Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '13

 
Kategori
Öykü
 

Bir kadın öyküsü (2.Bölüm)

Bir kadın öyküsü (2.Bölüm)
 

Genç kadın eşinin ölüm haberini aldığı hastane koridorunda öylece kaldı. O günden sonra onu hep düşünürken gördü çevresindekiler. Genç kadın sürekli düşünüyordu. 3 yaşında Anaokuluna giden küçük kızı ile yalnız kalmıştı. Evet Bankada çalışıyordu ama aldığı ücret kirasına, anaokuluna ve geçimine yetmeyecekti. Şimdi ne yapacaktı. Sonunda evini kapatıp anne, babasının yanına taşınmaya karar verdi.

Onlar da kirada idiler. Bir tek kirayı daha kolay kaldırırlardı. Ama önemli bir sorun vardı. Anne, babası ve  okula giden iki  kardeşinin oturduğu ev küçüktü.Bir de kendisi ,kızı ile oraya giderse sığışmaları çok zor olacaktı. Başka yapacak bir şey yoktu.

Genç kadın eşinin acısı daha içinde taptaze iken evinin eşyalarını tasviye etmeye başladı. Bir kaç yıl önce beraberce bu eşyaları alırken neler hayal etmişlerdi, Şu kanepede kaç gece sarılıp televizyon seyretmişlerdi, O masada onun pişirdiği yemekleri yerken eşi nasıl da mutlu idi. Şimdi bu eşyaları dağıtmak ona çok zor geliyordu ama babasının küçücük evinde bu eşyalara yer yoktu.

Sonunda içi kan ağlayarak eşyaları dağıttı. Bir kaç parça eşyası ile babaevine taşındı. Evet ona babaocağı kapılarını açmştı ama kendi evinden sonra babaevine dönmek çok zordu.Bu dönüşün olumlu tarafları da vardı tabii. Annesi hep yanlarında olacak,sabah işe giderken çocuğu okul arabasına bindirmek için acele etmeyecek, akşam işten dönüşte bir sıcak çorba bulacaktı.

Baba evinde geçen bir kaç yıl sonra genç kadının talipleri çıkmaya başladı. Ne de olsa genç ve hala güzel bir kadındı. Annesi, babası da evlenmesini destekliyorlardı. İlerde başında bir erkek olurdu. Bir çocuğu babasız büyütmek kolay değildi. Ama genç kadın şiddetle evlenme fikrine karşı çıkıyordu. Çocuğunu üvey baba elinde büyütme düşüncesi ona çok kötü geliyordu.

Yıllar birbirini kovaladı. Küçük kız önce semt ilk okuluna gitti. Oldukça akıllı ve bilinçli bir çocuktu. Sanki babasının yokluğunu anlarcasına problem çıkartmayan,uslu ve akıllı bir  çocuktu. Genç kadının masrafları daha da artmıştı küçük kızı okula gidince. Akşamları iş dönüşü eve mesleği ile ilgili ek iş alma fikri belirdi kafasında. Evde nasılsa annesi vardı ve ev işlerini o yapıyordu. Akşam boş oturup televizyon seyredeceğine , para kazanacak bir iş yapması daha da uygundu.

İlk okulun son yıllarına doğru kızının bir Anadolu Lisesine gitmesi gerektiğini düşünmeye başladı. Kızı ondan daha iyi bir eğitim yapmalı idi. Kendisi bir Üniversite bitirmişti ama yabancı dili pek yoktu. Oysaki değişen dünya koşullarında yabancı dilin önemi tartışılmazdı.

İlk okulun son senelerinde genç kadının akşamları bir başka uğraşı daha vardı. Her akşam kızına test çözdürüyor , sınavlara hazırlıyordu. Ayrıca dershaneye verecek parası yoktu. Bu arada evde Üniversiteye giden kardeşi de ona bu eğitim olayında yardımcı oluyordu.

