Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '13

 
Kategori
Anılar
 

Bir hava şehidinin 55 yıl sonra bulunan "anılar"ı - 1

Bir hava şehidinin 55 yıl sonra bulunan "anılar"ı - 1
 

ZÜLFİKAR KAYA


ÖN SÖZ

Işıklar içinde yatsın, aslen Sakaryalı, İstanbul/YEŞİLYURT’ un Mediha Hanımefendi’ si, 24.01.2013 tarihinde, 85 yaşında aramızdan ayrılmıştı.

Bir süre sonra çocukları annelerinden kalanları karıştırırken, bir eski çanta içinde, DÖRDÜ DAKTİLO EDİLMİŞ, DEVAMI OLAN ELLİ BEŞ SAYFA İSE EL YAZMASI kağıtları buldular.

Okumaya başladılar şaşırarak; üç çocuğu da, ne gençliklerinde, ne de sonrasında bunları görmüşlerdi, Mediha Hanımefendi de hiç söz etmemişti.

YAZILANLARI KALEME ALAN; 08.03.1962 tarihinde TOROSLAR üzerinde ŞEHİT OLDUKTAN SONRA, İstanbul/Edirnekapı/Sakızağacı Hava Şehitliği’ nde, çok sevdiği vatan toprağına verilmiş olan EŞİ, PİLOT ZÜLFİKAR KAYA’ ydı… 

YAKLAŞIK 55 YIL ÖNCE YAZILMIŞTI ve bunca yıl içinde eşinden başka hiç kimse görmemiş, okumamıştı… Elime geçmiş olan fotokopileri, Türkiye’ nin çok özel yıllarındaki olaylardan söz ediyordu… Kimi olaylar parça parça, çeşitli anı aktarımlarında, ya da ilgili kurumların bir köşede kalakalmış kayıtlarında vardı belki ama bunlar da ‘’CANLI TANIĞININ KALEMİNDEN AKTARIM’’ la yazın dünyamızda yerini almalıydı.

60 YIL ÖNCEKİ TÜRKİYE… 2. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ, SIRASI VE SONRASINDA genç bir ANADOLU insanının SAVAŞ PİLOTU oluşu, o günlerin olayları, yanı başındaki arkadaşlarının birer birer şehit oluşları, hiçbir şey olmamış gibi pilotluğu sürdürmeleri, kendilerinin ve ülkenin yaşadığı yokluklar, zorluklar…

VE SONUNDA…

SONUNU GELECEK SAYILARDA GÖRECEĞİZ…

* * *  

Okudukça; günümüz insanlarını, günümüz siyasilerini düşündürecek, özellikle de BİRÇOK ULUSAL KAVRAM VE DEĞERLERİMİZİ YALANLARLA, OLANLARIN OLUŞ NEDENLERİNİ KENDİNCE DEĞİŞTİREN PROVOKATİF SUNUMLARLA BAMBAŞKALAŞTIRANLARI UTANDIRACAK çıkarımlar edindim. İşte bu nedenlerle bu duygusal yaşam öyküsünü ‘’SİYASİ ÖYKÜ’’ olarak kategorize ettim.

Çıkarımlarımı son bölümde aktaracağım. Bunun nedeni, okurken kendi kanılarınızı özgürce oluşturabilmenize ve daha sonra benimkilerle karşılaştırabilmenize olanak tanıma isteğimdir.

Aktarımda noktalama çalışması dışında hiçbir değişiklik yapılmamış, bazı cümle düşmeleri, parantez içindeki tamamlamalarımla giderilmeye çalışılmıştır.  

