Blog yazarlarına eleştirilerim

Dost acı söyler demişler. O halde birazcık aile içinde eleştirelim kendimizi. Buraya yazı yazan her arkadaş eleştiriye de açık demektir. Ben bugüne dek pek çok blog okudum. Hiç bir arkadaşa da doğru dürüst eleştiride bulunmadım. Ama bunları not almıştım. Şimdi bu notlarımdan yola çıkarak arkadaşlarıma eleştirilerimi sunuyorum. Alınmak yok. Sonuçta birbirimizi hem öveceğiz hem de eleştireceğiz.

Birbirimize nazik yorumlar yapıyoruz. kendi kendimizi kandırıyoruz. Samimi olalım. Hakaret etmediğimiz sürece eleştiriden korkmayalım. Böylece birbirimize katkıda da bulunabiliriz.

Eleştirilerimi sıralıyorum. Arkadaşlarım inşallah alınmak yerine ders çıkarırlar.

Fulya: Edebi bir üslupla yazmaya çalışıyor ama cümlelerinin çoğu düşük. Yazdıkları kopuk kopuk. Bütünlük yok. Bazı tanımlamaları güzel ama genel olarak sıkıcı. Hiç bir yazısını sonuna kadar okumadım.

Gül'ün İçinden: Yazmış olmak için yazıyor. Yazılarını yapay ve gayri samimi buluyorum. Bence bir süre yazmamalı. Dinlenmeli.

Hoşsada: Daha çok bilmediği konularda yazıyor. Bunu da malesef ele veriyor. Bazı kelimeleri yanlış yerde kullanıyor. İmla çalışması gerekiyor.

Ali Gülcü: Mizah yazıyor ama yazıları güldürmüyor. Daha çok kendine yazıyor gibi. Oysa burada bizlere sunuyor o yazıları. Çok yüzeysel bir kalemi var.

Nuray Yetkin: Yazılarında neyi anlattığını anlamakta güçlük çekiyorum. Çok okunsun diye çırpınıyor ama çaresi yok. Bence blog yazmak ciddi iş.

Ümit Çulduz: Mizah konusunda bence bol bol Nasrettin Hoca okumalı. Blog listesi yaparak bir çok arkadaşın kafasını karıştıran Çulduz liste yerine imla çalışmalı.

Aydın Tiryaki: Aydın Sevinç yerine Tiryaki blogu bıraksa daha iyi olacaktı. Yazıları mahkeme celbi gibi. Bu kadar ciddiyet niye.

Eylül-Yeşim : Kapasitesini aşan konularda ısrar ediyor. Gazete yazarı havalarında. Yazılarını sığ ve anlamsız buluyorum malesef.

Celal Çelik: Bu işi fazla ciddiye alıyor. Yazılarını kendisinden başka kimse anlamıyor. Ben de henüz anlayabilmiş değilim.

Sonuç olarak iki aydır blogda yazıyorum. Elle tutulur, hoş ve iyi diyebileceğim bir bloğa rastlamadım. Bunca eleştiriden sonra kendim içinde söyleyeceklerim var.

Son derece başarılı yazıyorum. Sadece blogda değil Türkiye'de benim gibi bir kalem yoktur diye düşünüyorum. Hatta dünyada da benden yetenekli bir kalem olduğunu sanmıyorum. Bence blogda sadece benim yazılarım yer almalı. Diğer blog yazarları yazmayı bırakıp sadece beni okumalı ve yorumlamalı. Milliyet Blog'un adı Solohan Blog olarak değişmeli.

Yazılarını keyifle okuduğum arkadaşlarımdan bazılarını 1 Nisan çerçevesinde topa tutmuş bulunmaktayım.... Elbette hepsi şaka. Tüm arkadaşlarımın 1 Nisan'ını kutluyorum.