- Kategori
- Blog
Küçük bir kasaba olmuşuz, gazetesi Milliyet Blog olan
Milliyet Blog’da bir ölüm ilanı görünce düşündüm: Küçük bir kasaba olmuşuz meğerse, gazetesi Milliyet Blog olan.
Küçük kasabalar böyledir, bir sala verilir merkezdeki camiden, öğleye doğru ya da ikindiye doğru... Sonra bir ad söylenir, çoğunlukla tanıdıktır. Tanıdık olmasa da tanıyanlar tanıdıktır.
Küçük kasabalarda sokaklarda rastlananlar tanıdıktır, kimisi yakından, kimisi uzaktan. Tanıdık olmayan da tanıdıktır kısa süre sonra.
Akrabalar vardır, uzak akrabalar vardır, akrabaların akrabaları, onların akrabaları.
Kimisi sık görünür sokaklarda kimisi az görünür. Kimisinin tanıdığı çoktur, kimisi yalnızdır. Yalnız olsa da yapayalnız kimse yoktur küçük kasabalarda.
Kimisi çok konuşur, kimisi az konuşur, kimisi dinler, kimisi dinler gibi yapar, aslında kendini dinler. Küçük kasabalı insanın dünyası göründüğünden daha büyüktür.
Küçük kasabaların kahveleri vardır, herşey konuşulur, ülke kurtarılır, oyunlar oynanır.
Küçük kasabaların yerel gazeteleri vardır, haftada, onbeşte ya da ayda bir yayımlanan. Orada çıkar ölüm ilanı.
Küçük bir kasaba olmuşuz meğerse, gazetesi Milliyet Blog olan. Küçük bir kasaba, kimisi çok konuşan, kimisi az konuşan, kimisi çok dolaşan, kimisi az görünen, ölümlerden herkesin haberi olan küçük bir kasaba...
Yoruluruz, küseriz, başka işimiz çıkar ve birgün terkederiz o kasabayı. Ya da o kasaba bizi terkeder. Terkeder ve artık yorumlar yayına alınmaz, onlara yanıt yazılmaz. Mesajlar bekler sonsuza dek.
Ankara, 11 Şubat 2008
Blognot:
1-Mümtaz Önal'ı okuduğum birkaç yazısı dışında tanımazdım. Ölüm ilanını görünce "Milliyet Blog'dan tanıdıklık oluşmuş" diye düşündüm, sanki bir kasabada gibi...
2-Yitirdiğimiz blog yazarlarının sayfasına bu bilgi Milliyet Blog tarafından eklenebilir. Ona ulaşan mesajlar editörler tarafından yayına alınabilir. Ardından bir defter kendi sayfasında açılabilir.