Bugün artık “tavsiye kararı” yok; barış var!

Necmettin Erbakan’ın başkanlık ettiği Bakanlar Kurulu toplantısında, Milli Güvenlik Kurulu’nun almış olduğu bir “tavsiye kararı” okunur:

“Kürt nüfusu hızla artıyor… Gelecekte, Kürtler çoğunluk, Türkler azınlık olacak… Dikkatli olunmalı ve önlem alınmalıdır…”

Başbakan Erbakan, herhangi bir önlem almayacağını çevresindekilere belli eder ve bu konuyu kapatır…

Ne yapacağını bilemediği için belki…

Belki de böyle bir şeyi doğru bulmamıştır…

Evet, ahlaken doğru bulmamıştır bence.

“Kürt seçmenlerin ve daha sonra da Allah’ın karşısına nasıl çıkarım.” diye de düşünmüştür.

“Allah korkusu olan bir insandan zarar gelmez!” derler… Ama asıl, “seçmeni olan”, o seçmenlerden çekinen bir siyasetçiden çok zarar gelmez!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, “seçmeni olmayan” ve hiç kimseden çekinmeyen insanların aldığı “tavsiye kararları” doğrultusunda yönetildi genellikle. İşte, bazen, bu “tavsiyeleri” dikkate almayan siyasetçiler de oldu… Zaten, bu devlet, bugüne kadar ayakta kalabilmişse, o siyasetçiler sayesindedir, emin olun.

Bakın, bugün artık “tavsiye kararı” yok; barış var!

PKK, ülke dışına çekilecek ve yakında silahları gömecek!

Neyin karşılığında?

Açıkta, yüzeyde, “Türkiye’de yaşayan herkes, eşit Türk vatandaşıdır…” deniliyor ve bu yarım cümlenin tamamı, devletin derinliklerine inildikten sonra getiriliyordu; “ama Kürtler hariç!”

 Bu ırkçılığın, bu “kurnazlığın” artık yapılmaması karşılığında!

Irkçılığı meşrulaştıran ve insanların zıvanadan çıkmasına sebebiyet veren o yasaların, gömülmesi karşılığında!

Bu yasaların özeti olan o sloganları, sürekli tekrarlayan, tekrarladıkça siyaset yaptığını sananlar var. Yasa olmayınca;  özeti de olmayacak! İnsanlar, zamanla öğrenecek ve siyasetin gerçeğini yapacak!

Yani, kaybedilecek bir şey olmayacak aslında…

Kazanç olacak; insanlar daha insanlaşacak!

Bu arada,“seçmenleri olan” Başbakan, barışı sağlamış olmanın “karşılığında”, seçmen sayısını artıracak ve Devlet Başkanı olacak…

Olsun!