Bu emekli paşalar bir rahat dursa!

Emeklilik sonunda siyasete yeşil ışık yakarak bir oluşum içine giren ve partileşme yolunda adım atan Pamukoğlu ile ekranların yeni flaş ismi Sarızeybek, ekranları bir süre daha işgal edecek gibi.

Ne zaman bir asker şehit olsa, fikirlerine başvurularak düşünceleri sorulan bu iki eski asker, şimdilerde ekran haberciliğinde önemli isimlerle akademisyen olarak bilgi alışverişinde bulunmanın dışında, bilirkişi olarak yazılı ve görsel medyada boy gösteriyorlar.

Branşları askerlik olsa da zaman, zaman sapla samanı karıştıran bu paşalar, kaş yapayım derken göz çıkardıklarını biliyorlar mı?

Daha toprağa yeni defnedilen civan Mehmetçiklerimiz, şahadet şerbetini içtikleri gün, uzman olarak bilinen bu zatların fikirlerine başvuran gazetecileri ve izleyicileri hayal kırıklığına uğratmanın dışında, ortaya koydukları iddialarla da güneydoğuda yaşayan insanlarımızı zan altına koyduklarının farkında değildiler herhalde.

Bölgeyi iyi bilen bu eski askerlere, Genelkurmay başkanlığının web sayfasında verilen bilgiler teyit ettirilircesine sorulan, tuzak sorulara balıklama atlayan bu zatlar, verilen zokayı yuttukları gibi, biri o bölgede yaptığı kahramanlıkları ve bölücü örgüt mensuplarını yılan gibi sessiz, toprağın altına girerek hedefine yaklaşır ve çok inanılmaz insanlar derken onların zor bulunabilen hedefler olduğunu örnekler ile anlatarak farkında olmadan teröristlerin kabiliyetlerini anlatması usta bir Askere yakışmayacak büyük bir gaftı.

Mehmetçiğin ise kolay hedef olduğunu vurgulayarak anlatması acaba sınırda görev yapan Mehmetçiğin moral ve motivasyonunu ne kadar etkilediğinin farkına varamayacak kadar acemiceydi. Bir diğeri ise, ben üzümlü köy karakolunda sorumlu komutan iken, yapılan baskınlarda üzümlü köy halkının bu örgüte yardım yaptığını anlayınca gereğini yaptım, demesi izleyiciler arasında şaşkınlık yarattı.

Genelkurmayın yaptığı operasyonlar ile açıklamaları eleştiren bu eski askerler, kendilerini ön plana çıkarma yarışında bir birileri ile ayrı kanallarda olsallarda yarışıyorlardı. Sarızeybek baskına uğrayan Aktütün karakolunun yapısını her an pusu yiyeceklerini " Cumhurbaşkanı ÖZAL a tarafımdan 1992 yılında bilgi verilmişti" derken Aktütün deki köylülere " devlet benim" diye hitap ettiğimde "köylü beni devlet biliyordu" Ama devletliğimi yapamadım, " ölürsem beni o bölgeye gömün ki halk beni ve devletimi görsün" diye bir duygu ve söz dalaşı içinde, laf cambazlığı ile bireysel başarılarını ön plana çıkarmanın çabasını harcaması izleyicilerin şaşkınlığını bir kat daha arttırıyordu.

Genelkurmay başkanlığının yaptığı açıklamalar desteklenip, bu paşaların bilgileri ile daha da açıklayıcı hale getirilerek kamuoyu bilgilendirilmesi beklenirken, bir anda bu paşaların o bölgelerde yaptıkları bireysel kahramanlıklarını destanlaştıran ifadelerle üzerine basa basa vurgu yapması ve kameramanın al bayrağımız ile onların görüntülerini üst üste getirerek ara sıra gözlere yapılan zum ise programın tartışılacak bir diğer boyutu idi.

İzleyici alacağını aldı, umarım her program sonunda kaset istemeyi alışkanlık haline getiren bu komutanlar evlerine gidip o kasetleri tekrar tekrar izlediklerinde, nerelerde gaf yaptıklarını anlamanın dışında kalıp, ah şurada biraz asık suratlımı dursaydım, yoksa şu sahnede böylemi dursaydım diye aynanın karşısında bir sonraki programa hazırlık yapmazlar inşallah! Her Türk asker doğar, her Türk asker ölür. TÜRK milleti ve dünya bunu biliyor.

İbrahim Erdem KARABULUT