Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ağustos '08

 
Kategori
Spor
 

Bir spor kulübü nasıl yönetilemez?

Bir spor kulübü nasıl yönetilemez?
 

En az hata yapan spor kulübü başkanı


Türkiye spor kulübü yöneticileri bir âlemdir. Eğer rahmetli Nasrettin Hoca yaşasaydı, eminim ki bu yöneticileri görünce hırsından çatım çatım çatlardı. Aşağıda anlatacağım olaylar tamamen gerçektir, kesinlikle fıkra değildir.

Bazı yöneticiler spor kulübü yöneticiliğinin Futbol kulübü yöneticiliğinden ibaret olduğunu sanırlar.

Olay 1: Bir spor kulübümüz basketbol şubesine ABD’li bir oyuncu transfer etmiş. Tesadüfen bir yöneticiyi gören spor muhabiri hemen bu oyuncunun nasıl transfer edildiğini sormuş (tabi Basketbolcu olduğunu söylemeye gerek görmemiş). Kendisini futbol kulübü yöneticisi sanan Spor kulübü yöneticisi ise cevap vermiş. “Teknik direktörümüz ve arkadaşlar bizzat izlediler ve çok beğendiler. Takımımıza çok faydalı olacağından eminim. Biz transferleri yaptık, Tüm seyircilerimizden …. stadımızı doldurmalarını bekliyoruz.”

Olay 2: Bodrum’da bir spor kulübü yöneticimiz ile spor yazarı birlikte cafede oturuyorlarmış. Derken spor yazarı karşıdan bu kulüpte oynayan bir basketbolcuyu görmüş. Basketbolcu önlerinden geçip giderken ikisinin de birbirini tanımadığını anlayan gazeteci, yöneticiye basket takımında nasıl gelişmeler olduğunu sormuş. Yönetici “Basket takımımız bu sene fırtına gibi. Çok iyi çalışıyorlar, daha üç gün önce yanlarındaydım” demiş. O esnada basketbol takımının daha sezonu açmadığını söylememe bilmem gerek var mı?

Bazı yöneticiler de açıkgözlük yapayım derken acayip tongaya düşerler.

Olay 3: Bu sene Beşiktaş, stadını tamire almayı planlıyor. Yalnız süper spor kulübü başkanımız Yıldırım Demirören maçları oynamasak da kombine biletleri satalım ve kulüp biraz para kazansın diye zekice bir plan yapıyor. Bu planda ufacık bir aksilik oluyor. Başkanımızın planını taraftarlar öğreniyor ve kombine biletleri almıyorlar.

Bazı yöneticiler unutkandır.

Olay 4: Bir voleybol takımı yöneticileri lisansları kontrol ederken tanımadıkları bir oyuncunun lisansına rastlarlar. Hukuki açıdan takımın oyuncusu gözüken kişiyi ne antrenör ne de yöneticiler tanımaktadır. Kayıtlarda geçen ev adresine giderler, taşındığını öğrenirler. Binbir uğraş sonucu oyuncuyu bulurlar. Meğerse oyuncu sakatlandıktan sonra sporu bırakmış ve memleketine dönmüş, beden eğitimi hocalığına başlamıştır. Bir önceki yönetim ise gerekli muameleleri yapmadığı için ufacık bir karışıklık olmuşmuş.

Olay 5: Yine sayın Demirören. Beşiktaş sene başında Seriç’i alıyor. Bir önceki takımının taraftarları Seriç’in gidişini bayram olarak kutlarken Sayın Demirören’in en güvenilir adamı Seriç’i, Maradona’ya benzetir. Maradona’ya benzetilen Seriç’in sözleşmesi iki ay sonra feshedilir, çünkü Beşiktaş yönetimi sekiz yabancı kontenjanını doldurduğunu unutmuştur.

Bazı yöneticiler taraftarlar arası sataşmalardan bihaberdir.

Olay 6: Anlaşılan Sayın Demirören, Nasrettin hoca’yı tahtından etmeye kararlı. Malum Beşiktaş, Liverpool’a 8-0 yenilince Fenerbahçe ve Galatasaraylı taraftarlar, Beşiktaşlı dostlarını kızdırmak için içinde sekiz geçen espriler yapmaya başladılar. Bu esprilerden bihaber olan Beşiktaş yönetimi yeni sezon formalarının tanıtım gününü açıklar. Sıkı durun, tarih: 08.08.2008. saat: 20.00 (yani saat 8.00). J

Bazı yöneticiler ise taraftarların çıkardıkları olayları komik biçimde savunurlar

Olay 7: 19 mayıs 2007 tarihinde Ali Sami Yen’de GS-FB maçı oynanmaktadır. GS taraftarları bu maçta rekor sayıda pet şişeyi, maytabı sahaya atarlar. GS yönetimi ceza almamak için taraftarını savunmak ihtiyacını duyar. Sonunda bahane bulunur ve GS yönetimi bu olayların sorumlusunun yazdığı yazılar nedeniyle taraftarı çıldırtan Hıncal Uluç olduğunu ilan eder.

Bazı yöneticiler ise başarısızlıklarını savunurken güldürürler.

Olay 8: İki basketbol takımımız bir oyuncu için rekabete girerler ve sonunda transferi biri yapar. Oyuncuyu transfer edemeyen kulübün bir yöneticisi gazetecilere konuşur. “Biz bu oyuncu ile hiç ilgilenmedik, kendisi zaten çok iyi bir oyuncu değil. Bizim takımda ondan daha iyi en az üç oyuncu var”

Bu kadar yönetici olayından sonra biraz da spor yorumcusu olayı anlatayım.

Olay 9: Fenerbahçe şampiyonlar liginde Lyon ve PSV’nin olduğu gruba düşmüştür. Anlı şanlı futbol yorumcularımızdan çoğu şu yorumu yapmıştı. “PSV ve Lyon takım değil, çok kolay rakipler. Fenerbahçe daha iyi kura çekemezdi.” Bu arada Lyon’un üçüncü defa üst üste Fransa şampiyonu olduğundan habersiz olduklarını söylememe bilmem gerek var mı?

Bazı yöneticiler gördükleri hayali basınla paylaşırlar.

Olay 10: Kocaelispor yönetimi Hollandalı yıldız Seedorf ile anlaşmak üzere olduklarını açıkladı. Bir gazeteci Seedorf’a “Kocaelispor ile anlaşacakmışsın” deyince Seedorf şaşırır ve “Ben Türkiye’de sadece Fenerbahçe’yi tanıyorum. Tanımadığım takımla nasıl anlaşırım” cevabını vermez mi…

 
Toplam blog
: 28
: 3592
Kayıt tarihi
: 12.08.07
 
 

Yaşadım özgür olduğumu düşünerek... Zincirlerimi görmeyerek... Düşlerim kaldı yadigar... Bir de sevd..