- Kategori
- Kültür - Sanat
Bu ülkeden bir Nazım geçti…
O mavi gözlü bir devdi.Minnacık bir kadın sevdi.
Farklı bir insandı Nazım.
Bir çok kimse birçok söz söyledi onun için ölümünden sonra bile…
Biz zamanlar oyunları, şiirleri yasaklıyken, bir zaman geldi Devlet Başkanları okudu, ondan satırları.
Vatan hainimiydi? Yoksa vatanına âşık birimi?
Onu sevmelimiydi? Yoksa sövmelimi?
İlginçti hayatı. Çok sevdiği vatanından uzak yaşadı yıllar boyu. Vatanında olduğu zamanlarsa, bir hapishanenin soğuk, küflü ve hüzünlü duvarları arasında geçirdi zamanının çoğunu, gözlerinin mavisine hapsolmuş gökyüzünü görmeden.
Bir gün “senin adını kol saatimin kayışına tırnağımla kazıdım” diye karısına seslenerek başladı şiirine, başka bir gün “Toprağı sev anan kadar” diye çocuklara nasihat etti şiirinin son satırında.
Basittir nazım kendi karmaşıklığının gölgesinde ve karmaşıktır Nazım kendi basitliğinin güneşinde.
Ama her şeyden önce o bir aşk adamıdır.
Evet, âşıktır Nazım
Vatanına âşıktır…
Âşıktır Nazım
Kadınına âşıktır…
Âşıktır
Yoluna davasına,
Dostuna yoldaşına…
Ve Âşıktır Nazım
Vatanındaki kurda, kuşa
Mezarının başındaki
Olmasını istediği o koca çınara.
Yalnız vatanında olması şartıyla...
Bu kadar büyük aşkları, yüreğine sığdırabilen ustaya…
Saygılarımla.