Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Kasım '06

 
Kategori
Haber
 

Bir bakmışsın saat hiç!

Az önce yaşayan bir insan yok oldu gitti, silindi yeryüzünden... İnsanllar pencerelere döküldü ve kafasından kanlar akmakta olan cesedi bir kaç saat önce koridorda gördüklerini hatırladılar, içleri bir tuhaf oldu... Şimdi halen olay yeri inceleme ekipleri cesedin üzerinde incelemeler yapmakta. Bir kaç saat önce yaşayan, canlı kanlı bir insan, şimdi üzerine gazete örtülmüş kanlar içinde yerde yatmakta... İnsanlar bir korku filmi izler gibi pencxerelere akmakta ve birbirlerine hayatın anlamsızlığı ve ucuzluğuyla ilgili yorumlar yapmakta.

Bu kadar basitmiş işte hayat. Son günlerde dilime dolanan özdemir asaf dizleri gibi " bir bakmışsın saat üç, bir bakmışsın saat hiç." Ben de ofisimde işimi yaparken dışarıdan gelen iki el ateş sesini duyduğumda saat 3'tü, penceremi açıp yerde yatmakta olan cesedi gördüğümde ise saat hiç. Saat üçle saat hiç arasında ipince bir çizgideyiz aslında hepimiz. Varlıkla yokluk o kadar yakın ki birbirine, hatta yakından da öte iç içe geçmiş durumda.

Hayatımda ilk defa bir ölü görüyorum. Burası İstanbul ve daha geleli iki ay olmadan bana ilkleri yaşatmaya, acı sürprizlerini tattırmaya başladı. Şimdi bu yazıyı yazarken hemen arkamda, penceremin ötesinde üstü gazete kağıtlarıyla örtülü bir ceset boylu boyuna uzanmış yatıyor asfaltta. Bu akşam sıcak yatağında ertesi gün uyanmak üzere gözlerini kapayacakken, şimdi soğuk beton üzerinde gözlerini tümüyle kapıyor hayata.

Ofisim bir doluyor bir boşalıyor, insanlar seslerini çıkarmadan ölümün soğuk yüzünü bugünlük en iyi gösteren pencereme üşüşüyorlar. Yorumlar hep aynı; hayat boş, hayat anlamsız, pamuk ipliğine bağlı, tüh tüh pek de gençmiş.... Hep ölümle bir şekilde temas ettiğimizde hayatı sorguluyoruz. Ama hep anlık, geçici sorgulamalar bunlar. İki bilemedin üç saat sonra ise, hiç ölmeyecekmişiz gibi pervasızca yaşamaya, zamanımızın kıymetini bilmemeye ve neyi yaşadığımızın farkında olmamaya devam ediyoruz.

Şİmdi iki el silah sesiyle hayatını kaybeden insanın yattığı yerden iki çığlık yükseldi, gelenler meftanın iki yakını. Yerde ölü, geride çığlık ve pencerede olayı izleyen insanlar. İşte hayat.... Böylesine karmsar ve karanlık bir yazı yazdığım için şimdiden özür diliyorum ama içimdeki üzüntüyü başka türlü açamazdım ve bu yazı hem yazana hem okuyana bir ders olsun, artık lütfen hayatımızı hak ettiği şeklinde ve değerini bilerek yaşayalım. Çünkü hayat çok "basit".

 
Toplam blog
: 32
: 1264
Kayıt tarihi
: 31.07.06
 
 

1979 yılında doğmuşum, kuzey yarım kürede Doğu Karadeniz denilen bölgede merhaba demişim dünyaya...