Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '06

 
Kategori
Genel Sağlık
 

Bir ilik nakli hikayesi

Bir ilik nakli hikayesi
 

Sağlık Bakanlığı tarafından 3-9 Kasım tarihleri organ nakli haftası olarak düzenleniyor. Tedavileri süren binlerce insanın "can" beklediği günümüzde, bu hastaların durumuna dikkat çekmek için çeşitli aktiviteler düzenleniyor. TV'lerde açıkoturumlar yapılıyor, gazeteler ilavelerle konuya özenli yaklaşımlar sunuyor, Diyanet organ nakli için olumlu görüş bildiriyor ve birçok etkinlik sıralanıyor. Bende kendi payıma KML(Kronik myoleid lösemi) hastası abime uygulanan ilik(kök hücre) nakli hikayesini aktarmak istedim.

Blog yazılarımın ilki zaten bu konu ile alakalı idi. Nakilden önceki duygu yoğunluğu içinde yazılmış bir yazıydı. Blog yazarları ve okuyucularından bu yazımdan sonra birçok mesaj aldım, dualarını, iyi dileklerini ilettiler. Hiç tanımadığım ama yüreklerindeki sıcaklığı hissettiğim bu insanların yanımda olduklarını bilmek beni müthiş heyecanlandırmıştı.

Abime hastalık teşhisi Ekim 2003'de konuldu. O tarihten itibaren devam eden ilaç tedavisinden yeterli sonuç çıkmayınca Cerrahpaşa Tıp Fak. KİT(kemik iliği transplantasyon) konseyinin kararı ile ilik nakli olması kararlaştırıldı. İlk önce doku testleri istendi. Dört kardeşiz ve dokularımızın uygun olması için nasıl dua ettiğimi tahmin edebilirsiniz. Almanya'da yaşayan ablama da gerekli bilgileri vererek orada bir klinikte aynı testi yaptırmasını sağladık. Sonuç gerçekten şaşırtıcı idi. Hasta olan abim hariç üçümüz birbirimize yüzde yüz uyumluyuz. Ancak üçümüzde hastaya yüzde 15(6 da5) uyumsuzluk vardı.

Sonuçları inceleyen KİT ekibi aradaki 6 da 1 uyumsuzluğun göze alınabilecek bir risk olduğunu, ilaçlarla ve destek tedavi ile bu riski göğüsleyebileceğimizi, aksi durumda hastalığın seyrinin nerelere gideceğinin bilinmediğini ve yaş faktörünün de önemli olduğunu söyleyerek(abim 40 yaşında), ilik naklinin tek şifa kapısı olduğunu bizlere anlattılar. Abimin yaşam şansını sorduğu anı "yaşamım kıyısında yürüyen kardeşim"yazımda anlatmıştım. Bu süreçte 5 kardeşten doku uygunluğu sadece bir ablası olduğu halde, ablasının nakilden vazgeçmesi üzerine gözgöre göre ölüme giden bayan E'nin dramını da diğer yazılarımda aktarmıştım.

Gerekli tüm tıbbi ve psikolojik testleri de yaptırdıktan sonra sıra benim de hastaneye yatmama gelmişti. 15 Haziran da abim hastaneye yatmışken ben 12 Temmuz'da ancak yatabilmiştim. Çünkü nakil öncesi verilecek ilaçlar yurtdışından ithal ediliyordu ve dövizin dalgalanmasından dolayı ilaçlar gümrükte yatıyordu. Bizim gibi nakil bekleyen bir hasta yakınının araya(!)girmesi ile ilaç işi çözümlendi ve nakil için geri sayım başladı. Aynı anda hastanın kanserli hücrelerini yoketmek için kemoterapi ve destek tedavi uygulanırken, bana da kök hücrelerin damarlara toplanması için sabah ve akşam iğne yapılıyordu.

İlk günler sakin geçiyordu, sabah rutin kan testi yapılıyor ve damarlarda toplanan kök hücrelerin sayımı yapılıyor, bu arada abimde aldığı ilaçlar nedeni ile kah uykuya dalıyor, kah sarhoş gibi espriler yapıyordu. Aradan birkaç gün geçtikten sonra kök hücrelerin damarlara toplanması nedeni ile eklemlerimde ağrılar olmaya başladı. Belimde ve dizlerimdeki ağrı yaşlıların deyimi ile bıçak gibi saplanıyor ve çıkıyordu. Diğer yandan yapılan işlemin kutsallığını göze aldığımda çekilen ağrının hiçbirşey olduğunu düşünüyordum. Bugün bile hiç tanımadığım birine nakil için bile gözümü kırpmadan hemen yatarım hastaneye.

