Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Nisan '16

 
Kategori
Güncel
 

Beyin hırsızı ABD, şimdi de "milli silahlarımıza" göz dikti...

Beyin hırsızı ABD, şimdi de "milli silahlarımıza" göz dikti...
 

internetten alınmıştır


Türkiye'de ve bölgemizde en çok kullanılan kelimelerden biri de "göç"tür... Göç sözcüğü ve türedisi bir çok kelime hayatımızın değişmez kavramlarından olmuştur. Bunlardan biri de "beyin göçü"dür.

Son yıllara kadar "beyin göçü" tamamlaması Türkiye'nin geri kalmışlığının önemli bir argumanı olarak öne sürülürdü. Bununla iyi yetişmiş gençlerimizin kendi ülkelerinde itibar görmedikleri için ABD başta olmak üzere Batılı ülkelere gitmeleri ve onlara hizmet etmeleri anlaşılırdı.

Gerçekten de öyleydi... Türkiye'de fakültelerini okuyup da çalışma alanları olmadığı için nice gençler, isteyerek veya istemeyerek teknolojik altyapısı olan ülkelere gittiler.

Türkiye o  zamanlar, değil yakmaya "içmeye" bile benzin bulamaz, tüpler kuyruklarda alınır, tiryakiler Bulgarların tonlarca tütüne karşılık yaptığı plastik sarma sigaralar içmek zorunda kalırlardı.

AR-GE'nin ne olduğu bilinmez, atom mühendisliği, genetik, uzay araştırması, gelişmiş silahlar, haberleşme teknolojileri... sadece Amerika ve Avrupaya hayranlık bağlamında konuşulurdu.

Evet, yıllarca genç beyinlerimiz kendilerine bir çalışma alanı bulabilmek için emperyalistlerin tatlı tekliflerine kanmak zorunda kaldı.

Dünyanın kanunu budur: İlim ve sanat itibar gördüğü yere gider... Tabii gerçek ilim ve gerçek sanattan bahsediyorum... Yoksa, kerameti kendinden menkul bilimcilik, bilgelik, sanatçılık değil...

Kısacası, dünyayın yeraltı, yerüstü kaynaklarını sömüren emperyalistler, İslam ülkeleri başta olmak üzere, gelişmemiş ülkelerin "beyinlerini" de devşirerek sömürdüler...

Ama bu süreç Türkiye için sona erdi... Son on beş yıllık iktidar döneminde Türkiye, teknoloji ve sanayı alanında yatırımlar yaptı... Sadece yollar, köprüler, metrolar değil, ileri teknoliji gerektiren alanlarda da ciddi atılımlar yapıldı.

Bunlardan biri de silah sanayii elbette... Türkiye son on beş yılda, başkalarına muhtaç olmaktan kurtulmak bir yana dışarıya ihraç edecek ölçüde silah üretmeye başladı.

Tanklar, obüsler, insansız hava araçları, helikopterler, uçaklar ve milli piyade tüfekleri... Bunlar kısa sürede öyle sükse yaptı ki, bugün pek çok gelişmekte olan ülke Türkiyenin silahlarını tercih eder hale geldi.

Yani, Türkiye'nin "beyinleri" kendi ülkelerinde ve kendi insanları için teknoloji üretmeye başlayınca kısa sürede dünya çapında ürünlere imza atttılar.

Bu durumda, "beyin hırsızları" ne yapacaktı?... Tüm bu coğrafyanın değerleri çalan bu hırsızlar, baktılar ki artık beyin çalamıyor, o beyinleri ürettikleri icatları, çizimleri çalma yoluna gittiler.

Her çağda ve her ülkede bulunabilecek "hainleri" kullanarak, üç beş kuruş parayla bunları çalma yoluna girdiler... Türkiye gibi haini çok bir ülkede bunu yapmak zaten çok zor olmayacaktı.

Kırıkıkkale Silah Fabrikalarının müdürünü kullanarak tamamen Türk yapımı MPT'(Milli Piyade Tüfeği) nin çizimlerini çalmaya çalışanlar suçustü yakalandı. Ama, daha kaç çizim ve "milli sır" satıldı kim bilir...

Kırıkkale Silah Fabrikası müdürü bu ihaneti bir milyon iki yüz bin için yapmış... Yani paraya tamah edilerek yapılan bir ihanet bu... Ama, biz MİT TIRlarını durdurarak kendi ülkesini uluslararası alanda zor durumda bırakmak için, Amerika hesabına ihanetlere de tanık olmuşuzdur.

Demek ki, beyinlerimize sahip çıkarken "ruhlarımıza" da sahip çıkmalıyız ki, o beyinlerin ürettiklerini bu "aşağılık ruhlar" başkalarına pazarlamasın.

Yine de, şu silah hırsızlığı olayı, Türkiyenin geldiği noktayı göstermek açısından bir yönüyle gurur vericidir.

Türkiye Cumhuriyeti, yeni "yüz yıl"ına emin adımlarla yürüyor, tüm ihanetlere, tüm uğursuz çelme girişimlerine, tüm felaket tellalı çığırtkanlıklarına rağmen...

Allah yar ve yardımcımız olsun!

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..