Genç kadın gittikçe uyku saatini azaltarak bu yoğun temponun altından kalkmaya çalışıyordu.Zamanı çok dikkatli kullanarak bütün bu olayları halledebiliyordu.

Nihayyet sınav zamanı geldi çattı. Kızını o sabah sınavın yapılacağı uzak bir semtteki okula götürürken içi buruldu. Keşke eşi de sağ olsaydı da kızını sınava beraberce götürselerdi.İlk defa kızının daha da büyüyeceği ve sorumluluklarının daha da artacağını ve bunların altından tek başına kalkmanın ne kadar zor olacağı gerçeği kafasını yormaya başlamıştı

Sınav sonucları  açıklandığında anne kız heyecandan sınavın ilan edildiği gazeteye bakamadılar. Kardeşi baktı onların yerine. Evet emekleri boşa gitmemiş ve kızı bir Anadolu Lisesini kazanmıştı. Çok çalışmışlardı, çok zor günler geçirmişlerdi ve bu başarıyı hak etmişlerdi.

Kızı sınavda gösterdiği başarıyı okulda da göstererek çok iyi derece ile Anadolu lisesinden mezun olduğunda o artık genç bir kadın değil, saçlarına ak düşmeye başlamış orta yaşa yakın bir kadındı. Bu zor eğitim yılllarını daha da çok çalışarak geçirmişlerdi. Orta yaşa yaklaşan kadının kızından başka hiçbir uğraşı , amacı yoktu. Onun iyi yetişmesi, okuması, bir meslek sahibi  olması tek amacı idi. Geçen yıllarda babası ölmüş, anacığı ile yalnız kalmışlardı. Okullarını bitiren kardeşleri birer meslek sahibi olmuştu ama ülkesinin koşulları gereği iyi gelir getiren işler bulamamışlar ve buldukları işlerde çalışıyorlardı. Olsun işleri vardı ya. Hem artık kendisinin de yükü azalmıştı eskiye göre.

Kızı büyümüş ,çok güzel bir genç kız olmuştu. Anadolu Liselerinde gösterdiği başarıyı Üniversite sınavlarında da gösteren genç kız, istediği Üniversiteye kaydını yaptırdığı zaman çok mutlu idi. Annnesi, anneanesi onun ilerde okulunu bitirip öğretmen olacağı günleri iple çekiyorlardı.

Bu arada emekliliği de yaklaşan orta yaşlı kadın emekli olmak istemiyordu. Daha kızının masrafları vardı ve emekli maaşı ile bunları karşılayamazdı. En azından o üniversiteyi bitirip işe girene kadar çalışmak zorunda idi.

Orta yaşlı kadın Üniversiteye giden kızını son günlerde düşünceli görüyordu. Acaba dedi kadın. Aşık mı?Bir kaç kere kızının ağzını aradı ama istediği cevabı alamadı. Genç kızdı, aşık olması tabii idi. Ama aşık olsa mutlu olurdu, Oysa ki kızı endişeli ve düşünceli idi.

Kızının nesi olduğunu bir anlayabilse idi. Bir gün işten dönerken üst sokakta kızını gördü. Kızını ve yanındaki delikanlıyı. Hah dedi.işte aşıklar karşıma çıktı. Ama kızı hiç de aşığı ile yürüyor gibi değildi.

Yanındaki delikanlıya sürekli itiraz eden kızını ve onu hiç dinlemeyip peşinden gelen delikanlıyı görünce yollarına çıkmaya karar verdi. Böylece tanışır ve kızının derdini anlardı.

Kadın o gün kızının yanındaki delikanlı ile tanıştı am kıznın derdini anlayamadı. Kızının derdini çözmesi bir süre sonra oldu.

İsterseniz kızının derdini ve bu derdin sonunda başlarına nasıl büyük bir iş açacağını öykümüzün son bölümünde anlatayım.

 

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..