Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Nisan '10

 
Kategori
Spor
 

Beşiktaş'ın defans sorunu Fenerbahçe'ye "fark" getirir mi?

Beşiktaş'ın defans sorunu Fenerbahçe'ye "fark" getirir mi?
 

Eskişehirspor karşısında Beşiktaş bir anda 2-0 geriye düşünce ister istemez, insanın aklına şöylesi bir soru geldi.

"Beşiktaş'ın o güçlü defans kurgusuna ne oldu?"

Bunun sadece o karşılaşmaya ait bir istisna olmadığı da Beşiktaş'ın son zamanlardaki maçlarında kaleci Rüştü'nün ön plana çıkmasıyla iyice anlaşıldı. Özellikle Trabzonspor karşılaşmasında oyunda kaldığı süre boyunca Rüştü ve sonradan oyuna giren Hakan'ın çıkardığı toplar maça damgasını vurdu.

Bir hafta önce Ankaragücü karşısında da Rüştü’nün devreye girdiğini anımsıyoruz. Daha önceki haftaysa Kasımpaşa Beşiktaş’ın her zaman diğer takımlara yaptığı şeyi ona uyguluyor; maçın son bölümlerinde bulduğu golle rakibine önemli bir darbe vuruyordu.

Bu şu demek oluyor; Beşiktaş'ın savunması ciddi anlamda sinyal vermektedir.

Aslında bu açıkların bazı nedenleri var.

Öncelikle; Beşiktaş daha ofansif oyun oynamaya başladı. Öyle olunca da sahaya daha geniş yayılıyor. Ernst ve Fink eskisine oranla daha çok ileri çıkıyor. Öyle olunca da örneğin Ernst daha fazla koşuyor ve yoruluyor. Bu nedenle Mustafa Denizli bazı maçlarda geriye bir ön libero daha koyma ihtiyacı duydu. Bunun taktiksel olarak takımın hücum gücüne olumlu katkı yaptığını söyleyebiliriz. Ancak bu taktikle de Beşiktaş pozisyon vermeye 4 ve kalesinde gol görmeye başladı.

Belirgin ikinci neden de; yaşanan sakatlıklar takımın bütün dengesini alt üst etti. Bununla ilgili hafta arasında birlikte mesai yaptığım ve Beşiktaş'ı yakından takip eden arkadaşımın bana bir notu oldu. Beşiktaş'ın İtalyan kondisyonerinin ikinci yarının hemen başında takımdan ayrılmış olduğu bilgisini verdi. Bu detay önemli bir nottu; çünkü Beşiktaş'ın özellikle ilk yarı güçlü duruşunun geri planında böylesi bir kondisyon olduğu göze çarpıyordu; ikinci yarıda ise hem sakatlıklar baş gösterdi hem de takımda belirgin bir düşüş yaşandı.

Mustafa Denizli'nin Fenerbahçe'yi 3-0 yenen ilk yarının defansif anlamda çok güçlü takımının son zamanlarda çok ciddi aksamaya uğradığını aklımızdan çıkarmamamız, nor etmemiz gerekiyor.

Oysa Fenerbahçe cephesinde bu Beşiktaş'ın tam tersi yönde gelişiyor.

Zaten Fenerbahçe'yi lig ikinciliğine taşıyan ve şampiyonluğun en güçlü adaylarından biri yapan süreç de böylesi bir değişimle başladı.

Fenerbahçe, defansı çok sağlam, pozisyon vermeyen, bu nedenle de gol yemeyen, az golle kendisine yeter puanları toplayan bir takım kimliğine büründü. Beş hafta önce acaba ligi ilk iki-üç sırada tamamlar mı diye soru sorulan Fenerbahçe, artık iyice şampiyonluk havasına girdi. Zaten Galatasaray'ı Ali Sami Yen'de yenmeleri de bunun bir işaretiydi.

Beşiktaş kazanması gereken maçları kazanamazken, Fenerbahçe hepsinden üçer puan aldı.

Trabzonspor maçıyla ilgili Beşiktaş’la ilgili olarak yaptığım değerlendirmeyi tekrardan buraya not etmek istiyorum.

“Şu bir gerçektir ki, eğer Beşiktaş şampiyonluğa inanmış ve bunu yapacak gücü olan bir takım olsaydı Trabzonspor’u kesinlikle yenerdi.”

Yarınki maç da bunlardan biri olabilir.

Fenerbahçe taraftarı da farklı bir havaya girdi. Böyle zamanlarda alınan başarılı sonuçların tesadüf olmadığını biliyoruz, fazlasıyla tecrübe ettik. Fenerbahçe'nin bu karşılaşmayı kaybetmeyeceği, hatta ilk maçtakine benzer bir fark bile yakalayabileceğini söyleyebilir, bekleyebiliriz.

Kuşkusuz maç sahada oynanmadan kazanılmıyor, derbilerin de havası farklı oluyor ancak nesnel gerçeklerin de olduğunu görmek, öyle değerlendirmek gerekiyor.

Hafta arası oynadığı kupa yarı finalinde Fenerbahçe çok önemli sinyaller verdi. Kuşkusuz Fenerbahçe o karşılaşmada gol yedi. Ancak orta sahada yaptığı yüksek yüzdeli pas çevrimi, tam da Beşiktaş’ı oyundan düşürecek cinstendi.

Kazanmasıyla Bursaspor büyük bir avantaj sağlamış oldu. Şimdi "İstanbul" Bursaspor karşısındaki rakibi için bir karar verecek. Pazar günü bu karar ortaya çıkacak...

Farklı ya da farksız!

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..