Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '09

 
Kategori
Siyaset
 

Bu deveyi güdeceğiz: ya öyle ya da böyle...

Bu deveyi güdeceğiz: ya öyle ya da böyle...
 

Bir adamın hakkında işlemediği bir suçtan dolayı şikâyet olabilir, dava olabilir.

O adam, başvurur mahkemeye, döker eteğindeki çakıl taşları… Ya mahkûm olur, ya da aklanır… Mesele biter!

Ama bir adam, hakkındaki şikâyetler, dava dosyaları durup dururken, devleti yönetmeye kalkışamaz.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin koltuklarına kurulup kanun yapamaz.

Bakanlık koltuğuna oturup, yapılan kanunları uygulayamaz.

Başbakanlık koltuğuna yaslanıp ülkeyi yönetemez…

Daha doğrusu, yönetmemelidir… Yönetememelidir!..

Ve bu halk bu kişiye, bu kişilere yönetim yetkisi vermemelidir.

Vermişse, geri almalıdır.

Bir hukuk Devleti’nde demokratik mekanizma böyle işler… Böyle işlemelidir!

Bütün bu olan bitenlere rağmen o adam ya da o adamlar, hâkimin önüne çıkıp hesap vermiyorsa… Veremiyorsa…

Ve bütün bu olup bitenlere rağmen Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne oturup, Bakanlık koltuklarına kurulup, Başbakanlık koltuğuna yaslanarak, kanun yapıp, uygulayıp, ülkeyi yönetiyorsa… O ülkede hukuk devleti yoktur.

O ülkede demokrasi yoktur.

O ülkede dirlik-düzenlik yoktur.

Ve bütün bu olup-bitenlere o ülkenin insanı tepki vermiyorsa, o toplum demokrasiye ve hukuk devletine layık değildir; bu düzeye, bu seviyeye gelememiştir…

Hiçbir suçlu, [kolay kolay] kendiliğinden gelip teslim olmaz.

Hiçbir insan kendi haksızlığını gerçek anlamda, objektif olarak değerlendirebilecek bir düzeye [kolay kolay] erişemez.

Onun için adliye vardır; onun için hakem vardır… Onun için “ilahi adalet” mefhumu vardır…

Demokratik toplumlarda halkın verdiği tepkilerin bileşkesi çağdaş toplumun koordinatlarını oluşturur…

Yönetenler, yazılı hukukun yanında yazılı olmayan bu koordinatları da dikkate almak zorundadırlar.

Yöneticiler, hukuka aykırı davrandıklarında adalet onların pençelerine yapışır; yapışmak zorundadır.

Bu aynı yöneticiler, sözünü ettiğimiz bu yazılı olmayan koordinatların dışına çıktıklarında ise, halk, kendi gelenekleri, yaşam pratiği ve tecrübe mirasından edindiği yöntemler aracılığı ile o yöneticiyi ya da yönetim kadrosunu hizaya getirir; getirmek zorundadır…

İşte demokrasi böyle bir rejim, pek sayın kardeşlerim.

Pahalı, erdem isteyen, kültür birikimi gerektiren, istismara açık, yalana-talana yataklık edebilen, atı alanının Üsküdar’ı geçebildiği ya da geçemediği… zorlu ve güç bir sistem…

Ama insanlığın kültür mirasının gelebildiğini en son nokta bu…

Ve bizler, bu deveyi gütmek zorundayız; ya öyle, ya da böyle…

Ya da deveye binip, bedevi çöllerine geri dönmek durumundayız: Orta Çağ’a, karanlığa, yok olmaya!..

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..