Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Kasım '14

 
Kategori
Felsefe
 

Buda - sözleri - 5

Buda - sözleri - 5
 

“Uyan. Düşüncelerinin gözlemcisi ol. Sen gözlediğin değil gözleyensin.”

“Bilen kişi, tüm fikirlerin üstesinden gelen ve onlardan kurtulandır”

 “Sağlıklı yaşamanın keyfini çıkarmak, aileye mutluluk ve herkese barış getirmek için kişi önce kendi zihnini disipline ve kontrol edebilmelidir.”

“Sulamacıların suyu istedikleri yöne yönlendirdiği, Okçuların oklarını doğrulttukları, marangozların tahtaya şekil verdikleri gibi bilgeler de zihinlerine biçim verirler.”

Zihin çoğu zaman otomatik çalışır. Herhangi bir deneyim yada gözlem geçmiş tecrübelerle kıyaslanarak yorumlanır ve ona göre bir duygu veya düşünce oluşturur ve bazen de tepki ile sonuçlanır. Ama bunların çoğu otomatik gerçekleşir. Mesela daha önce topluluk içinde gürültü yapan çocuğuna müdahale etmeyen anne baba görmüşsünüzdür, yani böyle bir prototip vardır. Benzer bir durum gördüğünüzde sırasıyla şu düşünceler devreye girer. İnanç olarak “topluluk içinde çocukları gürültü yapan anne babalar hemen müdahale etmelidir” le başlayarak “Bak, hiç umrunda değil!” yargılamasıyla devam edip en sonunda da sinirli biçimde ikaz edebilir. Ama bunlar tamamen otomatiktir, aslında belki de gerçekte adam kötü bir haber almıştır çocuğa müdahale edecek halde değildir. Yada belki çocuğun özel bir problemi vardır.

Ancak zihni gözlemek, düşüncelerine yön vermek insanın elindedir. Her ne kadar bilim insanları “bilinç” hakkında çok az keşif yapabildiklerinin farkında olsalar da, eski filozof ve mistiklerin hissiyatları ile söyledikleri bazı ipuçlarını verebiliyor.

“Uyan. Düşüncelerinin gözlemcisi ol. Sen gözlediğin değil gözleyensin.”

O zaman burada zihin kendini gözleyebilir mi? sorusu sorulabilir. Mesela uyumayı çok istediğimiz halde sürekli akıp giden ve durduramadığımız düşüncelerimiz yüzünden uyuyamadığımız olur. Eğer zihin kendi üzerinde kontrol sahibi olsa bu durumun olmaması gerekir. Eskilerin söylediği: eğer kendi zihnimizi gözleyebiliyorsak öyleyse biz zihnimiz değiliz. Yani gözleyenin öz varlığımız yada ruh varlığımız olması gerekir. Bu sözde özellikle “uyan” denmiş, çünkü tüm kendini bilme okullarında da temel olan, kendini gözleyebilme becerisine kademe kademe erişmektir. Bu da uyanma demektir. Yani mesela insan %90 otomatikse buna kısaca uykuda diyebiliriz. Otomatizmanın %70, %50 şeklinde azalmaya başlaması nispeten uyanmadır.

İnsan uyanmaya devam ettikçe düşünce ve yargılarının ne derece otomatik olduğunu daha iyi görmeye başlar ve mantık yoluyla zihnine düzen getirmeye başlar. Düşüncelerini gözleme becerisi ve buna harcadığı zaman gittikçe artar. Gözlediği zihninden başka biri olduğunu, bir öz varlığı olduğunu daha çok sezmeye başlar.

“Bilen kişi, tüm fikirlerin üstesinden gelen ve onlardan kurtulandır”

Çoğu düşüncemiz ve fikrimiz, kısmen kalıplaşmış zihnimizin ürünüdür. Üzerinde hayalgücü ile düşünmeden, yeterince bilgimiz olmadan fikir üretiriz. Burada bahsedilen bu tür fikirlerdir. Fikirlerle hakikatleri ayırabilmek gerekir. Mesela yaşamak için yemek yemeliyiz fikrindeyim şeklinde fikir olmaz çünkü bu zaten bilimsel bir gerçektir. Bilimde fiziksel olarak ıspatlanamayan veya felsefe ve psikolojide zekice oluşturulmuş teori ve doktrinler de sadece basit fikirler değildir. Sözde tanımlanan “bilen kişi” yeterli bilgi sahibi olmadan, araştırmadan fikir sahibi olan insanların bu fazlalıklarından kurtularak zihinlerini arındırmış halleridir.

