Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '12

 
Kategori
Deneme
 

Bir kardeşlik Kenti: Hatay

Akdeniz’in incisi Hatay… Sevginin, barışın, dostluğun, kardeşliğin ve barışın kenti. İnsanların birbirlerinin mezheplerine, dinlerine, dillerine bakmaksızın bir arada yaşadığı, güzelliklerinin akıldan çıkmadığı, gelenin gitmek istemediği o tarihi kent…

Çok eskilere dayanır Hatay’ın tarihi. Birçok imparatorluk kurulmuş, savaşlar yaşanmış ama kardeşliğiyle akılda kalmış bir kent. Farklı dini inançlara sahip insanlar bir arada yaşıyorlar barışın efsane kenti Hatay’da. İnsanları misafirperverdir. Doğal güzellikleri göz doldurur. Türbe, kilise, havra ve camileri yan yanadır. İbadetler birlikte yapılır bu şehirde. Birbirlerine selam vererek girerler ibadetlerini yerine getirmeye Hristiyan ve Müslümanlar. Tarihin eski dönemlerinden bugüne böyle süregelmiş bu kardeşlik. Bozmaya kimsenin gücünün yetemeyeceği sağlam bir kardeşlik…

İnsanların çoğunun ana dili Arapçadır. 1939’da anavatana katılmadan önce Suriye topraklarına ait olmasının bir sonucudur bu durum. Anadillerini serbestçe konuşuyorlar kendi aralarında. “Vazgeçmem dilimden” diyor köylüleri.

Suriye sınırında bulunan köylerde yıllardır huzur içinde yaşıyor insanlar. Reyhanlı ve Yayladağı’nda bulunan bu sınır köylerinde insanlar tütün, pamuk ve çeşitli meyveler üreterek sağlıyorlar geçimlerini. Terör korkuları yok. Çünkü tanıyorlar birbirlerini. Yan yana geçerken genci yaşlısı, kadını erkeği birbirlerine selam vererek geçerler. Bilirler kimsenin kimseden üstün olmadığını. Emekçi bir köy insanı olmanın haklı onurunu taşırlar bağırlarında. Budur belki de kardeşliğin, dostluğun ve barışın temeli.

Ve doğal güzellikleri…

Samandağ’ın Suriye sınırına dek uzanan uçsuz bucaksız sahili… Türkiye’nin en büyük ikinci kumsalı… Tam 17 kilometre. Şimdiye kadar bu sahili kar amacı güden insanlara teslim etmedi insanları. Rant uğruna yok ettirmediler bu mirası. İnsanlar balıkçılık yaparak yaşarlar bu güzel ilçede. Teknelerle Kel Dağı’na ve Suriye sınırındaki o eşsiz koylara yapılan turlar da bir diğer geçim kaynağı denizcilerin.

Harbiye… Şelalesi ve ipekböcekçiliği ile meşhurdur Harbiye ilçesi. Doğal yollarla oluşan üç büyük ve sayısız küçük şelale bulunur bu ilçede. Ağaçların arasından gelen akan su sesi huzur verir insana. Bütün dertler unutulur yeşilin her tonunun bulunduğu bu güzide yerde. Ne denli yorgun olsa da insan, unutur burada her şeyi. Yapılması gereken tek şey, gözleri kapatıp huzuru dinlemektir.

St. Pierre Kilisesi, Antakya’daki kardeşliğin en önemli göstergelerinden bir tanesi. Dünyanın ilk mağara kilisesi olarak tarihe geçen bu yapıt, Hristiyanlığın yayılmaya başladığı yer olarak kabul edilir. Mimarisiyle göz dolduran bu yapıt, turistlerin gezdiği yerlerin başında gelir.

Arkeoloji Müzesi, binası Fransızlar tarafından taşla yapılan, içinde geçmişten bugüne Antakya ve civarındaki bölgelerden çıkarılan tarihi eserlerin bulunduğu bir diğer eşsiz yapıt.

Eski Antakya Evleri… Antakya’nın belki de en tarih kokan bölgesi. Uzun yıllar önce yapılan taş binaların bulunduğu bu bölgede sokaklar yalnızca bir kişinin geçebileceği genişlikte. Birbirinin karşı yönünden gelen insanların geçebilmeleri için birinin duvara yaslanıp, adeta selam verir beklemesi gerekir.

Ve Antakya’nın simgesi olan Asi Nehri. Lübnan dağlarından gelerek ülkemizde, Samandağ’da denize dökülen bu nehir Antakya’yı adeta ikiye ayırmaktadır. Tersine akmasıyla bilinen bu nehir, zamanında çok canlar almış fakat bir o kadar da fayda sağlamıştır.

Hristiyan, Müslüman, Yahudi, Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sünni ayrımına bakmadan, tek bir ırkın, insan ırkının kabul edildiği bu şehirde yaşamak bir ayrıcalık. Kardeşlik, dostluk, huzur, barış bu ilde yaşamanın en büyük erdemleridir. Antakya’yı anlamak için şairin bu dizelerine kulak vermek yeterlidir:

Gelmelisin dostum, sen de gelmelisin

Anlamsız savaşlar yaşanırken dünyada

Sevginin, barışın ve kardeşliğin kenti Antakya’yı görmelisin.

Habib-i Neccar Dağı’na Çıkıp

Antakya Kalesi’nden bu kenti doya doya seyretmelisin.

Asırlık Saka Hamamı’nda Defne sabunu ile yıkanmalı

Tarihi Uzun Çarşı’dan alışveriş yapmalısın.

Altınözü’nde bir zeytin ağacının altında gölgelenmeli

Yayladağı tütününden bir cigara sarıp tellendirmeli

Batıayaz’ın dağ yollarından geçerken o muhteşem manzarayı seyretmelisin.

…..

Samandağ’ın uçsuz bucaksız sahilinde dolaşmalı

Beşikli Kaya Mezarlığı’nın, Titus Tüneli’nin ve Musa Dağı’nın gizemini yaşamalısın.

Dünyaca ünlü Arkeoloji Müzesiyle, St. Pierre mağara kilisesiyle,

Zeus’un, Cleopatra’nın ve Petrus’un konuk olduğu bu kente sen de uğramalı

Dünya kenti Antakya’yı tanımalısın.

DOĞUŞ YOLCU

 
Toplam blog
: 5
: 205
Kayıt tarihi
: 07.02.12
 
 

1991 yılında Hatay'ın Antakya ilçesinde doğdum. İlk ve ortaöğretimimi burada tamamladım. 2009 yıl..