Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Temmuz '09

 
Kategori
Felsefe
 

Yeşillik Olsun...

Yeşillik Olsun...
 

İncir neyse de... yalvarırım bir daha "elma" dişleme...


Yeşillik olsun..

Gönlümü düşürdüm… hükümsüzdür…
Yenisini bulacağımdan…
Hoopss, bulacağın sana uymaz, gönlün ancak sende çarpar…! Yedeği yok bunun..
Olsun ben sağ taraftakini düşürdüm, soldaki duruyor…
Yahu kaç tane bu… ne yapalım yürek kocaman olunca… gönül de gani...
Neyse, düşürsem de gönlümü, yine de kimse diyemez bana, “gönülsüz” olduğumu…

Şarkıya kaptırmışım kendimi, “gönlüm düşüyor ince kemende” , yaşayarak dinliyorum ya, bir de baktım Gönlüm boğulmuş, sallanıyor kemendin ucunda…
Eh bu durumda cellat da sayılırım… “gönlümün celladı”…
İlan ediyorum bloglara… törenle gömeceğim onu…
Kalpler çizdireceğim mezar taşına..
Düştüğü için öldü diye yazdıracağım altına...
Anacağım yıl dönümlerinde; bir zamanlar “deliydi”, “çılgındı” ama “benimdi” diye… ya şimdi…

Partiler vereceğim adına... “Gönül çağırma” seansları düzenleyeceğim…
Nasıl olsa biliyorum her çağırdığımda geleceğini…
Ve bilecek yaşanacak güzellikler olduğunu…
Bu yüzden gelmezlik etmeyecek…
Ancak, hiçbir zaman olmayacağım onun, "gönül çeleni"..

Olsun, o da her “güzelliğe” düşmeseydi…
Böyle başı boş bırakırsan gönlünü, ya “kemende” düşer ya “cellata”…

En iyisi şoklayayım ben onu…
İstediğim zaman sererim sıcak kumsalı yalayan ılık denizin çırpınışlarına…
Ki görsün, kıyıyla nasıl oynaşılırmış… hem de hiç usanmadan…

**************
Kayıp yürek aranıyor… bulana çarpıntısını hediye edecem…
İyi de, çarpsın diye doğal gaz mı taktıracan, gönlünün yerine...
Nerde çarpacak, bu gönülsüz yürek
Çarpmayan yüreği, kapıya mı asacan…
Gelenler çarpsınlar, kapı tokmağı niyetine diye kapıya...

Peşinden verecem ilanı gazeteye…
Kayıp yürek aranıyor, bulan memnun edilecektir..
Uzunca, atletik, kuvvetli, yakışıklı da sayılır, yazar, okur, döker, döktürür, yaramazdır… uçarıdır, hercaidir, vefalıdır.. çarpar, atar, titrer.. yahu nasıl oluyor hepsi bir arada, biri varsa, diğeri yoktur bunların...

Say say da… bişey sansınlar... seni gidi yazılımı trojanlı seni..
Sonra, çok beklersin bulan getirsin diye…
Bu arada, eskici de almazsa soluğu...

Olsun, ben de derim ki son kullanma tarihi var, arızadır,
Daha dün sit alanı ilan edildi... yapamazsın, yıkamazsın...
Bıçak sırtı gibidir, zordur onunla yalpalamadan yürünmesi…
O ise hiç kaldıramaz yalpalamayı...
Şamatayla söyler ciddi mevzuları, bol geyik yapar…
Neşeli sanırsın onu.. gülmeye bayılır…
Gerçekte hüzündür onun adı… hüzünlenir... hüzün saçar...

Tadını çıkarır yaşadığı anın... neşe ya da hüzün fark etmez…
Yeterki içten gelsin… yeterki gönlü delsin…

İçten güler, içten sever… duyarlıdır, titrer…
Kaç kere söyledim, biraz kör biraz sağır ol diye…
Tamam, ben zaten öyle yaratılmışım da…
Gözüme batarsa, ben de çaresiz kalırım görmeme konusunda der...
Ve bir yandan hoş görürken, bir yandan acımasızca değerlendirir.
Hiç eksik olmaz, "ben olsaydım"ları…
Tereddüt etmez formatlamakta yüreğinin hard diskini..

Sonuç, hapı yutarsın… “yoğurdu hep beyazdır”da…
“Yoğurdun beyaz değilse” zor iş…..
Onun için boş ver…
Bulduğunda kayıp kutusuna koy…
Nasıl olsa kimse bakmaz oraya…
Yüreksiz kalsın da gönlü, mutsuzluğu tatmasın…
Ama ben bulursam... İlk bulduğum vestiyere asacağım onu...

 
Toplam blog
: 193
: 1045
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

Bilecik doğumluyum. Emekli Eğitimciyim. Ankara'da ve yazları Kuşadası'nda yaşıyorum Günlük uğraşl..