Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Eylül '12

 
Kategori
Güncel
 

Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş gitti, sesi kaldı (Yalandan ağıt yakanlar...)

Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş gitti, sesi kaldı (Yalandan ağıt yakanlar...)
 

Her türkü, her sese gitmez.

Türküyü türkü yapan, sestir. O ses, sözde sesler gibi, çalgıların gürültüsü içinde kaybolmaz; gürültüyü bastırır bir bakıma.

Neşet Ertaş, Anadolu bozkırının sesiydi. Bozkırın çıplaklığı, saflığı vardı o seste. Vurdu mu sazın teline, söz sese dönüşünce, sözle ezgi, yanık bir türkü olur.

Anadolu insanı, yokluğu yoksulluğu, acıyı sevdayı, unutulmuşluğu, gurbet acısını söze döker. Sözde bir acı vardır; hüzün vardır. Bunların içinde sıyırılıp çıkan sevgi, insan sevgisi...

Ama...

“Yalan dünyada”, yalandan beslenen, ikiyüzlü o kadar kişi var ki...

Ne güzel diyordu Neşet Ertaş:

“Ah yalan dünyada, yalan dünyada

Yalandan yüzüme gülen dünyada”

Yüze gülenler...

Ölenin ardından “yalandan” üzülenler...

Ekranlardaki “sevgi seli”ni görüyor musunuz?

Konuşanları, demeçleri...

Hangisi “yalandan”, hangisi “içten”?

Halk ozanı Musa Eroğlu sözleri, acaba  yanıt olur mu?

“Geride kalan insanlar, vefasız olmazlarsa, her şey daha iyi olur diye düşünüyorum. Biz sanki bir ağıt toplumuyuz. Biri ölecek, biz ağlayacağız, 40 gün sonra unutacağız. Böyle bir şey olur mu?”

Can Ataklı da TV 8’de anlattı:

Yıl 2003. Neşet Ertaş’a ekranlar kapalıdır. Can Ataklı, Star TV’nin başındadır. Ataklı, ekranı Neşet Ertaş’a açar. TFMS  Star TV’ye el koyunca, iş olarak Neşet Ertaş’ın programını kaldırırlar. Gerekçe, programın masraflı oluşudur. Oysa Neşet Ertaş,  bu işte para almamaktadır.

Para, Neşet Ertaş’ın yaşamında “az”dı; hep alacaklı kaldı. Emeğinin karşılığını alamadı. Başkaları kazandı, o kazanamadı, alacaklı kaldı. Parayla ilgili en güzel saptamayı Arif Sağ, SKY 360’ta yaptı:

“Neşet Ertaş, devletten alacaklı gitti.”

Niye?

Devlet, “telif hakları”yla sanatçıları korumadı da ondan.

*****

Hayranları ona “Türkü Baba” dediler.

“Bozkırın Tezenesi”ni ona daha bir yakışandı.

“Bozkırın Tezenesi”nin öyküsü mü?

“1968 yılında Almanya dönüşü yaptığım kaza nedeniyle Yugoslavya'da hapis yattım. Yaşar Kemal’den bir kitap geldi. ‘Bozkırın Tezenesi'ne geçmiş olsun' notu vardı üstünde. ‘Hapishane güneş doğmuyor’ türküsünü o zaman havalandırdım."

“Bozlak” türündendi türküleri.

İşte, Neşet Ertaş’ın dilinden “bozlak”:

“Bir feryattır. Derdini haykırmaktır. Avazı çıktığınca bağırır ya bozlak okuyan,  notası yok. İçinden nasıl geliyorsa öyle çığırır bozlak okuyan."

*****

Neşet  Ertaş, “yalandan yüze gülen”, “yalandan ağıt yakanlar”a bırakılmayacak kadar büyüktür.

O, acı çeken halkın sanatçıdır, kendisidir. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in verdiği “Devlet Sanatçısı Ödülü”nü, “Ben halkın sanatçıyım” diye kabul etmemesi bundandır.

Yaşarken Neşet Ertaş’a sahip çıkıldı mı?

Dostlarının deyişiyle, gücü elinde tutanlar ona sahip çıkmadı, hayranları sahip çıktı.

Neşet Ertaş'ı gerçek sevenler, hayranları, dostları son yolculuğuna uğurlayacaklar..

Yaşar Kemal’den “Bozkırın Tezenesi”  unvanını alan ustaya saygı...


http://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutc@ttmail.com

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..