HAYDİ, ANLATILAN İNSANLARI ÇOK SAYGI VE ÇOK SEVGİYLE DÜŞÜNEREK okuyalım, O GÜNLERİ YAŞAYALIM…

* * *

BİRİNCİ BÖLÜM

ZÜLFİKAR KAYA

Doğum 1337 – Nazimiye

Kali oğlu

Silahlı Kuvvetler’ e Duhul- 26.07.1939

Sicil no 1941/915

* * *

1938 SENESİNDE ORTAOKULU İYİ DERECE İLE BİTİRDİM. Bazı müşkülatlar dolayısıyla tahsile devam edemedim. Ve bu arada boş durmayarak, mekteplerin kaydı kabul şartlarını öğrenmeye çalışıyordum. Zira BULUNDUĞUM YER yolu olmayan ve hiçbir tarafa vesaiti çalışmayan TUNÇELİ’ NİN NAZİMİYE KAZASI idi.

Bir ortaokulu okumak için üç gün katır sırtında ELAZIĞ’ a giderdik ve mektepler tatil olmadan annemizin babamızın yüzünü göremezdik. Bu kadar fedakarlığa 1938 senesine kadar ancak iki arkadaş katlanmıştık. Maddi imkansızlıklar yüzünden de liseye devam edemedik.

Bu arada, TÜRK KUŞU’ nun o zaman hazırladığı ‘’HAVA GEDİKLİ HAZIRLAMA OKULU’ na kayıt olunuz, Türk semalarında uçunuz (yazılı), kocaman bir renkli kağıt üzerine, başında gözlüklü uçuş başlığı, ellerinde eldiven, mavi renkli gabardinden, bol stilli elbise, üst köşede de bir tayyareyi ihtiva eden afiş kağıtlarını görünce soluğu MALİYE DAİRESİ’ nde aldım. Zira ufak yerlerde TÜRK HAVA KURUMU’ nun şubeleri olmadığı için, Maliye bu işleri de organize ediyordu. TÜRK KUŞU UMUM MÜDÜRLÜĞÜ’ NE BİR İSTİDA İLE MÜRACAAT ETTİM.

15 GÜN SONRA ‘’En yakın bir hastanede muayene edilerek, ebeveynin de muvafakati alındıktan sonra, YOL VE ZARURİ MASRAFLARI DA MALİYE TARAFINDAN ÖDENMEK ÜZERE, hemen İnönü Planör Kampı’ na (Bkz.1) sevk…’’ edilmem için BİR YAZI GELDİ.

Aynı gün, yani 25/7/1939 GÜNÜ ELAZIĞ’ A HAREKET ETTİM. ÜÇ GÜN SONRA DA ELAZIĞ ASKERİ HASTANESİ’ NDE MUAYENE OLDUM. SAĞLAM RAPORUNU ALDIKTAN SONRA, ERTESİ GÜN ANKARA’ YA BAŞKA ARKADAŞLARLA SEVK ETTİLER.

İçimizde, her şeyden evvel, Ankara’ yı göreceğiz diye büyük bir sevinç vardı. Trende tanıştığımız Ankara’ yı iyi bilen bir zat, şimdiki HAVA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI binası o zaman TÜRK KUŞU Binası idi, oraya getirerek ayrıldı. HEMEN KAYITLARIMIZ YAPILDI, o gece de misafir edildik, yemekten sonra yanımıza birisini kattılar, saat 23.00 e kadar Ankara’ yı bir hayli gezdik. Ertesi gün de bol bol gezdik.

Akşamüzeri tekrar trenle İNÖNÜ KAMPI’ na gitmek üzere hareket ettik. Gece İNÖNÜ İSTASYONU’ nda trenden alarak, otobüsle kampa götürdüler.

Ertesi günü sabahleyin, ortalık daha aydınlanmadan uyandırdılar. Bizden evvel gelmiş 1000 geçkin talebe vardı. Hep beraber sabah kahvaltısı yaptık ve kamp binalarının önünde dizildik.