Nihayet geriye sayım bitti ve o büyük gün geldi. 17 Temmuz 2006 abimin yaşamındaki ikinci doğum günüdür artık. Abisi artık küçük "biraderinin"kök hücrelerini, yani iliğini, yani "canını"taşıyacaktı. Sabah saat 9. 00 da başlayan kök hücre toplama(aferez)işlemi yaklaşık 4 saat sürdü. Bu sürede tam 12 litre kan aferez makinasında işlendi. Bir koldan iğne yardımı ile alınan kan makineden işlendikten sonra diğer koldan tekrar damara veriliyor. İlk başta burnumun karıncalanması nedeniyle hapşırmaktan korktuğum için hayli gergindim. Çünkü çok seri ve şiddetli hapşırıyorum. Bu esnada iki kolumla da makinaya bağlıyım. Neyse ki laborant Figen hanım bu konuda çok deneyimliydi. Benimle sürekli konuşarak gerginliğimi atmam da çok yardımcı olurken aralıklı olarak burnumu da silmeyi ihmal etmedi. Sonradan izin alarak ablam aferez odasına girdi ve Figen hanıma daha fazla iş düşürmedik.

4 saat doldu nihayet ve kazasız belasız bu işlemi hallettik. Ancak toplanan kök hücrelerin belli bir skorun üzerinde olması gerekiyor. Yani yeterli olmazsa ertesi gün skoru yakalamak için işlem tekrerlanacak demektir bu. Ama her durumda hastaya toplanan kök hücreler hemen veriliyor. Figen Hanımla KİT servisine beraber gittik. Hazırlanan kök hücre abime nakledilirken orada olmak istiyorum.

Bir torbada toplanan koyu kırmızı bir sıvı... Bir hastanın "yaşam kaynağı", "canı", "herşeyi"... Nakil ekibi deneyimli, hemen abime işlemi gerçekleştirdiler. İzin alarak odanın kapısından izledim. Ekibe göre serum takmak kadar basit, bizim için hayati önem taşıyan bir olaya tanıklık etmek inanılmaz bir deneyimdi.

Sonuçlar akşam saat 20. 00 gibi belli olacak. O saate kadar diken üstündeyim anlayacağınız. Saat 20. 00 olduğunda Figen hanımdan sevindirici haber geldi. Toplanan kök hücreler bayağı yüksek oranda imiş. Rahatladım...

Bugün herşey sıfırlanmıştı. Artık pozitif sayılara geçiyorduk. Artı 1, 2, 3 derken 14. günde kemik iliğinin sağlıklı kan üretimine başladığı haberini verdi Doktor Sevgi hanım. Dünyalar bizim oldu, bir umut belirmişti artık. Tünelin ucunda bir ışık vardı işte. Sevincimizi sizlere anlatamam.

Bu süreci yaşamımın en özel günleri olarak değerlendiriyorum. İlik nakli donör için çok kolay ancak hasta için çok zorlu bir yolculuk. Bu yolculuk bir yazı ile anlatılacak bir hikaye değil. Hastanede yatan insan için de, dışarıdaki yakınları içinde yaşadıkları her günü ayrı birer hikaye konusu olacak şekilde geçiriyorlar. Ben sadece nakil sürecinde yaşadıklarımı fazla detaylandırmadan "organ nakli haftasında"bir katkı olarak hazırladım. Ülkemizde başta böbrek, karaciğer, kalp, göz olmak üzere binlerce "can"bekleyen hasta var. Lütfen bu konuda daha fazla insan acı çekmeden yardım elini uzatalım. Organ nakli Türkiye'de yaygın olarak yapılmaktayken insanların ölümüne tanıklık etmeyelim. Dualarım nakil bekleyen hastalar ve yakınları için... Allah yardımcıları olsun...

(Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Burhan Ferhanoğlu, Prof. Dr. Teoman Soysal, Doç. Dr. Zafer Başlar, İç Hast. Uzm. Dr. Güven Çetin, Hematoloji Uzm. Dr. Şeniz Öngören, Uzm. Dr. Şebnem İzmir, Dr. Sevgi Saçlı, Dr. Mehmet Yürüyen, Dr. Emin Avşar, hematoloji hemşireleri Gül Hanım, Ayşe Hanım, Canan Hanım, Laborant Figen Hanım ve diğer görevlilere, Kan merkezi çalışanlarına sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Allah hepsinden razı olsun... )

 
Toplam blog
: 242
: 1784
Kayıt tarihi
: 24.06.06
 
 

1970 doğumluyum.Karadenizin bir sahil şehrinden, hayatın güler yüzlü tarafına tutunmak için İstan..