Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '08

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Bir delinin hatıra defteri...

Bir delinin hatıra defteri...
 

Her zaman geçmişimizle övünen bir milletizdir ama geçmişimizde yaşadığımız ve bizi üzüntüye boğan birçok acı olayda var. Hafızama yer etmiş bu acı olaylardan bazılarını sizlerle paylaşmak istedim. İşte bir delinin hatıra defteri.

Tarih: 06 Ekim 1990
Çankaya’da Köroğlu Caddesinde bulunan bir evin önünde bir kadın, kargoyla gelen bir paketi açmaya çalışıyor. Paket bombalı. Bombanın patlamasıyla ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan kadın, yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybediyor. Ölen şahıs SHP Parti Meclisi üyesi Doç. Dr. Bahriye Üçok. Fransızca, Arapça ve Farsça bilen ve İslam’ı konu alan kitaplarının bulunduğu bir aydın. Katıldığı toplantılarda sık sık laiklik, kadın hakları ve irtica tehlikesi üzerinde durduğundan dolayı, kendisine "laikliğin savunucusu ilahiyatçı" denmiştir. Üçok, İslam dinini çağdaş, gerçekçi ve dinin özünde bulunan hoşgörüyle yorumlamasıyla tanınırdı. Yüksek öğrenimini Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi, Ortaçağ Türk-İslam Tarihi Bölümü'nde yapmıştır. Aynı zamanda Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin ilk kadın öğretim üyesidir. Bir televizyon programında "İslam'da örtünmenin ve oruç tutmanın zorunlu olmadığını" açıklamıştır. Oysa günümüzdeki en önemli konulardan biri “Türban Sorunudur”.

Tarih: 31 Ocak 1991
Gündemde bir cinayet haberi dikkat çekiyor. Öldürülen Muammer Aksoy. Ülke içinde 50 aydını yanına alarak Atatürkçü Düşünce Derneğini kuran kişi. Muammer Aksoy’la ilgili söylenebilecekler sadece bu kadarla sınırlı değil. O bir hukuk doktoru, bir profesör, 1961 anayasasının hazırlanmasında önemli katkıları olan ve kurucu mecliste anayasa sözcülüğü yapmış bir aydın. Türkiye’nin milli bir petrol ve madenler politikası olmasının ısrarlı savunucularından. Çünkü o ve arkadaşları bu ülkenin, petrol ve maden konusunda çok zengin topraklara sahip olduğuna inanıyordu. Özellikle, Güneydoğu Anadolu’nun petrol ve maden zenginliği herkes tarafından konuşulmakta ama hala bu konuda milli bir politikamız olduğu söylenemez.

Tarih 24 Ocak 1993
Ankara’da sabah. Sokak sakinleri duydukları büyük bir patlama sonucu dışarıya fırlıyorlar. Herkes panik ve dehşet içinde. Sonrasında, patlamanın otomobile konan bir bombanın infilak etmesi sonucu gerçekleştiği anlaşılıyor. Otomobilin sahibi ve ölen kişi; Araştırmacı, gazeteci- yazar Uğur Mumcu. Birçok araştırması, makalesi ve kitabı bulunan, Atatürk’e ve Cumhuriyet’e temelden bağlı bir aydın. Yazılarında birçok kez ABD’nin kukla ‘Kürt Devleti’ planının üzerinde durmuştu. Ona kimse kulak asmadı. Son araştırdığı konu da, kitap olarak yayınlamayı düşündüğü ‘Kürt Dosyasıydı’. ABD-PKK ilişkisini, Çekiç Gücün bölücü hareketlerle bağlantısını ve ABD’nin kukla ‘Kürt Devleti’ planlarını ele alıyordu. Ölümünden sonra bir ABD askeri üssünde, Türkiye’yi bölen bir Kürdistan haritasının ortaya çıkması ve şu anda da Irak’ın Kuzey bölümünde ki sınırımızda, Kürdistan olarak ilan edilmiş bir bölgenin bulunması oldukça ilginç.

Tarih: 17 Ocak 1993
Güvercinlikten kalkan bir askeri uçağın düşmesi sonucu Türkiye üç şehit veriyor. Şehitler ileriki dönemde Genel Kurmay Başkanlığı’nın en güçlü adaylarından olan Eşref Bitlis Paşa ve yanındakiler Binbaşı Yaşar Erian’la Yüzbaşı Tuğrul Sezginler. Özellikle Eşref Bitlis Paşa, Körfez Savaşı sırasında Irak’a ikinci bir cephe açılması yolundaki baskılara karşı duran paşaların arasında dikkat çekiyordu. Güneydoğu’da Kürt liderlerle görüşme ve onları ABD güdümünden bu yolla çıkarma düşüncesi, PKK sorununun Suriye, İran ve Irak’la yapılacak müzakerelerle ortadan kaldırılabileceği inancı, onu hep öne çıkarmıştı. Kuzey Irak’ta bir Kürt Devleti kurma çalışmalarından şüpheleniyor ve Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması gerektiğine inanıyordu. Uçağının düştüğü olayla ilgili bilirkişi raporunun sabotaj ihtimalini vurgulamasına rağmen, ölümü tarihe elim bir kaza sonucu olarak geçti. Şu anda Irak, siyasi ve fiili olarak bölünmüş durumda.

Tarihsel veriler 12 Eylül ihtilalinden sonra, Türkiye’de birçok aydının öldürüldüğünü gösteriyor. Yukarıda okuduklarınız bunlardan sadece birkaçı. Ölen kişilere bakıldığında ilk olarak, Atatürk’e ve Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlılıkları ön plana çıksa da, incelendiğinde bir ortak özellikleri daha dikkat çekiyor. Hepside bu ülke için, tehlikeli olarak gördükleri önemli konuların üzerine gitmiş insanlar.

Nazım’ın bir dörtlüğünü burada yazmak istiyorum. Ben yanmasam/ Sen yanmasan/ Biz yanmasak/ Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. Evet onlar yanan birer ışıktı. Bir bir söndürüldüler ama bundan daha acı olan başka bir konu var. Sanırım, biz onların aydınlattığı gerçekleri görmezlikten geldik.

 
Toplam blog
: 10
: 821
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1966 İstanbul doğumluyum. Hareketli bir yaşam tarzına daha yakın bir kişiliğim var. Gözlemleme yeten..