Hocalar talebelerini alarak meydanın muhtelif yerlerine dağıldılar. Nöbetçi hocası biz yenileri de alarak, kamp müdürü Arif DORUK Bey’ e çıkardı. Eski bir asker olan Arif Bey çok değerli, özü sözü aynı, sarı benizli bir zattı. Konuşmaları ile istikbalimiz ve nasıl hareket edeceğimize dair bir özet yaptıktan sonra serbest bıraktı.

O gün akşama kadar bir leylek yavrularını uçurmaya nasıl uğraşırsa, hocaların da talebeleri uçurmak için ne gayretler harcadıklarını gördük. Kimisi uçmaya çalışıyor, kimisi üç beş metre havalandıktan sonra yere vurup, planör paramparça oluyor, kendisi içinden sapasağlam çıkıyor… O günü, akşama kadar vaktimiz gülmek ve eğlenmekle geçti.

Ertesi günü bizi de postalara ayırdılar. Hocamız, tanıştıktan sonra, bir planörün başında LEVYENİN HAREKETİ, DİREKSİYONUN HAREKETİ ve UÇUŞ hakkında malumat verdi. Bir planör uçarken, uçmadan uçuşa hazırlanırken neler yapmak icap ettiğini birer birer izah etti. (Ne gariptir ki o zamanki hocam(la) 5/1/1954 günü LAPSEKİ civarında beraber kaza geçirdik, o şehit oldu.)

Bir hafta kadar muvazene, rule, sıçrama talimlerini yapmakla geçirdik. Bir akşamüzeri kamp binalarının önünde kimi(miz) voleybol, kimi(miz) futbol oynuyoruz… Birden bire herkesin gözleri havaya dikildi. Bir planör takla ata ata, arada bir burgu gibi döne döne yere doğru alçalıyor… Yanımdaki arkadaşıma ‘’Eyvah, gidiyor…’’ (diye) lafı tamamlamadan planör tekrar düzeliyor… Biraz ilerideki bir arkadaş ‘’O ne gavurdur, yaman bir adamdır…’’  dedi. Planör süzülerek, ilerilerde düz bir yere indi. Hepimiz koşuştuk. İçinden sarışın, zayıf, uzun boylu bir adam çıktı. ‘’Kim bu?’’ diye birbirimize sorduk. Meğerse uçuş mütehassısı, ANOHİN isminde bir Moskof imiş. Ertesi günü aynı numaraların daha iyisini başka birisi bize seyrettirdi; planör indikten sonra içinden Anohin’ i beklerken, o zamanki Türk Kuşu hocalarından en kıymetlisi olan ve uzun zaman kamp müdürlüğü yapan Sayın Ali YILDIZ (Bkz.2) çıktı. Bu kıymetli uçucu uzun seneler Türk ORDUSU’ na güzide p(i)lotlar hediye ettikten sonra, şimdi ticaretle meşgul olmaktadır.

Günler geçtikçe biz de muvazene, şamdel, düz uçuş… derken A Tepesi’ ni boylamıştık. A Tepesi derken, belki merak edeceksiniz; A Tepesi ovaya nazaran 20-30 metre, B Tepesi 50 metre, C Tepesi ise kampın arka tarafında, 280 metre yükseklikte tepelerdir. Pilot olacak talebeler A, B, C tepelerinde uçuşlar yaparak, irtifaya, aynı zamanda uçuşa alışırlar(dı).

İLK ŞEHİDİMİZ

A Tepesi’ nde uçarken, Numan (SEMERCİ) ismindeki bir arkadaşımız planörle dönüş yapmaya çalışırken, yere kanat takarak bir kaza geçirdi. Planör kırıldı, Numan içinden çıktı, ‘’Belim ağrıyor…’’ dedi. Sıhhiye arabası ile Eskişehir Hava Hastanesi’ ne naklettiler. BİR HAFTA SONRA genç yaşta, hayatına doymadan BİZLERİ BIRAKARAK, GÖÇ EDİP GİTTİ.

Artık sonbahar gelmiş, pilotlar Ankara’ ya, makinist ve telsizciler de Kayseri’ ye gitmek için hazırlıklara başlamıştı.

