Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '09

 
Kategori
Felsefe
 

Bilinç gökten düşmedi

Bilinç gökten düşmedi
 

Parfümünün kokusu değildi yürüdüğü yola dağılan, düşüncelerinin sivrileşen, bıçak kadar keskin uçlarıydı… Kokusuyla değil, bilinciyle yer açmak istiyordu toplumda kendisine ve onun gibi hissedenlere… Bedeni ve hisleri öyle birbirine dolanmıştı ki, düğüm düğüm kelimeler olarak boğazına dizilmişti… Kendisine durmadan sorup duruyordu, “ Neden kadın, neden erkek, neden aynı beyine hizmet eden iki ayrı beden… “ Sorular beynini kurcalarken gözleri aynadan yansıyan siluetine takılı kaldı. Ne kadın gibi hissediyordu, ne de erkek… Bedenini ortadan kaldırmayı düşündü, düşündü ki ancak bu şekilde kadınlık ve erkeklik üzerine bir seyahate çıkabilirdi bilincinde… Bedenini öylece bıraktı yatağının üzerine sere serpe, artık bedeniyle değil beyniyle seyahate koyulacaktı… Zamanı kaldırdı önce, hemen ardından mekanı da iteledi beyninin ucuyla; salt bir tekillikti içinde kendini bulduğu…

Bedenimizin soldurduğu masalımsı gerçeklerin, bilincimizde taptaze korunduğuna tanık oldu… Adem ve Havva… Bilinen ilk kadın ve erkek… Peki ama ne alakası vardı akılla, beyinle, bilinçle Adem ve Havva’nın… Bilgi kıvılcımları birer birer patlayarak düşüncelerini yoğurmaya, şekillendirmeye başladı…

Adem ve Havva’nın yaşamış kişilikler olmasının yanı sıra halen bizde, hepimizde mevcut yaşamakta olan güçler olduğu fikrine fırlatıldı düşünceleri… Belki de Adem bizdeki sol beyini (lob) temsil ederken, ki bu bölüm tamamen mantık-madde-sayısal verileri ifade ederken, Havva denen sağ beyin (lob) ise, yaratıcı zeka, mana ve sanatla ifade ediliyordu…

Neden Adem, Havva’dan önce yaratıldı ?...

Sanırım insan var olduğunda ilk önce madde dünyaya gözlerini açtığı ve etrafında olan biteni tanımaya yönelik ayakta kalma ve alışma devresi yaşadığı, daha sonraları manaya, kavramlara yöneldiği içindi… Yaratılışın ilk evrelerinde yaratıcılığın değil, ayakta kalma mücadelesinin geçer akçe olduğuyla ilgili olabilirdi bu sanı…

Peki zaman ilerleyip de kişilik oturduğunda nasıl ortaya çıkıyordu dünyaya bakış açılarımız?...

Eğer sol beynimizi aktif olarak kullanmayı seçmişsek; gücümüzle, mantığımızla yaşamayı tercih etmiş ve duygusal tepkilere fazla yaklaşmadan düz bir çizgide yaşamayı seçenlerden olmuşuz demektir… Diğer yandan sağ lobu aktif olarak kullanıyorsak maddeye değil yaratıcılık ve manaya yönelimle iniş-çıkışlı bir çizgide yaşamayı seçmiş ve bu noktada da bizim için hiçbir önem ifade etmemeye başlamıştır güç gösterileri ve zorlamalar… Kendi içsel dünyamızdaki güzellikleri açığa çıkartarak herkesle paylaşmayı seçmişiz demektir…

Aslına bakarsak ne beynimizdeki Adem’i ne de beynimizdeki Havva’yı tek başına açığa çıkarmak yeterli değil günümüzde… Her ikisini de eşit oranda ve yerinde kullanmak akıllı insanın ortaya çıkarabileceği sihirli bir güç iksiri… Belki de bu gerçeği anlatmak için Adem ve Havva birbirlerini severek, bir olmayı seçtiler… Ayrı bedenlerde birbirlerinin yansıması olan tek bir beyin olmuşlardı…

Bana kalırsa kimse dünyaya erkek ya da kadın egemenliğinin hakim olmasını istemez… Neden hep aciz durumda kalacak birileri olsun ki… Eşit haklarla, dostça yaşamak varken yeryüzünde. İşte diyorum ki, kadını ezerek, küçümseyerek aslında kendimizdeki yaratıcı ( doğurgan- sadece doğum yapan anlamında değil düşünceleri doğuran anlamında algılıyorum ben bunu.) yanımızı baskılarken, erkekliği kabul etmeyerek de kendimizdeki güçlü yanı reddetmiyor muyuz acaba !...

Kendimizdeki güçleri eşit olarak kullanabilirsek, işte o zaman görürüz ki eşitlik düşüncesi ve yaşantısı hakim olmuş olur, denize atılan bir taşın sonsuz dairesel dalgalar oluşturması gibi… O taş, parmaklarının arasında hala neyi sorguladığını merak ediyor…

Tüm olan bitenler kendimizde başlayıp yine kendimizde biten bir olayın yaşanışı yalnızca…

Kadın ve erkekliğin ötesinde aklımızı kullanarak kendimize yer açmayı öğrenmeliyiz bu dünyada bence…

 
Toplam blog
: 17
: 633
Kayıt tarihi
: 29.07.09
 
 

Uludağ Üniversitesi Tohumculuk Bölümü öğrencisiyim... Birşeyleri yoktan varetmeyi sevdiğim için fels..