Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Haziran '08

 
Kategori
Güncel
 

Tüketirken tükenen Türkiye...

Tüketirken tükenen Türkiye...
 

Farklı bir toplum olduk vesselam. Bu değişim toplumumuzda tepeden tırnağa her kesimde kendini gösteriyor. Başta en çarpıcı örnekleri bizi yönetenler oluşturuyor. Eskiden devlet adamlığının bir ağırlığı ve ciddiyeti vardı. Devlet adamı olarak nitelendirilen insanlar halkın önüne çıktıklarında, vücut dillerine ve özelliklede konuştukları cümlelere özen gösterirlerdi. Hatırlayın bakalım, siz Ecevit’in Demirel’in veya Erbakan’ın ağzından şimdiki devlet adamlarının kullandığı basit hatta küfürlü sayılabilecek konuşmaları duydunuz mu? Onlarında birbirlerini eleştirdiği veya suçladıkları dönemler çok oluyordu ama değil amiyane tabir kullanmak bunu belli bir saygı çerçevesinde yapar ve sayın kelimesini önüne koymadan rakiplerinin adını dahi zikretmezlerdi. Şimdi ise bu unsur tam anlamıyla ortadan kalmış görünüyor. Devlet adamı olarak nitelendirilen insanların birbirlerine karşı yaptıkları amiyane hitaplar her gün gündeme oturuyor.

En son olay röntgencilik.

Birileri diyor devlet röntgenci, karşı tarafta asıl röntgenci sizsiniz diye karşılık veriyor. Sizde küçük çocuğunuzla birlikte haberleri seyrediyorsunuz. Şimdiki çocuklar meraklı. Size baba röntgenci ne diye sorduğunu düşünün, ne cevap vereceksiniz. Bundan daha önemlisi bu haberler dış ülkelerdeki insanlar tarafından da takip ediliyor. Sonuç komik duruma düşen koskoca bir devlet.

Bu saygısızlık ve seviye çöküntüsü aslında sadece devlet kademelerinde yaşanmıyor. Ne yazık ki bu virüs toplumumuzun her kesimine bulaşmış durumda. Medya da kadın programlarından tutun ciddi tartışma programlarında bile kendisini gösteriyor. İnsanları küçümsemek, onlara hakaret hatta küfretmek sanki bir maharetmiş gibi görünüyor.

Tabi bu faktör toplumun genelinde ciddi ahlaki erozyonlara sebep oluyor. Türkiye’nin her bölgesinde bir yozlaşma yaşanıyor. Özelliklede gençler arasında. Birbirleri arasında yaptıkları muhabbetlerde amiyane tabirler küfürler almış başını gidiyor. Gülerek birbirlerinin annelerine bile dil uzatanlara şahit oluyoruz. Aslında bu imam-cemaat ilişkisi olarak nitelendirilebilir. Bir ülkenin başbakanı vatandaşına “al ananı da git” derse, o ülkedeki vatandaşlar birbirine ne der Allah bilir.

Tüm bunların nedenini araştırdığımızda belki birçok konu bulabiliriz ama bence hepsinden öncelikli olarak TELEVİZYON’u dikkatle incelemeliyiz. Görünen şartlarda ne yazık ki toplumsal eğitimimize artık aile içi eğitim veya okullarda verilen eğitim değil de, televizyondan aldıklarımız etki ediyor. Toplum olarak televizyonda ne görüyorsak alıp hayatımıza uyarlıyor ve tüketiyoruz. Çevrenize bir bakın erkekler Polat Alemdar veya Memati şekline girmiş, kızlarımız ise ya sıla ya da bir mankene benzeyebilme hayalinde. Televizyondaki insanlar gibi konuşuyor, onlar gibi hareket ediyor ve onların hayatları gibi yaşamak için uğraş veriyoruz. Kısacası artık bizi televizyon eğitiyor. Sadece eğitiyor mu ? Hayır bu eğitim sürecine bağlı olarak, yoz bir değişim yaşamamıza da sebep oluyor. Bu değişimlerden en önemlisi tüketim toplumuna geçişimiz. Çıldırmış gibi tüketiyoruz. Her yıl veya iki yılda bir arabasını ya da mobilyasını değiştirenler. Üç ay önce aldığı cep telefonunu ondan daha yenisi çıktığı için beğenmeyenler. İçecek ayranı olmadığı halde tatil kredisi alıp Bodrum’a gidenler. Kredi kartından hediye puan kazanmak için hiç ihtiyacının olmadığı şeyleri alan insanlar. Geçenlerde haberleri izliyorum. Konu işsizlik. Muhabir İstanbul’un Taksim Meydanında birkaç gençle röportaj yapıyor. Gençler işsizlikten ve parasızlıktan şikâyetçi ama görünüşleri anlattıklarından çok farklı. Saçlar jöleli son modaya uydurulmuş, giyilen t-shirt ve kot “marka”, elde son model cep telefonları. Bunu insanların giyimlerini veya yaşam tarzlarını eleştirmek için söylemiyorum. Tam tersine anlatmaya çalıştığım konunun ne boyutta olduğunu örneklemeye çalışıyorum.

Sanırım toplum olarak biraz kendimize gelmenin ve aynada kendimize bakmanın zamanı geldi de geçiyor. Görmemiz gereken birilerinin kendi çıkarları için bizi nasıl tüketim toplumu haline getirdikleri. Tüketiyoruz ama farkında olmadan bu esnada bir anlamda da kendimizi tüketiyoruz . Yani kısacası tükeniyoruz.

 
Toplam blog
: 10
: 821
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1966 İstanbul doğumluyum. Hareketli bir yaşam tarzına daha yakın bir kişiliğim var. Gözlemleme yeten..