Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '11

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Bir gözüm Ege'de, bir gözüm Akdeniz'de, içiyorum Knidos'un bahtsız kaderine

Bir gözüm Ege'de, bir gözüm Akdeniz'de, içiyorum Knidos'un bahtsız kaderine
 

"Tanrı yarattığı kulunun uzun ömürlü olmasını isterse, Datça yarımadasına bırakır." demiş Strabon...

Akdeniz ve Ege kıyılarının tamamını gezme fırsatını yaratmışken, kıyı şeridinde görmediğim, gitmediğim, ama her zaman bir gün mutlaka dediğim yerlerden biri olarak kaldı Datça. Yıllarca virajlarından dolayı şikayet edilen yolu yeniden yapılınca, fırsat bilip, bir yaz günü çoluk çocuk çıktık yola.

Marmaris girişinden, Datça istikametine dönüp, Hisarönü' nden sonra, yavaş yavaş tepeye tırmandık. Sağ taraf, sayısız koyları ile Datça Körfezi, sol taraf, Hisarönü Körfezi. Yani, sağ taraf Ege, sol taraf Akdeniz. Güneşin ışıkları ile parıldayan deniz, tepede olduğumuz için daha yakın görünen koyu mavi gökyüzü, beyaz yelkenleri ile süzülen zarif tekneler, fonda seyahat etmeyi anlatan, Akdeniz'den bahseden neşeli bir şarkı, hayatın şiiri bu dedi bize.

Datça, sakince karşıladı bizi. Hızlıca otele yerleşip, önce, en merak edilene koştuk, Knidos'a . Knidos, Datça yarımadasının en ucunda, Ege ve Akdeniz'in birleştiği nokta Tekir Burnu'nda, muhteşem bir konumda .

Denizin hemen önüne park edip, antik kent ören yerine, Kültür Bakanlığı'na bağlı derme çatma bir kulübeden bilet alarak girdik. Koyda en az 10 adet yat, ortalıkta ise ne bir koruma ne bir görevli ne de ilgili birileri. Amfitiyatro'nun önüne, Kültür Bakanlığı, temizliğin taraflarından yapıldığına dair bir tabela asmış ki, tabelanın hali antik Amfitiyatro'dan beter.

Bilim ve sanatta, döneminin en ileri kentlerinden birinin, tarihin büyük astronomi ve matematik bilimcisi Eudoksus ile İskenderiye Feneri'nin mimarı Sostratos'un yaşadığı şehir, çoktan terkedilmiş tamam ama, bugünkü hali terkedilmişlikten öte, ilgisizce bırakılmışlık .

Sağlı sollu kamu binaları, tiyatrolar, tapınaklar olan cadde üzerinde yürüyüp, ticari liman arkamızda sığındık askeri limana. Apollon Tapınağının taşlarına, kendisini daha önemli addederek adını kazımış Gaziantepli Mesut'un kulaklarını çınlatıp, hatır sorduk tam karşıda, adayken yarımada olmuş Deve Boynu'na.

Rüzgar, yaşanmış hayatların bıraktığı anıları, bu büyük kentin 5000 yıldır günışığına çıkamamış evlerinin kalıntıları üzerinden sıyırıp, bize koklattı. Ortalıktaki başıboşluğun etkisi ile çocukların vandallaşarak, bizde tarihi eser kaçıralım diye ceplerine doldurmaya çalıştıkları taş parçaları, insan denen varlığın, bir gelip bir geçtiğini, kalan baki taşlar olduğunu anlattı.

İşte, o zaman dayanamadık, açtık bir şişe rakı, koyduk narin uzun bardaklara, bardağa çarpan buzun ince tınısını dinledik, sesiyle bile serinleyip, kaldırdık kadehlerimizi Knidos'un şerefine, zihnimizde. Bir gözümüz Akdeniz'de, bir gözümüz Ege ‘de, seni bilen bilmiş dedik, unuttuğumuz için özür diledik, gelenlere gelmeyenlere anlatacağımıza söz verdik.

Sözümüz söz…

 

 

 
Toplam blog
: 31
: 3253
Kayıt tarihi
: 01.12.11
 
 

İTÜ mezunu Yüksek Şehir Plancısıyım. Sadece gezmek ve yazmak istiyorum. ..