Bilmök

Kitap yazmanın en güzel taraflarından biri, normalde hiç karşılaşma olanağı bulamayacağınız insanlarla, zaman ve mekân kalıplarının dışında olağanüstü bir iletişim ve samimiyet kurabilmenizdir. Yazdığınız kitabı hiç ummadığınız bir yerden birileri okuyup sizin beyninizin kıvrımlarında yolculuğa çıkabilir. Hatta bazen bazı okurlarınız, yazdıklarınızdan bir şekilde kendilerinde o kadar çok parça bulurlar ki, hiç üşenmezler ve sizinle tanışmanın yollarını ararlar.

Kendimi ne bir yazar, ne de profesyonel bir araştırmacı olarak görüyorum. Sadece öğrendiklerini veya içgörülerini paylaşmayı seven bir meraklıyım. Bu inançla bu güne kadar üç kitap yazdım. Bunlardan ilki "Sonsuzluk Teknolojileri" isimli bir araştırma kitabıydı. Kitabı yazarken amacım yalnızca soru sordurmak ve ufuk açmaktı. Zaten konusu itibariyle bilimkurguya çok yakın olan böyle bir kitabı başka türlü öne çıkarmam yanlış olurdu.

Kitabın ana konularından biri de Yapay Zekâydı. Bu konuyu yazarken özellikle Türkçe kaynaklardan yararlanmaya özen göstermiştim. Yapay Zekâ herşeyden önce bir gözlem ve felsefe işidir. Bu nedenle ortaya bir algoritma ve yorum çıkaracaksak, bunu kendi özümüzden ve genetik zekâmızdan çıkarmamız gerektiğine inanıyorum.

Kitap çıktıktan sonra, kitabından alıntı yaptığım Gazi Üniversitesinden bir profesör hocamıza da birkaç kopyayı gıyaben hediye etmiştim. Böylelikle bir şekilde teşekkür etmiş olmayı umuyordum. O da kendi eski öğrencilerinden birine kitaptan bir kopya vermiş. Erciyes Üniversitesi'nin güzide öğrencilerinden olan bu arkadaşlar da, o yıl düzenlenecek olan Bilgisayar Mühendisliği Öğrencileri Kongresi'ne (BİLMÖK) konuşmacı olarak davet etti.

Geçen yılın bahar döneminde ikincisi düzenlenen kongreye 12 üniversiden 50'yi aşkın öğrenci katılmıştı. Hiçbir ticari veya başka bir amaç yada kaygı taşımadan bir araya gelen bu cıvıl cıvıl kongre üç gün sürdü. Bu süre zarfında öğrenciler, genç yaşlarına rağmen, hem kendi gelecekleri, hem de Türkiye'nin geleceği açısından inanılmaz güzel konuları masaya yatırdılar, tartıştılar, fikir alışverişinde bulundular ve forumlar açtılar.

Böylesine teknik olan insanların, gelecek meslektaşlarıyla bu kadar içiçe, birbirini dinleyen, değer veren, umut besleyen hali beni gerçekten hem çok şaşırtmış hem de müthiş heyecanlandırmıştı. Bu, etkisi hemen çok somut bir şekilde görülmese de, milli bilişim kültürünün gelişmesi adına çok önemli bir adımdı. Ben de yarım saatlik bir sunum yapıp ayrılmak yerine, onların arasında bir öğrenci gibi kalıp, hem onların heyecanını yaşamak, hem de onlardan birşeyler öğrenmek için kongre sonuna kadar birlikte kalmayı tercih ettim. İşin aslı bu kararda son gün Avanos'ta planlanan sucuk partisinin yeri de yok değildi :)

2007 baharında İzmir Ekonomi Üniversitesinde düzenlenecek olan BİLMÖK hakkında en güzel bilgiyi yine kendi web sitesinden alabilirsiniz. Türkiye bilişiminin geleceği olan gençlerin yürüttüğü bu etkinliği en azından takip etmenin bile onları mutlu edeceğinden eminim.