşı karşya o golü atabilse, bu kadar rahat ve farklı kazanabilir miydi Bayern?. Sanmam. 43. dakikaya kadar sadece sağdan Kimmich’in, soldan Coman’ın , Lewandowski’nin kafasına attıkları toplarla gol arayıp bulamayan Bayern, o dakikaya kadar zaman zaman 10 kişilik Beşiktaş’ın baskısını kırabilmek için zorlanıyordu.. 43 dakikada hucma çıkarken kaptırdığı toptan yedi Beşiktaş golü…İyi direndi. Belki de bütün gücünü bu devre harcadı. Enerjisi bitti..
İkinci devreyi seyretmek bir Türk futbolseveri olarak ıstırap oldu resmen.. Maçı önce orta sahaya, sonra tüm Beşiktaş’lı futbolcuları kendi ceza sahasına mahkum edip, maçı Bayern Münih-Fabri maçına çevirdiler.. İlk devre müthiş oynayan bir Pepe vardı. O da yoruldu. Zıpla, yat, kalk, koşmaktan.. Bir de Fabri Maç boyunca.. 5 gol yedi 15 gol çıkardı aslında. Çıkardığı topları uzaklaştırmaya dermanı kalmayan arkadaşlarıdır gollerde günahı olan..
Sağdan Kimmich’e, soldan Coman’a bir de Robben ilave oldu yetmezmiş gibi.. Fabri çıkar, çıkar nereye kadar?.. Müller’i mi tutabilirsin?. Lewandowski’yi mi, Robben’i mi?. Kimi?. Quarisma bile kendi ceza sahasından çıkamazken?.. Caner 'le Adriano hallaç pamuğuna dönerken..
Bakın son 3 gole, son 15 dakika.. Polonya'lını sahne aldığı anlar, uğraip uğraşıp atamadığı ama artık engel kalmayan dakikalar.. Dokunup, dokunup atıı, yoorulmadan...
Bir de Şenol Güneş'in Wagner Love’u çıkarıp, Tosic’i almasının kendim tarafından çözüleyemeyen forvetsiz takım mantığı..
Elbette defansın yorulduğunu gördü ama sormak lazım; Neden Vida atılınca yapmadı o değişikliği? Bir de gerçekten gerekli miydi?. Skora bakarsan pek bir şey değişmedi, çünkü. . Bilinçsizce uzaklaştırdığın her top futbol topu değil de duvara çarpan tenis topu gibi döndü geriye. Çaresizlik böyle bir şey…
Vida’sı çıkmasaydı Beşiktaş’ın belki yine mağlup olurdu..ama böyle gardı düşmüş, nakavt olacak bir boksör durumuna asla düşmezdi..
En azından, bir umut olurdu gelecek maç için, ya da bir seyir zevki en azından…
Şimdi maalesef, o da yok..
İstanbul’a eğlenmeye gelecekler…