Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ocak '13

 
Kategori
Güncel
 

Bu bahar memlekete barış gelecek; adres Öcalan...

Bu bahar memlekete barış gelecek; adres Öcalan...
 

Yeni paradigmaya uygun haberler medyada.Görsel kaynağı rota haber...


Türkiye enerjisini 30 yıldır süren “kazananı olmayan” ‘düşük yoğunluklu savaşa’ harcadı.

Bir tarafta “devlet terörist ile masaya oturmaz” diyen hamasetin egemen olduğu “devlet”, diğer yanda şiddeti  “meşru gören” PKK! Bu paradigmanın değiştiğinin işaretini veren gelişmeler yaşanıyor.

 

 

AKP seçim ve referandum süreçlerinde PKK ile gizli/saklı yürüttüğü müzakereler sonucunda sağladığı ateşkes ortamı ile girdiği seçim/referandum süreçlerinden kendi hanesine kazanarak çıkmasının yarattığı pragmatist tutumu terk ederek; kamuoyu önünde açıkça sorunun çözümü için Öcalan ile görüşmelerin kapısını aralaması ülkede yeniden barış dilinin egemen olmasına yol açtı.

 

Öcalan’ın cezaevlerinde aylardır süren açlık grevlerinin bitirmesiyle, iktidarı içerde ve dışarıda sıkıntıya sokacak olası olumsuz gelişmeler/gerilim ikliminin değişimine olan katkısı ile aralanan “barış” kapısı...

 

İktidar/Erdoğan’ın, Çankaya/başkanlık/yarı başkanlık hedefine taşları döşerken kamuoyunu olumlu yönde etkileyecek olan PKK’nın silah bırakması/şiddetin bitirilmesi olmazsa olmaz olarak görülüyor.

 

İktidarın Suriye politikasında çuvallayarak  “öngöremedik diye itiraf ettiği” PYD/Suriye PKK’sı ile “sınır komşusu” fotoğrafı ortada.

 

Kürtler adına politika yapanları KCK operasyonları ile tutuklayıp etkisizleştirme çabalarını boşa çıkaran gelişmeler. PKK’nın sonuç alamadığı “alan hakimiyeti” kurma çabaları ve 2012 yılı içerisinde devletin rakamlarına göre 700 PKK’lının operasyonlarla yok edilmesi.

 

Özetle kazananı olmayan şiddetin giderek ruhi bölünmeye yol açması.

 

Çok boyutlu olarak irdelenmeden sağlıklı değerlendirmelerin yapıl(a)mayacağı sorunun çözümsüz kalmasına yol açan silahların susmasının, meselenin olmazsa olmazı olduğu konusunda hem iktidarın hem de İmralı/Öcalan’ın mutabakata varmaları temel/eşik olarak görülüyor.

 

İktidar/Ankara’nın “istismar edilirse biter” dediği sürecin yol haritası bile gündemde yer almaya; medya ise verilen ev ödevine uygun “yayınlar” yapmaya hızlı bir giriş yaptı.

 

Süreç başarılırsa Erdoğan’ı “Nobel’e aday” gösteren yayınların yanında Diyarbakır’da “Her Bijî Erdoğan” sloganlarının atılacağına dair senaryolar yazan köşe/yazarlarda mevcut.

 

Türkiye’de yaşanan şiddetin/sorunun çözümüne yönelik onlarca hamlenin bir biçimde “provake edildiği”, barış süreçlerinin akamete uğratıldığı anımsanırsa; İmralı/Ankara/Kandil/Avrupa net bir adım ortaya konmadan yalancı bahara aldanan çiçeklerin solduğu bir fotoğrafla baş başa kalınabilir.

 

Gazetelere yansıdığına göre Öcalan/PKK/Kandil/Diyarbakır önce Erdoğan’ın atacağı adımları görmek istiyor. Oslo süreçlerinde iddialara göre “imza aşamasında masadan kalkan taraf Ankara”ya güvenmek için ellerinde somut kazanımların olmasını bekliyorlar.

 

Öcalan/PKK/Kandil/Diyarbakır’ın beklentileri anadilinde eğitim, Öcalan’a tecridin kaldırılarak ev hapsi, genel af, Uludere faciasında ‘özür’, yerel yönetim, kürtlerin kurucu ortak olarak anayasaya yazılması vb.

