Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Nisan '09

 
Kategori
Dostluk
 

Bu bir sivil DARBE midir?

Bu bir sivil DARBE midir?
 

Değerli isan Prof.Dr.Mehmet Haberal


Çarşamba gününe kadar İl Yönetimime yetiştirmek durumunda olduğum raporlarla uğraştığım için iki gündür Tv bile doğru dürüs izleyememiştim. Pazartesi partide yönetim, ardından da geniş katılımlı toplantım vardı. Pazar gecesi sabaha karşı yatmış ve sabah 9 da kalkmıştım. Hafif bir kahvaltıdan sonra, tv izlemeden işime devam etmiş saat 11 de de partiye gitmiştim.

Ben merdivenleri tırmanırken yukarıdan televizyonun sesi bangır bangır duyuluyordu. Allah Allah ! Neden böyle ses açık diye düşünerek hızlı adımlarla yukarı çıktım. Parti hınca hınc kalabalıktı. Oysaki bu saatlerde pek kalabalık olmazdı. Herkes televizyonun olduğu salonda toplanmıştı. Ne var ne oluyor dediğimde meseleyi bir çırpıda öğreniverdim.

Vay canına! Yine neler olmuşta benim haberim olmadı diyerek hayıflandım ve haberleri izlemediğim için kendime kızdım.

Durumu öğrendiğim ilk anda ne yalan söyleyeyim “acaba sivil bir darbe mi oluyor?” diye düşündüm. Öyle ya, generaller ve gazetecilerden sonra yine memleketin en güzide insanları olan rektörler, profesörler ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin tüm şube başkanları gözaltına alınmışlardı.

İktidar hırçın dalgalar halinde kayaları dövmeye başladı artık. (Dalgalar ne kadar kayaları dövseler de , sonuç olarak o kayalar kum oluşarak çoğalırlar ama asla yok olmazlar.) Seçim sonuçlarında umduğunu bulamamanın acısı mı dersiniz? Asla!

Çünkü tüm olanlar planlanmış olarak yapılmaktadır. Son dalga ile iyice açığa çıkmıştır ki, Ergenekon ile tüm Atatürkçüler birer birer toplanmaktadır. Bu bir sivil darbedir aslında. Bunun Ermeni sınırını açmakla da veya gündemi değiştirmekle de ilgisi yoktur bence.

Çünkü iktidar çoğunluğu ile mecliste, elindeki erk ile de dışarıda her istediğini yapabilecek gücü toplamıştır artık.

Aylardır yazıyorum Türkiye nereye gidiyor? Düşünün. Aslında görünen köy kılavuz istemez ki..

Ergenekon düzmecesine bakınız. Güleyim mi ağlayayım mı şaştım ya!

İhbarcılardan birisi, ne üdüğü belirsiz sahte haham ve işkence ile bu ihbarı zorla yaptırdıklarını defalarca anlatan bir zavallı, diğeri de ablasını öldürmüş kanlı bir katil olduğu bilinen, kamudan saklanan sözüne itibar edilmeyecek adamın teki. Şimdi bu iki adamın yalanları ile memleketin en güzide insanları içeri alınıyor. Herkes onların nasıl değerli insanlar olduklarını yazmış zaten, benim tekrarlamama gerek yok.

Prof.Dr Türkân Saylan’ı hastalığının bu devresinde adını kullanmalarına, onu üzmelerine Ergenekon ile bağlantı kurmalarına insan tahammül edemiyor. Bu nasıl vicdandır anlamak mümkün değil.

Derneği ilk kurduğu yıllardan tanırım kendisini. Öylesine cana yakın, sevecen, dünya tatlısı bir insandır ki anlatamam. Ona reva görülenler için, çok ama çok üzgünüm.

Bugün CHP Genel Başkanı Sn.Baykal parti meclisinde bir konuştu, pir konuştu. M.Ali Birand’ın haberlerinde Kanal D “Baykal’ın kurşunları” diye alt yazı geçti. Evet aynen katılıyorum. Nefis bir konuşma ve nefis bir anlatıydı.

Baykal;

-“Darbe sadece tankla, topla, silahla yapılmaz. Darbe böyle de yapılır ve yapılıyor. Türkiye bu darbeyi de yaşıyor”

-“Ergenekon davası hukuki değil, siyasidir. İddianamesi de iddianame değil, ithamnamedir...” Dedi.

Evet ben de aynen böyle düşünüyorum. Herhalde birçok insanda böyle düşünmeye başlamıştır artık.

******

Toplantı bitiminde Ç.Y.D.Derneği Kadıköy şubesine destek ve geçmiş olsun dileklerimiz için arkadaşlarım ile birlikte gittik. Oraya daha önce birkaç kez gitmiştim. Küçücük bir dairedir.

Dün, sanki daire daha da küçülmüştü. İçerisi polis kaynıyor, etraf dandini ve hınca hınç kalabalık, İçeri sığmıyoruz. Binanın önü de ana baba günüydü zaten..

Sivil giyimli polisler didik didik her tarafı arıyorlardı. İnanın bir Atatürk fotoğrafının çerçevesini bile açıp aranıyorlardı. İçim çız etti. Ya, bu küçücük dairede ne saklanabilinirdi ki zaten. Silah mı? Bomba mı? Yazıklar olsun!

Türk Adaletine güvenmek istiyorum, daha doğrusu güvenimi yitirmek istemiyorum. Adalet Bakanının İktidarda olduğu ve adalete yön verdiği bir ülkede yaşıyoruz. Güvenmek istiyorum çünkü hukukun üstünlüğü diye diye bugünlere geldik.

Artık üzerimizden ölü toprağı atmalı, bu sessizliğimizi bozmalıyız. Yeniden cumhuriyet ve hukuk mitingleri yapmalıyız. Bizler Atatürkçü kadınlar olarak her zaman en önde “Dağ başını duman almış” marşımızla yürümeye hazırız.

İktidarın eleştiriye tahammülü olmasa da eleştireceğiz ve demokratik hakkımızı kullanacağız. Ha, bize de Ergenekoncu mu diyecekler, varsın desinler. Zaten demiyorlar mı? Çünkü bizler Atatürkçüyüz ve iktidarın bu yaptıklarını beğenmiyoruz. Eleştiriyoruz. Şeriatın kestiği parmak kanamazmış nasılsa.

Başbakan Doğudaki vatandaşlarımıza “Ya sev, ya da git” dememiş miydi?

O zaman, iktidar olarak ya halkın sesine kulak versinler, ya da toptan istifa etsinler. Çünkü bu gidişat doğru değildir. Türkiye’yi karatmaya hiç kimsenin hakkı yoktur.

Sevgilerimle…..

 
Toplam blog
: 375
: 801
Kayıt tarihi
: 30.04.08
 
 

İstanbul Kadıköy doğumluyum. Herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, önya..