Blogcunun derdi

"Fazla mütevazı olma, gerçek sanırlar." Bendeniz, fazlaca mütevazı olduğum halde, bu düsturu da kulakardı etmem. Yeri gelirse, hiç te mütevazı olmam!

Şimdi, kendi fikriyatımı beyan ederken; tahminimce bir çok arkadaşımın hissiyatına da tercüman olacağım. Belki de kendi ipimi çekeceğim! Belli olmaz...

Biz burada ne yapıyoruz, ne yapmaya çalışıyoruz?

Ben; hem yazıyorum, hem çiziyorum. İçimden gelirse her gün yazarım; gelmezse, 15 gün klavyeye dokunmam. Herhangi bir insana, "otur, bir sayfa yazı yaz" desen, ne yazar? Yazabilir mi? "Otur, bir şeyler çiz" desen, ne çizer? Çizebilir mi? Bendeniz, bunca sene çok yorularak, sevdiğim bir işten ekmek yedim. Ama artık kendimi emekli ettim. Artık hobilerimle haşır neşir olmak ve bunlardan harçlığımı çıkarmak istiyorum. Yazma ve çizmeyi çocukluğumdan beri yaparım, bu yaşta başlamadım.

Hayret ediyorum! Milliyet blog'un bir sürü yazarı var... Hepsi de iyi niyetle emek veriyor. Bazıları, en büyük gazetelerde köşe yazarı olabilecek kapasitede. Hiç mi bakmıyorlar bizim bloglara bu adamlar? Var mı içimizde teklif meklif alan? Para, nerelerde dönüyor?

Neyse, bakmayın böyle konuştuğuma! Blog, yeni bir şey, alt yapı diyelim. Gazetelerin yakında bizlere ihtiyacı olacak. Şahsen, bizzat, bendeniz; vallahi kendimi ucuza satmam!

Siz de satmayın!