 

Ankara/Erdoğan/iktidarın olmazsa olmazı, kırmızıçizgisi Türkiye’nin toprak bütünlüğü, “sınırlar dışında her şey demokrasi içerisinde çözülebilir” mesajı İmralı’ya iletilmiş  Öcalan ile görüşmelerde Ankara özellikle “ devlet kurmaktan vazgeçtiklerinin”  teyidini alıyor.

 

Devlet/Ankara/iktidar/Erdoğan  “terörist başı, bebek katili” söyleminden Kürtlerin temsilcisi olarak Öcalan’ı muhatap alan aşamaya gelmesi ülkede “barış dilinin konuşulması” kuşkusuz büyük bir aşama. Ancak işler öyle kağıt üzerinde yazıldığı/konuşulduğu gibi kolay değil. Ancak Erdoğan iktidarı her girdiği seçim/referandum döneminde bir biçimde Kürt siyasi aktörlerini ikna ederek direkt veya dolaylı desteğini almayı başardı. Şimdi kişisel hedeflerine ulaşmak için baştan söylediğim üzere; kamuoyunu ikna edecek, güvenini kazanacak “başarıya” şiddetle ihtiyacı var.

 

Siz bakmayın kamuoyu anketlerinde başarı masalları yazıldığına, ekonomideki olumsuzlukları seçmen birebir hayatında hissediyor, açlık sınırının 1100 törkiş lira olduğu memlekette asgari ücret 740 lira ve de “üç çocuk beş çocuk” öğütleri akılları dumura uğratırken gel de spermleri özgür bırak; ‘okey’e sığınma!

 

Sadece asgari ücret değil problem, hele eğitimde girişilen “ben bilirim, dediğim dedik, çaldığım düdük”  diye özetlenebilecek tutumlarda alt oyuyor! MEB Bakanı’nın çocuklara “Serbest kıyafet iyi oldu de mi?” diye sorunca çocukların  “Hayırrr!” yanıtı almak isteyene derslerle dolu. “Kindar ve dindar nesil” biyere kadar, ucuz çin üretimi kanserli giysileri bile alacak parayı bulamayanlar “oaaaaaa” diyecek elbet.

 

Yazı uzuyor biliyorum, dört gün yazmayınca söyleyecek çok şey birikiyor. Toparlamak lazım; “Bu bahar memlekete barış gelecek!”,  “Erdoğan Nobel alacak, Her Bijî Erdoğan” demesi kadar kolay değil işler. Memlekette “T(F) tipi ileri demokrasi” hazımsızlık yapıyor halkın büyük çoğunluğunda, Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ “Terör örgütü lideri” olmaktan tutukluyken “Öcalan’a ev hapsi” zor diyeceğim de Ankara’nın “muhatabı” bir zamanlar oruç tutup, namazda kılarmış ya, “Pis komünistler” aklını çelmişler. Ergenekon şeyi “PKK’yı kurdurmuş” neyim. Neyse medya toplumu hazırlasın, gerekirse Cuma namazlarında hutbelerle de desteklenir süreç.

 

Satranç tahtasında daha çok hamle göreceğiz, hele iktidar/Ankara/Erdoğan birkaç piyon harcasın (Öcalan istediği için değil tabi, demokratik haklar babında açılım yapsın), muhatabının güvenini bir kazansın sonra PKK Türkiye topraklarının dışına çıkacak; “Bu bahar memlekete barış gelecek!”.

 

Son söz yerine Türkiye siyasetinin geçmiş deneyimlerine bakınca erkenden çıkarımlara varıp “sevinç çıkarmak” olası değil. MHP bildiğiniz gibi, CHP destek veriyor. Siyasette 24 saatin bile uzun bir süre olduğu test edilmiş memlekette yeni paradigmanın her an çökmesi olasılığı her zaman var.

 

Her şeye rağmen desteklenmesi gereken süreçte herkes üzerine düşeni yapmalı. Peşinen itiraz etmemek gerekir, tamam AKP on yıldır “pragmatist tutumu” ile sabıkalı. Blogda çokça yazdım da.  

 

Umut edelim , “Bu bahar memlekete barış gelsin, akan kan dursun!”...

 

 

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..