Biyolojik Ölümün Azrail’i Yok

İnsanlar daha çok başka şekillerde öldükleri için yaşlanıp ölmeyi unuttuk.

Hepsi bizim için ölüm, değil mi ki sonuçta mezara giriyoruz.

Hiç böyle bir şey yok, biyolojik ölüm dışındakileri ölüm olarak kabul etmiyorum; kaza, cinayet, aptallık…

Biyolojik ölümde biz değil vücut ölür; artı vücut yaşamadan ölmez.

“Ayağına diken battı öldü” Hadi lan!

Vücut üstelik yaşayarak, yaşlanarak, yavaş yavaş kendiliğinden ölür.

Birisi sizin canınızı almıyor hayatınızı kaybetmiyor tükeniyorsunuz.

Biyolojik ölümde hiçbir parçanız sağlam olamaz. Zaten böyle olduğunuz için ölürsünüz.

Ölüm tükenmektir, ağaçların yaşlanması gibi.

Zaten yaşlanma dışında ölümün mantıklı bir nedeni olamaz.

Ölümü bu şekilde algılamadığımız sürece önlenebilir ölümler bitmez. Ayağına diken battı öldü, biz bunu anlayamadıysak vah bize eyvah bize; böyle ölüm olur mu?

Biyolojik ölümde Azrail olmasa da ölürüz çünkü vücut bitmiş olur.

Biyolojik ölümde ölümün bir nedeni yoktur; hasta bile olmayız, ne ağrımız ne sızımız olur.

Biyolojik ölümde ölüm korkusu yoktur çünkü korkuyu algılayacak durumda değiliz.

Vücudumuz böyle bir hale 100 yılda ancak gelir; yani işte böyle insanların 60’lı 70’li yaşlarda ölmeleri tamamen cehalet.

Ama ne fark eder siz kendinizi bırakmışsınız zaten!

Biliyorum sizler böyle bir ölümü bilmiyorsunuz çünkü böyle ölmüyorsunuz.

Ölüm hayatın en önemli konusudur, nedense bu konulara girilmiyor, ölünce görürsün diyorlar; öldükten sonra neyi göreceksem!