Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '13

 
Kategori
Güncel
 

Bitmeyen Fetih: Ayasofya

Bitmeyen Fetih: Ayasofya
 

Ayasofya, üzerinde yaşadığımız coğrafya için önemli bir sembol… Bizans İmparatorluğu’nun 567 yılında, başkenti Konstantinopolis’te Hristiyan dünyasının sembollerinden biri olarak inşa ettirdiği Ayasofya, (Hagia Sophia) çok özel bir yapıydı. Fatih Sultan Mehmet’in 1453 yılında İstanbul’u işgal edip ele geçirmesinin ardından camiye çevrildi.

Cumhuriyet’in ilanından sonra 1934’te dengeli bir politika oluşturmak hedeflenmiş olsa gerek, Ayasofya müzeye çevrildi. Ancak mesele burada kalmayacaktı. Ayasofya’nın yeniden cami olması için dini toplulukların eylemleri yıllarca devam etti. 12 Eylül darbesinden kısa bir süre önce kısmen ibadete açılan Ayasofya, darbenin ardından yeniden ibadete kapatıldı. Müze olarak kalan tarihi yapının,  sonunda 10 Şubat 1991’de Hünkâr Mahfili kısmının namaza açılmasıyla tartışmalar ortadan kalktığı düşünüldü.

Ancak Türk-İslam senteziyle meydana gelmiş olan toplumsal algıya hâkim olduğu ülkenin Ayasofya üzerindeki hayalleri ortadan kalkmış değil. Üstelik Meclis çatısı altında da ufaktan konuşuluyor. Eski Türk Tarih Kurumu Başkanı MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu’nun önerisi ile Ayasofya tartışması yeniden alevlenecek gibi… Halaçoğlu, 7 Kasım’da Ayasofya’nın cami olarak açılmasını isteyerek bunun sebebini Twitter üzerinden “Müze yapılması hususunda çıkarılan 7.11.1934 tarihli kararname sahte çıktı. Resmi Gazete'de yayımlanmamış. ‘Atatürk’ adı verilmeden onun adı kullanılmış. Bu soyadı verilmeden adı böyle kullanılmış” sözleriyle açıkladı. Ve bu gerekçe de yeni bir gerekçe değil. Pek çok kez dillendirilmişti.

Peki, Ayasofya konusundaki bu anlaşmazlığın sebebi ne? Neden aslında bir kilise olan bir mekânın müzeye dönüştürülmesinden ve böylece dinler arasında eşit mesafeyi simgelemesinden rahatsız olunuyor? Neden cami olmasında inat ediliyor?

Ayasofya İstanbul’un İslam coğrafyasına dâhil olmasıyla birlikte ‘fetih’ denen olayın tamamlayıcısıydı. Ayasofya’daki dönüşüm kentin el değiştirmesinin önemli bir sembolüydü. Dolayısıyla müze olması, Osmanlıcılar için bir kayıp olarak algılanmaktaydı ve kısmen ibadet edebilme imkânı bile bu yargıyı kırmaya yetmedi.

Bugün Türkiye’deki milliyetçi hareketin Ayasofya mücadelesi, bu bitmeyen fetih kavgasından kaynaklanıyor. Üstelik Ayasofya, medeniyetler merkezi coğrafyamız için güzel sembollerden biriyken, bir dinin ibadethanesi olmaya indirgenmesi, onun tarafsızlığına zarar vermekten başka bir sonuç doğurmayacağı gibi bir de yanlış tarih okumasına işaret ediyor.

Tarihe saygısını, ancak kendi ırkının veya dininin hâkim olduğu dönemle sınırlayan bir algıdan bahsediyoruz.

Ayasofya bir Bizans eseridir. Ve onu camiye çevirmekte inat etmek, tarihi işgal etmeye devam etmek ve bu ‘fetih’ algısını devam ettirmek, o coğrafyaya, insanlığa bir fayda sağlamaz. Adil olunacaksa İstanbul’un tarihini oluşturan hiçbir unsuru reddetmemek gerekiyor. Ayasofya’yı cami yapmaya diretmek değerleri asimile etme çabasından başka bir şey değil…

Ayasofya kiliseydi. Sonra müze oldu. Bana soracak olursanız müze olarak kalması yeterli değil. Eğer tarihe saygı göstereceksek, Hristiyanlar için de zaman zaman ibadete açılsa Ayasofya’nın hakkı teslim edilmiş olur. Onun cami olmasına inat etmek istilacı bir anlayıştan başka bir şey değildir.

 

 

 
Toplam blog
: 87
: 1141
Kayıt tarihi
: 28.11.12
 
 

Uludağ Üniversitesi İktisat bölümü mezunuyum. Ancak dört yıldır müzikle uğraşmaktayım. Trompet ça..