Bir gün yine sabahtan ‘’Haydin uçuşa!’’ dediler. Uçuş, ovada REMORK vasıtası ile yapılacaktı. Remork: Planörden bir iki kilometre ileride bir kamyon tekerleğinin biri boşta jant üzerine sarılı, telin bir ucu planöre bağlı, diğer ucu da janta bağlı(dır). Kamyon çalışırken boşta dönen jant sarılır, bu çekiş ve hızdan istifade ederek planör havalanır. Kafi miktarda irtifa alınca, p(i)lot, planörün ucundaki telin ucunu kancadan kurtarır ve uçar…

İşte o gün de böyle bir uçuşta Dursun isimli arkadaşı az daha kaybedecektik; planör parça parça oldu, bizim Karadenizli DURSUN, iki ayağını feda ederek mucize kabilinden kurtuldu.

Kamptaki hazırlık ta bitmişti ki, bir gün trene bindirildik, p(i)lotlar Ankara’ da indik, telsiz(ciler) ve makinistler Kayseri’ ye gittiler.

 

SÜRECEK…

 

BÖLÜM DİPNOTLARI

(1)-İnönü Eğitim Merkezi Müdürlüğü; 10 Temmuz 1936 yılında, Ulu Önder ATATÜRK’ ün direktifleri ile, “YÜKSEK PLANÖR UÇUŞ KAMPI” adı altında ÇADIRLI OLARAK kurulmuştur. Bu havacılık açık hava mabedi, II. Dünya Savaşı’nın başladığı 1939 yılından, 1948 yılına kadar, “Gedikli Hazırlama Yuvası” nın açıldığı ve Hava Kuvvetlerimizin gereksinimi olan, pilot, bombardımancı, telsizci, muhabereci, fotoğrafçı ve silahçı pek çok astsubayın yetiştirildiği, subayların havacılık ileri eğitiminin verildiği bir merkez olmuştur.

 (2)- Ali YILDIZ; TÜRKKUŞU öğretmenlerinden pilot Emrullah Ali Yıldız, 12 Haziran 1938 günü 14 saat 20 dakika süren bir planör uçuşuyla DÜNYA REKORUNU kırdı. Öğrencisi Ziya Aydoğan, THK İnönü Eğitim Merkezi'nden Kayseri'ye kadar, 466 km.lik bir mesafeyi planörle uçtu.

- 1945 yılında tasarımına başlanan, AHŞAP GÖVDE VE PERVANELİ, iki motorlu, iki hasta, bir doktor  ve iki pilot taşıyabilen THK-5 AMBULANS UÇAĞI’ nın ilk deneme uçuşlarını yapmıştır. (1950 yılında Danimarka’ya satılan tek uçaktır.)

- 1940 yılından başlayarak, otomatik paraşüt açma mekanizması üzerinde çalışmış ve başarılı olarak bir ürün icat etmiştir. Bağlanan irtifa birimine göre paraşütü otomatik olarak açmaktadır. Bu icadından dolayı THK tarafından Emrullah Ali YILDIZ’ a bir İhtira Beratı (Patent Belgesi) verilmiştir. Bu mekanizma maddi imkansızlıklar ve seri üretime geçemediği için, BİN DOLAR GİBİ KOMİK BİR RAKAMA PATENT ABD PATENT ENSTİTÜSÜNE SATILMIŞTIR.
- Dünyada ilk kez kendi etrafında dönebilen pervane sistemi ve tam otomatik fotoğraf makinesi (banyo-baskı dahil) icatları Emrullah Ali YILDIZ’ a aittir.

 

 
Toplam blog
: 237
: 361
Kayıt tarihi
: 22.11.06
 
 

1949 Antalya doğumlu, ANSAN üyesi Orman Yüksek Mühendisi, ressam ve öykü yazarıyım. KAKTÜS MEDYA ..