Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '11

 
Kategori
Anılar
 

Bir minicik kız çocuğu

Bugün ağladım. Hem de gözlerim kan çanağına dönene kadar. Ufacık şeylerle mutlu olmayı başarabilen ben, aynı büyüklükte şeylere ne kadar kısa sürede tepki verip akıtabiliyormuşum meğer gözyaşlarımı pınarlarımdan...

Sıradan bir Cumartesi günü, marketten aldıklarımı arabaya taşımaya çalışırken gördüm onu. Koşarak geldi, sonra bana "abla bana çikolata alır mısın?" dedi. Önce şaşırdım çünkü kendimi onun yerine koymadım.Kızdım ona. Nasıl bu kadar kolay birşeyler ister bir insan? Ama açtı, açlık nasıl çınar gibi adama hırsızlık, fenalık yaptırabiliyorsa, insan canını aldırabiliyorsa, ufacık bir çocuğa neler yaptırabilirdi kimbilir..

Elimdekileri güvenlik görevlisine emanet edip bir an için geri döndüm markete ve aldım çikolataları. Ekmek, süt, o an aklıma ne gelirse.. Ayakkabıları kendinden büyük kardeşinin ya da birinin ona yardım olsun diye verdiği bir ayakkabıydı. Karşılaşmamızın ilk anında farkedip, ona mesnetsiz yere kızarken gözden kaçırdığım küçücük, kuru çıplak bacaklarının altındaki en az 2 numara büyük ayakkabılar... Kasada ödemeyi yapıp dışarı çıktım.

Küçük kızı önce göremedim.Sonra koşa koşa yanıma geldi. Çikolatalarını verdim, önce inanamadı baktı yüzüme, "hepsi benim mi?" diye sordu. Alabileceğini söylediğim an yüzüne öyle tatlı bir pembelik geldiki anlatamam. Utanmıştı. Utanan insanı severim ben.. Bir insanda her kim olursa olsun azıcık utanma, arlanma duygusu varsa o insandan kötülük gelmez kimseye.

Teşekkür etti. Ayakkabıları tahminen aldım ama ayağına tam oldu. Sevincini anlatmaya uyan bir kelime bile seçemiyorum şu an...Teşekkür ederken "ablacım ablacım" deyişi halen kulaklarımda. Elimden poşetleri kaptı birden, sanki hepsini taşıyabilecekmiş gibi :) Tökezleye tökezleye arabanın yanına getirdi. Almadım elindekileri çünkü verme sırası ondaydı. Vermeden almamayı öğretmiş ona hayat daha bu yaşında. Böyle teşekkür etmeyi seçince ben de dilenci gibi hissetmemesi için yardımını kabul ettim.

Bagaja hepsini yerleştirdi. Ayakkabıdan arta kalan boş poşeti de aldı benden, eskileri içine koydu, bir küçüğüne götürecek belliki.. Sonra yolun karşısına geçip minicik elleriyle bana yolu açıp gelen arabaları durdurdu :) Bir de "gel gel" yapıyor elleriyle.. Ağlasam mı gülsem mi, ironik, trajik bir anı kaldı bana geride.

Yol boyunca ağladım, eve geldim ağladım. Sonra sustum içime akıttım düşünürken göz yaşlarımı.. 4-5 yaşında kız çocuğu kışın ortasında sokakta bir başına.. Sonra şükrettim, ne kadar şanslıymışım meğer...Ne kadar şanslıymışız meğer..

Hayatta sağlıklıysak, huzurluysak, sevenlerimiz, bir işimiz, uğraşacak bir gailemiz, çözülmeyi bekleyen sorunlarımız, ailemiz varsa, başımızı sokacağımız bir göz oda bile olsa, mutlu olmak gerek..Herkese verilen şans eşit değil çünkü...

 
Toplam blog
: 8
: 2000
Kayıt tarihi
: 20.11.11
 
 

İstanbul'da yaşıyorum. Evliyim, elektrik elektronik mühendisiyim. Eviyle aşk yaşayan, mutfağına v..