Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Bu gün başkalarını boşverin!

Hiç olmadık anlarda, hiç beklemediğimiz bir ışığın bizi düştüğümüz kör kuyulardan çekip çıkarmasını bekleriz.

Bazılarımızın hayatı bu ışığı beklemek ya da aramakla geçer.

Işık içimizdedir oysa saplandığımız sorular bataklığının cevapları içimizdedir.

Defalarca başkalarına sorduğumuz soruları, kendi içimize sormak aklımıza gelmez.

Doğruları biliriz, ne yapmamız gerektiğini de.

Eyleme geçmek için, hayallerimiz gerçekleştirmek için ya cesaretimiz yoktur ya da başkalarının maddi manevi desteğine ihtiyaç duyarız.

Bu yüzden bekleriz.

Kimi, neyi, neden, beklediğimiz bilmeden bekleriz.

Biz beklerken, zaman beklemez, kum saati akmaya devam eder.

Günler, haftalar, aylar ve yıllar boşa geçer.

Beklemeye o kadar alışırız ki, niçin beklediğimiz unuturuz.


Konuştuğum çoğu insan hayatının tekdüze olmasından şikâyet ediyor. Çoğu zaman bende onlara katılıyorum.

Başkaları için yaşamaya alışmışız. Başkalarının sorunları ‘bizim’ önümüze geçmiş. Kendimiz için hiçbir şey yapmıyorken, zamanı başkalarını memnun etmek için harcıyoruz.

Şimdiye kadar tam anlamıyla memnun edebildiğiniz, ‘bundan sonra benim için hiçbir şey yapma’ diyen kaç tane tanıdığınız var.

Öyle bir tanıdığınız varsa, kendinizi şanslılar sınıfına koyabilirsiniz.

Benim öyle bir tanıdığım yok.

Bundan sonra olabilir mi? Onu da bilmiyorum.

‘Rica etsem’ benim için diye başlayan cümleler zaman içersinde yapsana, getirsene, hadisene diye bitmeye başlıyor.

Demek ki istemek sorun olmadan, problemi daha rica aşamasındayken çözmek gerekiyor.

İlişkilerimizde böyle bizim, beğendiğimiz âşık olduğumuz insanın yanına gidip aşkımızı itiraf edene kadar neler çektiğimizi bir biz birde Allah biliyor.

O Gün karşılaşacağız diye banyoda geçirdiğimiz zaman, ütülü gömlekler, jöleler, ayakkabıların defalarca boyanması. Harçlıklarımızı biriktirip aldığımız parfümün üzerimize boca edilişi.

Karşılaştığımız da kalbimizin sesinin duyulacağından korkmamız.

Titreyen ellerin buluşması, ilk yemek, kılı kırk yararak seçilen ilk hediye.

İlk öpüşme

İlk beraber oluş.

İlk kavga, ilk küfür ediş ilk tokat, ilk terk ediliş!

Sonra

Hayatımıza giren farklı insanlar, aynı senaryolar.

Bunun sebebi ne desem?

Tek bir cevap verilebilir mi?

Verilemese bile yanıtlardan bir tanesi SAYGI EKSİKLİĞİ olabilir mi?

Başkalarından esirgediğimiz saygıyı,

Kendimizden de esirgemeye başladık.

Tekrar ilk olarak kendimize saygı duymaya başlasak.

İsteklerimizi, arzularımızı, hayallerimizi gerçekleştirmek için adım atsak.

Bu gün başkaları için hiçbir şey yapmasak.

Yalnızca bir günü kendimize ayırsak günün ardından kendimizi alkışlasak, hatta daha da ileri gitsek kendimizi şımartsak

Zor değil mi?

Beklemek daha kolay, o zaman her zaman yaptığımız gibi yapalım bekleyelim görelim.

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..