Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Eylül '18

 
Kategori
Öykü
 

Beyaz

Beyaz
 

Gerçeklerle yüzleşince
Öyle hafifim ne zamandır
Makasımın raksıyla
Kürdilihicazkar makamı eşliğinde
Sanat eserine dönüştürdüğüm gelinliğim
Odamın baş köşesinde...
Bozuk para misali
Harcamışım anıları.
Gönlüm dinlenmiş
Vicdanım rahat
Geçmişin yalnızca adı kalmış belleğimde.
Ne dönüp ardıma bakıyorum
Ne karşılaşırsam selam veriyorum
Görmezden geliyorum umarsız.
Cenaze namazını kıldırdığım
Üzerine toprak attığım
Hayallerim de pek memnunlar halinden
Derin ebedi istirahatte
Örselenmekten yorulmuş
Huzur içinde uykuya dalmış...
Ve yalnızlığımla pek sıkıfıkıyız bu aralar
İyiden iyiye düzeldi aramız.
Pek hoşnutum güvendeyim koynunda
Sakın bizi ayırmasınlar
Çekmesin omzunu başımdan.
Biliyorum bu son şansım
Onun koynundan koparsam
Bir daha iflah olmam...

          Okuduğu dizelerden duygulanan, çocukluk arkadaşına hiç kıyamayan Pelin gözyaşlarını silerken Şermin’in salona girdiğini fark etmemişti. Alelacele kağıdı katlayarak şiiri bulduğu kitabın arasına koydu ve kitabı kitaplıktaki yerine yerleştirdi. Devasa kütüphane gözlerini kamaştırmıştı. Hayran hayran göz süzerken Şermin’in seslenmesiyle irkildi ve arkasını döndü.

”Kitapların arasında kayboldun galiba”
”Evet Şermin’im ya kütüphanen gözlerimi kamaştırdı, kitapların kokusu beni benden aldı. Hala okumayı çok seviyorsun ne güzel. Bilirsin benim için de kitaplar olmazsa olmazımdır ama senin sevdan başka.”
”Öyle onlar benim can suyum”
”Çocukluğundaki gibi”
”Evet”
“Söyle bakalım hangi kitaba takılı kaldın? Bahçeden geldiğimi bile duymadın.”
”Hiç, hiç öyle teker teker bakıyordum dalmışım.”


          Aralarında geçen kitap sohbeti uzayıp gitmişti. Bir süre sonra salondaki sohbetlerini sonlandırıp şallarını alarak bahçeye çıktılar. Nazlı nazlı süzülen dolunayın ışığında hasret gidererek eski günlere doğru yelken açtılar.

          Gece ilerledikçe Pelin, evliliğin eşiğinden dönen, yıllardır kırık gönlüyle yalnız, baş başa yaşama tutunan Şermin’ in gülen gözlerini, pozitif enerjisini, yaşama sevincini, ruhen ve bedenen hiç değişmediğini görünce sevinmişti. Şermin aynı Şermin’di. Espirileri, sevecenliği, gülen eşek gözleri yerli yerindeydi. O büyük aşkın ardından herkesin yıkılacağını düşündüğü Şermin küllerinden yeniden doğmuştu ve Pelin’ e onu böyle görmek pek  iyi geldi. Sesini duyduğu zamanlar iyi olduğunu anlıyordu ama gözüyle görmediğinden hep merak ve endişe içindeydi. Endişelerinin yersiz olduğunu görmek son derece rahatlatmıştı. Can dostu mutlu, halinden memnundu ya o daha da mutluydu. İki gün beraber olmanın özlemlerini gidermeye yetmeyeceğini düşünse de anın tadını çıkarıyor can dostuna sımsıkı sarılıyordu. Şermin’i de ona...

          Sohbet koyulaşıyor laf lafı açıyordu. Yıllar insanı bir nebze yoruyor, bazen bıktırıyor, bazen erkenden yaşlandırıyordu ya hani Pelin bunların tamamını kendinde görüyor ama Şermin’de çeyreğini dahi görmüyordu. Gecenin sonlarına doğru Pelin hayranlığını gizleyemedi ve dayanamayarak sordu;

”Şermin, İlerleyen yaşına rağmen oldukça genç görünüyorsun, hayattan böyle tat almanın, enerjinin, pozitifliğinin kaynağı ne diye sorsam, hayran kalmamak elde değil” dedi.

          Şermin derin derin bakarak gülümsedi;

”Aşk ve Gurur’ un içinde bulduğun şiir var ya formül onda saklı.”

          Pelin hem mahçup hem şaşırmış kekelemeye başladı. Özel olduğundan okuduğu için af diliyordu. Kendine hiç yakıştıramadığını ama yazılar dış tarafta olunca dikkatini çektiğinden okuduğunu ona hiç kıyamadığını yineleyip duruyordu. Şermin başını Pelin’in omzuna yasladı.

“Pelin’im sen benim can dostumsun ayrı gayrımız mı oldu bu güne kadar? Oku ne olacak hiç takılma sorun yok “ dedi.

          Şiiri ilk zamanlar çok üzülünce yazdığını, içini döktüğünü söyledi. Gözlerinin dolduğunu fark ettiğini üzülmemesini tembihledi.”Nasip” diyerek geçiştirdi. Sonra hunharca gülmeye başladı. Şermin’in can  dostunun düşen yüzünü güldürmek istediği her halinden belliydi. Pelin’e göz kırparak;

”Sorunun cevabı ne biliyor musun? Beyaz’dan uzak duruyorum Pelin’im” dedi. Afallayan Pelin fal taşı gibi açılan gözleriyle;
”Hangi Beyaz?” diye sordu.
”Hangi Beyaz olacak? E gelinlik canım...” diyerek kahkahaya boğulan Şermin gerçeği mi vurguluyor? Yürek yangınını mı gizliyor? Mizacı  gereği işi  şakaya mı vuruyordu? İşte bu meçhuldü...


SİBEL YILMAZ

      

 
Toplam blog
: 145
: 716
Kayıt tarihi
: 22.02.18
 
 

1978 Bursa doğumlu. Kelimelerin Dansı ve Kırmızı Vosvos kitaplarının yazanı. Eşi ve kızları olmaz..