Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Aralık '06

 
Kategori
Dünya Şehirleri
 

Budapeşte

Budapeşte
 

Genellikle Budapeşte’ye insanlar bir kaç gün gezip görebilmek için giderler. Gelinin duvağını görürler, pırıltılı ve şık. Tuna’nın zarafeti ve üzerini süsleyen yedi köprü, Buda ile Peşt’in birleşimi, Parlamento vesaire... Bu sefer bir de benim anlattığım gibi gezmenizi dilerim Budapeşte’yi. Gelinin duvağını açıp gülümseyişini görmenizi ve onunla dans etmenizi dilerim.

Şehirdekilerin anlattığına göre hiç zor olmamış Türklerin Buda’yı ele geçirişi. Buda kalesine ziyaret amaçlı çıkmışlar ve ihtişamlı kaleleri ile saraylarını turistlere göstermeyi her dönem marifet bilen Budalılar, buna memnuniyetle izin vermişler. Kaleyi saran Türkler hiçbir direniş yaşamadan ele geçirmişler Buda kalesini. Türkler sarayı harabeye çevirmiş diyorlar ve sonra Avusturya Macaristan İmparatorluğu’nun sarayı olacağı zaman yeniden inşa edilmiş. Sonra tekrar 2.Dünya Savaşı’nda hasar görmüş. Şu an göreceğiniz saray geçmişi size göstermekten çok anlatılan tarihi anımsatır nitelikte, bunu sakın unutmayın. Peşt tarafında bulunan Terör Müzesini (kesinlikle gidilmeli) gezdikten sonra anlıyor insan eski halini ve ne aşamalar geçirdiğini görünce.

Metro istasyonlarından birinden şehrin ulaşım haritasını almalısınız. Görülecektir ki komünizmden kalma harika bir ulaşım altyapısı var. İç içe geçen 3 yuvarlak tramvay hattı, onları yıldız şeklinde kesen tramvay hatları, otobüs hatları, ve metrolar. Gece 12den sonra gece otobüsleri. Birinden inilen yerde öbürüne binilerek her yere 24 saat ulaşılabilir. Şehre yeni gelenlerin 4-6 tramvayına binip şehri çepeçevre gezmelerini öneririm ilk önce. Süpermarketlerden birine gidip Turo Rudi çikolatası alınmalı ve yenmeli, 7.bölgede Macar geleneksel içkisi olan pálinka (genellikle kayısılı olur ve çok serttir) satın alınmalı, kafelerin hepsinde bulunan PestiEst dergisi ele alınıp, müzik zevkine göre bu uyumayan şehirde bir program seçilmeli ve sabahlara dek eğlenilmeli.

Atamızın dedemizin yaptırdığı, Macarların kendi zevklerine göre restore ettiği Szecseny kaplıcalarında kaplıca keyfi yapılmalı, eğer mevsim yaz ise Tuna’nın ortasındaki Margit adası’nda şarkı ile dans eden devasa havuz seyre dalınmalı, hatta bisiklet kiralanıp ada çevresi turlanmalı, sonbahar ise takip edilerek yine Tuna’da bir adada yapılan meşhur Sziget Müzik Festivali’ne gidilmeli, günlerce gece-gündüz eğlenilmeli. Buda tarafında çark dişli tekerlekleri olan dağ treni (cog-wheel train) ile dağın tepesine çıkmalı ve tüm şehir en yüksek noktadan seyredilmeli. Kaliteyi yaşamak isteyenler Tuna üzerindeki yüzen restoranlarda birinci sınıf akşam yemeğini Çigan müziği eşliğinde yemeli. Her akşam en az 5-6 restoranda bulabileceğiniz canlı caz müzik grupları eşliğinde eğlenilmeli. Bir kez bile olsun çingene dans gecelerine gidilip Macar çingeneleri ile vur patlasın çal oynasın yapılmalı.

Buda’da Batthány Ter metro istasyonundan çıkınca tam karşıda duran 24 saat açık krep dükkanında yaklaşık 350 çeşit krepten seçim yapılarak doya doya lezzetli krep yenmeli (favorilerim tuzlu olarak mantarlı-kaşarlı ve tatlı olarak kirazlı- çokokremli), Opera’ya gidilmeli, ve Etnografya Müzesi gezilmeli. Haftasonu kapısında uzun kuyruklar oluşan büyük Budapeşte Hayvanat Bahçesi kesinlikle gezilmeli, ve hayvanat bahçesi nasıl olmalı sorusunun cevabı öğrenilmeli. Özellikle hayvanat bahçesindeki kelebek odası asla görmeden gidilmemeli. Mevsim kış ise Kahramanlar Meydanı (Hösök Tere) yanında bulunan, şato önündeki büyük buz pateni sahasında saatlerce kayılmalı. Mevsim yaz ise Tuna kenarındaki Buda Beach’e Latin gecesine gidilmeli ve 1-2 milyonluk bir şehirde bu kadar mı usta Latin müzik performansçısı ve dansçısı olur diyerek şaşırılmalı, sonuna kadar o gecenin keyfi çıkarılmalı. Meli malı... o kadar çok yapılacak şey var ki Budapeşte’de, ben kitaplarda bulamayacaklarınızdan aklıma gelenleri paylaşmak istedim.

 
Toplam blog
: 3
: 7706
Kayıt tarihi
: 16.12.06
 
 

Genç bir bilgisayar mühendisiyim. İşten arta kalan zamanlarda bol bol dolaşıyorum... Bazen ayaklarım..