Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Biz hangi sınırdayız?

Biz hangi sınırdayız?
 

son ağacın yanında


Hayatın hep sınırları var.

Sürekli bir düdük ötüyor ve sürekli ve üstelik neredeyse her şey için ‘ Yapma ! ’ Diyorlar bize.

Belli bir zamanda , ‘ Aşık olma ! ’ oluyor bu yasak, belirsiz zamanlarda ‘Siyasetle uğraşma da, aşık ol, çay partilerinde gez, sakın politize olma ! ’

Sürekli birileri, bize ‘ Dur ! Sus !, Otur !, Yaşama ! ’ Diyor.

Meriç Deltasında yuvalamaya gelen kuşlar, Türkiye tarafına konuyorlarmış, avcılar silahları üzerlerine ateşleyince korkup Yunanistan tarafına, ordaki avcılar silah atınca Türkiye’ye, bakmış ki kuşlar, arada gidip gelmekten zayıflayacaklar ve üreyemeyecekler, göçemeyecekler, aradaki askeri alana yerleşmişler.

Oh ne rahat !

Ne Yunan’lı kurşun atıyor, ne Türkiye’li, arada yaşayıp üreyip göç edip, arada derede idare edip gidiyorlarmış.

Biz hangi sınırdayız ?

İnsanlığın çizdiği ya da çizemediği hangi sınırda yaşıyoruz biz ?

Dizilerde baş rol oynayan 31 yaşlarındaki bir oyuncumuza, tatil yaptığı bir adamızda, 17 yaşındaki faytoncu genç tecavüz etmiş.

Hüseyin Üzmez o süper hızlı raporlarla tahliye edilip televizyonlarda arzı endam edince, ülkemizde küçük çocuklara taciz ve tecavüz olayları çoğalmaya başlamış.

Karısının kendisinden ayrı iken başka bir erkekle basıldığını duyan koca, karısını bıçaklamış, kadın ve karnındaki 7 aylık çocuğu ölmüş.

Televizyon ve gazetelerde bu haberlerden geçilmiyor.

Ekonomi tepetaklak, aç yatıyor insanlarımız, şaka değil, işsizlik oranları, yoksulluk oranları büyüyor.

Ülkenin her yanında yerel seçim yatırımı kömür dağıtımları sürüyor, bu siyasi yatırımlar yüzünden kömür işletmelerimiz zarar ediyor.

Melih Gökçek, trilyonlarca borç içine soktu Ankara Büyükşehir Belediyesini, borcu ödemiyor, ama belediyenin, devletin kesesinden tırlarla kömür dağıtıyor, hem de doğalgazla ısınan, kömürün yakılması yasak olan apartmanlara bile. Üstelik Kemal Kılıçdaroğlu karşısında hesabını veremeyince, balon patlatarak durumu kurtarmaya çalışıyor, soru soran gazetecileri CHP'li olmakla suçlayarak, kovarak hem de.

Biz hangi sınırdayız şimdi ?

Aç kalma sınırı ile sadaka ekonomisine sıkıştırılmış insanlarımız, yerel seçimlerde kimi seçecekler, en çok sadaka vereni mi ?

Bir dostum Fethiye'nin Çamurköy kahvesinde otururken köylülerle sohbet etmiş, demiş ki köylünün biri :

“ Bir haftadır Fethiye’ye ineceğim, dolmuş parasını denkleştirip inemedim ”

Dostumuz durur mu, biliyormuş genel seçimlerde iktidar partisine çok oy çıktığını bu köyden :

“ Siz getirmediniz mi bunları başa ” demiş, “ Şmdi ne yakınıyorsunuz ?

“ Getirdiğimiz gibi indirmesini de biliriz ” demiş köylüler.

Bakalım, göreceğiz, çok fazla kuş hafızalı olduk bugünlerde, her şeyi unutuyoruz.

Üstelik bizim konup yerleşebileceğimiz, bize kimsenin ilişemeyeceği Meriç Deltasındaki kuşların sığındığı askeri bölge gibi bir korunaklı yer de yok.

Nerede olursak olalım, gelen vuruyor, giden vuruyor.

Atatürk’ü sevmenin suç sayılacağı günlere doğru mu götürülüyoruz bugünlerde ?

Birileri Türk olmamıza, Cumhuriyetimize, Atatürk’e, laik sosyal hukuk devletimize, bayrağımıza, dilimize takmış, yalan ve talanla dinimizden imanımızdan sürüklüyor bizi.

Şimdi anladınız mı acaba hangi sınırdayız ?

Var olma ve yok olmanın sınırında, son kalan pınarın yanında, son ağacın altında, son toprak parçasındayız.

 
Toplam blog
: 6
: 463
Kayıt tarihi
: 17.12.08
 
 

Yıllardır sanatın ve kültürün emek vereniyim. 1979 yılından bu yana çeşitli gazete ve dergilerde yaz..