“Sağlıklı yaşamanın keyfini çıkarmak, aileye mutluluk ve herkese barış getirmek için kişi önce kendi zihnini disipline ve kontrol edebilmelidir.”

Sağlık sadece dışarıdan sürekli ilaç alarak, aileye mutluluk yeni elbiselerle, herkese barış dışarıdan akıl vererek, yargılayarak olmaz. Demek ki bunların bir içsel boyutu var. İnsanın içine döndüğünde gördüğü şey ise zihnidir. Neden sağlıklı yaşam sağlıklı zihnin disipline ve kontrol edilmesine bağlı? Öncelikle burada zihinin disipline edilmesinden kasıt kişiye her zaman akıllı, uslu, terbiyeli davrandıran, emir dinleten bir zihin hali değil. Düşüncelerin farkında olan, iyi gözlem yapanların zihinlerinde olumsuz, başıboş düşünceler çok daha az dolaşır. Bugün artık bilimsel olarak da ıspatlandı ki zihin, sağlığı doğrudan etkiliyor. Disipline edilmiş, yani içinde olumsuz ve başıboş düşüncelerin fazla dolaşmadığı zihinlerin hem sağlığı koruyucu hem de hastalık durumunda iyileşmeyi hızlandırıcı etkileri var.

Yaratıcı düşünce ve faaliyet içinde olanların, severek yaptığı uğraş içinde kaybolabilenlerin bedenlerinde çok daha az stres hormonu üretildiğini, bunun doğal bir sonucu olarak da bağışıklık sistemi fonksiyonlarının nispeten daha güçlü durumda olduğunu biliyoruz. Çünkü bu tür uğraş ve faaliyetler içinde olan insanların zihninde uğraşlar sırasında başıboş ve olumsuz düşünceler çok dolaşamıyor. Bu elde ettikleri zihin hali mesela gündüz iyi çalıştıklarında gece de devam eder. Mesela tüm gündüzünü televizyon başında kalitesiz programlar izleyerek geçiren bir anne baba çocuğunun akşamki yaramazlıklarına yeterince sabır gösteremeyip gereğinden fazla sert ve olumsuz tepki verebiliyorken, gününü yaratıcı bir uğraş içinde geçirmiş olan bir anne baba akşama kardeşler arasındaki ciddi didişmeleri, eşinin tartışmalarını bile sabırla yönetip aileyi şakalaşmaya, keyifli bir uğraşa yönlendirebilecektir. Sinirleri sağlam, egosu hafif aile fertleri “aileye mutluluk” getirirler.

Aynı şekilde sağlıklı zihinlere sahip, egoların ön plana çıkmadığı, açgözlülüğün olmadığı bireylerin oluşturduğu topluluklarda da sorunlar rahatça tartışılabildiği, akıl ve empati yoluyla çözüldüğü için sağlıklı barış hali vardır.

“Sulamacıların suyu istedikleri yöne yönlendirdiği, Okçuların oklarını doğrulttukları, marangozların tahtaya şekil verdikleri gibi bilgeler de zihinlerine biçim verirler.”

Zihine biçim vermek çaba, akıl ve ustalık ister. Bu sözdeki metaforlar gerçekten çok güçlü ifadeler taşıyor. Coşkun akan bir suyu yönlendirirken, okun düz gitmesi için gövdesini doğrultup ucunu ustalıkla sivriltirken, tahtaya ustaca ve sabırla biçim verirkenki ruh hallerini imgeleyecek olursak ne derece bir dikkat ve konsantrasyon, işinden zevk alma ve belki de bunu keyifle yapma hallerini gözümüzün önüne getirebiliriz. İşte sözde bahsedilen bilge olma yolundaki yada bilge bir insanın düşüncelerini, zihnini ustalıkla gözlemlediğini, duygularını su gibi yönlendirdiğini, düşüncelerini ok ucu gibi yontup doğrulttuğunu ve bu şekilde tüm zihnine marangozun tahtayı yontarak yonttuğu gibi şekil vermesi budur.

Aslında yıllar sürebilecek ve ömürboyu devam edebilecek zihni biçimlendirme yolculuğunu keyifli bir uğraş olarak görmek, kendini yargılamamak, doğallıktan uzaklaşmamak, acele etmeden ve sabırla yaşamak ve tüm bunları her zaman hatırlamak en doğrusu olur.

 
Toplam blog
: 40
: 2627
Kayıt tarihi
: 12.07.12
 
 

Petrol Mühendisi  İlgi alanlarım: Psikoloji, kişisel gelişim, eğitim En çok yapmayı sevdi..