Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '07

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Beslenmenin diyalektiği / Hounzalar'ın yaşamı

Beslenmenin  diyalektiği / Hounzalar'ın yaşamı
 

Balkonda gün batımı... / Erdek,


Hounza'lar, Kuzey Hindistan'da yaşayan fakir bir topluluk ve kıtlık çekecek kadar da yoksul. Yaşama tutunabilmek için az yemekle yetinmek zorundadırlar. Düğün ve ulusal günler dışında, sofradan tok kalkmazlar. Eti çok az tüketirler, süt ürünlerini de. Rafine ve sanayi besinlerini tüketmezler. 80-90 yaşındaki insanların, beden ve ruh sağlıkları yerindedir. Yaz kış şelalelerin altında yıkanırlar. Bu toplumda, kolestrol, trigliserid, kalp ve damar hastalıkları , romatizma, şeker hastalığı, kanser, hormonal rahatsızlıklar ve ruh hastalıkları bilinmemektedir. Onlar; yorgunluk bilmeyen, çalışkan, neşeli ve güleryüzlü insanlardır. 

Kore savaşında ölen genç Amerikan askerlerine yapılan otopside, yaklaşık % 80'inde, kalp damarı tıkanması, damar daralmaları görülmüştür. Bazılarında ise durum daha da vahimdir. Ana damarları yüksek oranda tıkanmıştır. Savaş gerilimi önemli bir neden olsa da, temel neden, aşırı hayvansal protein ağırlıklı ve bol yağlı, unlu rafıne beslenmedir. Bu çocukların çoğu 20-22 yaşlarındaydı. 

İnsanların varoluş tarihi, varolan bilimsel verilere göre, yaklaşık yarımmilyon yıl önce, Afrika'da başlayan, bu topraklarda nasıl beslendiklerinin bir öyküsüdür. İlk insancılların ağız yapıları, otcul hayvanlara daha yakındı. Avlanma güçleri çok zayıftı. Doğayı paylaştıkları diğer canlılardan da fiziksel olarak çok daha başarısızdılar. Güç, hız, çeviklik, doğaya uyum gibi özel yetenekleri yoktu. Ama ilerde, mantıksal bir şekle dönüşecek kurnazlıkları vardı. Bu da evrim süreci içersinde insanoğlunu, en tehlikeli avcı yapmış; kendilerinden başka rakipleri kalmayınca, et-protein ağırlıklı beslenen uzman avcılar olmuşlardır. Zamanla av aletlerini geliştirip, daha büyük hayvanları da bol miktarlarda avlamaya başladılar. Böylelikle insanlar çoğaldıkça, klanlar arasındaki et savaşları da artıyordu. Ve zamanla, iyi av alanları azaldı ve göçler başladı. Yaklaşık 30.000 yıl önce atalarımız, et bulmak için Antartika dışında, bütün dünyaya yayıldılar ;artan nüfus, av hayvanlarının devamlı tüketimi sonucu azalması, bu süreç içinde insanların, yemiş, meyva, bitki kökleri v.b. şeylerle beslenen bir yapıya geçmelerine neden olmuştur. Doğal olarak metabolizmaları da böyle bir evrimden geçti. Ağız, mide, bağırsak yapıları da değişime uğradı. Tarım toplulukları da Asya ve Mezopotamya 'da büyük olasılıkla, bundan 15-20.000 yıl önce yeşermeye başladı. Çok hızlı gelişen bu tarım kültürü, insanların sindirim sistemlerinin de, bağışıklık sistemlerinin de hızlı bir mutasyona uğramasını sağlamışlardır. ( Devam edecek) 

13.MART.2007 / Tarabya,  

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..